Turkish example sentences with "alan"

Learn how to use alan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

Dün bu eteği satın alan kimdi?

Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

Bizim yapay adamız, henüz çok iyi ormanlık alan değil.

Ne ödünç alan, ne de ödünç veren ol.

Eriyen dondurmanın etrafındaki alan karıncalarla kaynıyordu.

Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.

Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?

AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

Alan bir şair.

Bir çim alan oldukça güzel olabilir

Ben Alan Tate, Terry Tate'nin oğlu.

Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.

Bu alan şu anda inşa edilmiştir.

Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.

Mısır, ABD'de en çok mali destek alan tarım ürünüdür.

Bu alan tamamen değişti.

Yeşil bir alan güzel bir alandır.

Alan kodunu da çevirmeli miyim?

Alan askeri amaç için kullanılır.

Numara 932-8647 ama alan kodunu bilmiyorum.

Cüzdanını alan adamı tarif edebilir misin?

Dün bu raketi alan Mike'tı.

Düzenli bir şekilde doğum kontrol hapı alan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?

Herkesin uzmanlaştığı bir alan var ve kimsenin işini küçümsememek lazım.

Boş bir alan bırak.

Artık CD alan kimse tanımıyorum.

Bu alan harap ediliyor.

O, iyi güneş alan bir evde yaşıyor.

Burada bir yeşil alan vardı; şimdi bir süpermarket var.

Her zaman seni işe alan insanlardan daha zeki ol.

Bir tüccar malları alan ve satan bir kişidir.

Tom tehlikeyi göze alan biri.

Tom'dan haber alan var mı?

Alan adınızı yenilemenizin zamanı.

Sentetik kumaşları ütülerken yüksek ısı ayarları kullanmak sentetik kumaşları eritecek ve görülebilir kalıcı hasara sebep olacaktır, bu, çok sıcak ütünün kumaşla en uzun temas ettiği yerde çoğunlukla parlak bir alan gibi görünür.

Sevdiğim kadını yalanlarınızla elimden alan sizsiniz.

Yarışmada en büyük ödülü alan Hollandalı sihirbazın sergilediği numaralar büyük beğeni kazanmış.

Peygamberler, sözde mağdurluklarından güç alan zalim despotlardır.

Sonradan İbrahim Müteferrika adını alan aynı şahıs, yoksul bir ailenin çocuğuydu.

Onu satın alan adam sert , acımasız ve kabaydı.

20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.

20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.

Bu alan yasak bölge.

Kanada'da ağaç kesmenin yasa dışı olduğu bir sürü alan vardır.

Bıçağımı alan kişi sen misin?

Alan Shepard uzaya giren ilk Amerikalıydı.

Ev telefonumun numarası, alan kodu iki sıfır bir, bir iki üç dört beş altı yedi.

Vardiya alan üç güvenlik görevlimiz var.

Tom için bir bilet alan kişi benim.

Tom arabamı ödünç alan kişi değil.

İkinci sırada yer alan kimdi?

Onu alan kişi sensin.

Bu alan yüzmek için uygundur.

Yüksek dağların ardında yer alan küçük nehrin kıyında ki evde yaşayan küçük çocuk nasılsın?

Vera, uyuşturucu alan onun eski en iyi arkadaşlarından bağını kesmek zorunda kaldı.

Veren el alan elden üstündür.

Rızkı veren Allah, rızkı alan Allah.

Vazoyu güneş ışığı alan bir yere koy.

İşinden zevk alan bazı insanlar var, aslında onlar çalışmayı seviyor.

Bu alan güzel manzarası ile bilinir.

Alan bereketli mi?

Tom benim eski masamı alan kişiydi.

Alan oldukça temiz görünüyordu.

Tom'un bu kadar zamanını alan şeyin ne olduğunu merak ediyorum.

Boru hattında çıkan patlamadan dolayı bütün alan sular altında kaldı.

Alan pornodan hoşlanır.

Bunlardan birini alan tek kişi sen değilsin.

Bu alan deniz ürünlerinde zengin.

Sen onu satın alan tek kişisin.

Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.

Meksika, Kuzey Amerika'da yer alan bir ülkedir.

Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.

Birçok kütüphane, kablosuz yerel alan ağını da sağlar.

Bu eteği dün alan kişi Mary'ydi.

Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.

Macaristan, Orta Avrupa'da yer alan bir devlettir.

Ekvador, Güney Amerika'nın kuzeybatı kesiminde yer alan bir ülkedir.

Bu alan halka açık değil.

Bir ICANN alan bir DNS sunucusuna bir IP adresi belirtir.

Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN

Öyleyse dünyanın etrafında bir manyetik alan var.

Bir sürü zamanımı alan eylemlerim var.

Bu civardaki alan bombalandı.

Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.

Kırsal alan büyük ölçüde gelişecek gibi görünüyor.

Avrupa'da bir kamusal alan eksikliği giderek şiddetle hissedilmektedir.

Onları işe alan kişi ben değildim.

Onu işe alan kişi ben değildim.

Tom'u işe alan kişi ben değildim.

Amerika göç alan bir kıtadır.

Bu bir yasal gri alan.

Yüksek tavanlı ve büyük odaları olan bir bina onun yerini alan renksiz ofis bloklarından daha az pratik olabilir, ama genellikle çevresi ile iyi uyum sağlar.

Tepelik arazide yer alan katedral uzun bir mesafeden görülebilir.

Bu alan halka yasak bölge.

Hırvatistan, Avrupa'nın güneydoğu kesiminde yer alan bir ülkedir.

O alan korkusundan muzdarip.

Máire birincilik ödülü alan adamla evlendi.

Bu alan buğday dolu.

Alan Shepard bir uzay gemisini kullanan ilk Amerikalıydı.

Also check out the following words: kardeşlik, zihniyeti, ile, hareket, etmelidirler, Bilmiyorum, Mum, kendiliğinden, söndü, kendi.