Turkish example sentences with "karşı"

Learn how to use karşı in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.

Sınır Tanımayan Doktorlar'ın kurucusu Bernard Kouchner, Irak Savaşı'na karşı çıkmadı.

Savaş insanlığa karşı bir suçtur.

O, ırksal ayrımcılığa karşı çıktı.

Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.

O, ırkçılığa karşı çıkar.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Bu delil bana karşı.

İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.

Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?

Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.

Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.

Sahteciliğe karşı savaştım.

O herkese karşı naziktir.

İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.

Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.

Fiyatta rakibimize karşı kaybettik.

O, soğuğa karşı çok duyarlıdır.

Onlara karşı çıkmak hiçbir şeye yaramaz.

Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.

Halk krala karşı ayaklandı.

Trafik kazalarına karşı önlem almamız gerek.

Onun cinayet gizemlerine karşı marazi bir düşkünlüğü vardır.

Onun böceklere karşı güçlü bir antipatisi var.

Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.

İnsan kendine karşı dürüst olmalı.

Planıma karşı mısınız?

Niçin patronuna karşı çok asisin?

O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.

Ben, plana karşı taban tabana zıtım.

Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.

İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.

Hepimiz hata yapmaya karşı yükümlüyüz.

İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.

Size şahsen kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.

Şanslar bize karşı bire iki.

Hatta babama karşı onu destekledim.

Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.

Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin.

Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.

Onlar müslümanlara karşı bir müslümanın düşmanına karşı asla davranmadığı şekilde davranıyor.

Onlar müslümanlara karşı bir müslümanın düşmanına karşı asla davranmadığı şekilde davranıyor.

Linda'nın kocası ona karşı ikili oynuyordu.

Sarımsak ve soğan soğuk algınlığına karşı iyi ilaçlardır.

Geri dönüşüme karşı mısınız?

Ona karşı gelmeyin.

Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.

Ülke komşusu karşı savaş ilan etti.

Rüzgara karşı yelken açtık.

Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.

Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

Biz yeni tür hastalıklarla karşı karşıyayız.

O, yeni plana karşı.

Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.

Sen bana karşı çok fazla naziksin.

Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.

Senatör Hoar şiddetle antlaşmaya karşı konuştu.

Gülmeye karşı koyamadım.

Bayan Jones çoğunlukla telefonda kocasının sekreterine karşı tatsız davranır.

Nagano 42 'ye karşı 46 oyla Salt Lake City'yi yendi.

Kaybolma ihtimalinize karşı yönleri yazmayı düşündük.

Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu.

Bire karşı üç sayıyla kaybettik.

İnsanlar nükleer silahlara karşı protesto ediyor.

Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.

Sürücüler kazalara karşı her zaman uyanık olmalılar.

Planımıza karşı çıkmaya hakkın yok.

Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.

Bay Hasimoto bize karşı adil.

İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.

Bebekler hastalıklara karşı eğilimlidir.

Sınırsız hoşgörü hoşgörünün ortadan kalkmasına yol açar. Hoşgörüsüz olanlara bile sınırsız hoşgörüyü uzatırsak, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin saldırısına karşı korumaya hazır değilsek, o halde hoş görülü tahrip olacak ve onunla birlikte hoşgörü de.

O, bana karşı çok nazik.

Onun köpeklere karşı büyük bir nefreti var.

Siyah insanlara karşı hâlâ ciddi bir ırkçı nefret vardır.

Öğretmen öğrencilerin talebine karşı koyamadı.

Öğretmenlerine karşı saygılı olmalısın.

Onlar saldırılara karşı bağışıktır.

Köylüler hükümdara karşı ayaklandılar.

O, 30 dakika içinde karşı tarafa vardı.

Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.

AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.

Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.

Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.

Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.

Birbirimize karşı nazik olmalıyız.

Tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı.

Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.

Ofisim Fifth Avenue ile karşı karşıya.

Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir davranışı var.

Tom plana karşı çıktı.

O her zaman hayvanlara karşı naziktir.

Bir çocuk annesinin sevgisine karşı çok hassastır.

Tom yeni işi almaya karşı.

Tom diğer yüzücülere karşı yarışıyor.

Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.

Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.

Gökyüzü bile bize karşı komplo kuruyor.

Onun size karşı bir kini var.

O evini yangına karşı sigortaladı.

Also check out the following words: canlandırmaya, düşkünlüklerine, yapıştılarFakat, cansız, nesne, olmamalarından, kompleks, duyguları, insanlardan, gergindi.