Turkish example sentences with "kaldım"

Learn how to use kaldım in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Konuya Fransız kaldım.

İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.

Onun perfomansına hayran kaldım.

Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.

Dışarı çıkmak yerine evde kaldım.

Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.

Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.

Kahveyi yudum yudum içmek zorunda kaldım, çünkü çok sıcaktı.

Ben, hasta olduğum için evde kaldım.

Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.

Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.

Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.

Ben bütün gün yatakta kalmak zorunda kaldım.

Kararıma sadık kaldım.

Trafik olduğundan dolayı toplantıya geç kaldım.

Ben tanıtım için onunla rekabet etmek zorunda kaldım.

Tepeye kadar koştuktan sonra, ben tamamen nefes nefese kaldım.

Japonya'da sadece birkaç ay kaldım.

Ben, randevuya geç kaldım.

Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.

Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.

Ben treni yakalamak için gerçekten koşmak zorunda kaldım.

Yağmur dan dolayı evde kaldım.

Philip ve Sheila geç kaldı. Ben de geç kaldım mı?

Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.

Ben bir kazadan dolayı okula geç kaldım.

Kazadan dolayı geç kaldım.

Dün oraya gitmek zorunda kaldım.

Ben düne kadar işi bitirmek zorunda kaldım.

Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.

Dün işten atılan diğer üç işçiyi tazmin etmek zorunda kaldım.

Dün okula geç kaldım.

Dün fazla mesai yapmak zorunda kaldım.

Ben dün gece evde kaldım.

Ben bir süre yatakta kalmak zorunda kaldım.

O kadar az zamanım vardı ki öğle yemeğini aceleyle yemek zorunda kaldım.

Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.

Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım.

Dün senin kadar ben de okula geç kaldım.

Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.

Bu saat için en az 1,000 dolar ödemek zorunda kaldım.

Ben dikkatsizce e-posta adresini sildim ve onun için Yeni Zelandadaki Russel'den rica etmek zorunda kaldım.

Ben gitmek zorunda kaldım.

Ben geç kaldım, değil mi?

Eve yürümek zorunda kaldım.

Zaten çok geç kaldım.

Bütün gün evde kaldım.

Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.

Amcamla birlikte kaldım.

Oraya tek başıma gitmek zorunda kaldım.

İşi hızlandırmak zorunda kaldım.

Evde bir hafta kaldım.

Ben tost makinesini tamir etmek zorunda kaldım.

Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.

Tren için geç kaldım.

Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.

Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.

Onun teklifini reddetmek zorunda kaldım.

Partiyi iptal etmek zorunda kaldım.

Son otobüs için geç kaldım.

Onu kendim için yargılamak zorunda kaldım.

Yağmurdan dolayı geç kaldım.

Dün onun mekanında kaldım.

Gitmedim fakat evde kaldım.

İkisi arasında seçim yapmak zorunda kaldım.

Üç saatten daha fazla beklemek zorunda kaldım.

Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.

Radyo dinlerken uyuya kaldım.

Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.

Ben otel rezervasyonlarımı iptal ettim ve arkadaşlarla kaldım.

Son treni kaçırdım, bu yüzden eve kadar bütün yolu yürümek zorunda kaldım.

Ben planı değiştirmek zorunda kaldım.

Ben tamamen nefes nefese kaldım.

Orada üç gün kaldım.

İlaç almak zorunda kaldım.

Son tren için geç kaldım.

Televizyonum bozuldu. O yüzden tamire götürmek zorunda kaldım.

Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.

Ev işine yardım etmek zorunda kaldım.

Çocuklara bakmak zorunda kaldım.

İş için biriyle görüşmek zorunda kaldım.

O ayrılıncaya kadar orada kaldım.

Amerikalı bir aile ile birlikte kaldım.

Geçen hafta amcamla birlikte kaldım.

Geçen hafta dayımla birlikte kaldım.

Plandan vazgeçmek zorunda kaldım.

Nefes nefese kaldım ve oturdum.

Yağmur yağıyordu, bu yüzden evde kaldım.

Yılanı görünce donup kaldım.

Bu hususta uzlaşmaya varmak zorunda kaldım.

Okula on dakika geç kaldım.

İlaveten 5 dolar ödemek zorunda kaldım.

Yağmur yağdığı için evde kaldım.

Bu sabah okula geç kaldım.

Geç kaldım, bu yüzden 501 sayılı uçuşu kaçırdım.

Uyuyakaldım ve okula geç kaldım.

İki ay boyunca Şikago'da kaldım.

O, yalnız hissetmesin diye kaldım.

Onun önerisini kabul etmek zorunda kaldım.

Yoğun trafikten dolayı geç kaldım.

Also check out the following words: televizyon, gürültü, yapmadığımız, devam, edebiliriz, Otuz, birci, Öğle, yemeğinden, gidebiliriz.