Turkish example sentences with "yolda"

Learn how to use yolda in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Acele yürüyen yolda kalır.

Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.

Yolda birçok hayvan gördü.

Bu tekne motorunun Hawaii'e giderken yarı yolda bozulmayacağını umalım.

Nancy yolda biraz alışveriş yaptı.

Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.

Garajımdan çıkamadım çünkü yolda bir araba vardı.

Yolda bir arabanın olması dolayısıyla garajımdan çıkamadım.

Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.

Yolda buzlanma var.

Yolda bazı çukurluklar var.

Öğrencilerimize gelince, biri Bükreş'e hareket etti, ve biri yolda.

Yolda araba sürerken dikkatini vermelisin.

Lütfen sandalyeyi oradan çekin. Yolda duruyor.

Fred kapıya ulaşmaya çalıştı fakat yolda masa vardı.

Yolda Tom'a rastladım.

Tom yolda acil durum duruşu yaptı.

Yolda başka hiç kimse yoktu.

Yolda bir arkadaşıyla karşılaştı.

Jim buzlu yolda kaydı ve incindi.

Biz yolda yiyeceğiz.

Doğru yolda mıyım?

Yanlış yolda mıyım?

Asla yolda oynama.

Onunla tesadüfen yolda karşılaştım.

Yanlış yolda gidiyorsunuz.

Yolda öğretmenime rastladım.

Arabam yolda bozuldu.

Biz yolda kısa bir dinlenme aldık.

Onun ana yolda bir dükkânı var.

Yolda bir sürü hayvan gördü.

Yaşlı bir adam yolda ölü yatıyordu.

Onun arabası yolda bozuldu.

Yolda ona bir şey olmuş olmalı.

Yarı yolda pes etmeyin.

Onu yarı yolda bırakma.

Onunla yolda tanıştım.

Birisi seni tekrar yolda bıraktı.

Yarı yolda asla taktik değiştirme.

Yolda yürürken eski bir arkadaşına denk geldi.

Yolda onunla karşılaşmaktan kaçındı.

Yolda yürürken eski bir arkadaşa rastladım.

Yolda bir acil durum vardı.

Yolda bir sağanağa yakalandım.

Motosikletim yolda bozuldu.

Bu yolda yoğun bir trafik var.

Bu yolda araba sürmek için para ödemeliyiz.

Yolda duran tuhaf bir nesne buldum.

Yolda bir trafik sıkışıklığına yakalandık.

Kolkola yolda yürüyorlardı.

O yolda.

Tom yolda.

Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

Dikkatli ol! Yolda bir inek var!

Ona güvenebilirsin. Seni yarı yolda bırakmaz.

Yolda duran garip bir cisim buldum.

Onu yarı yolda bırakırsan bu beni de ileride yarı yolda bırakacağın anlamına gelmez mi?

Onu yarı yolda bırakırsan bu beni de ileride yarı yolda bırakacağın anlamına gelmez mi?

Daha önce diğerlerine yaptığın gibi beni yarı yolda bırakacaksın.

Hepimiz aynı şey uğruna öleceksek önden ben giderim ama beni yarı yolda bırakacaksan buradan giderim.

Beni yarı yolda bırakmayın.

Siz yanlış yolda mıydınız?

Yolda bir dolar buldum.

Gerçeği biliyorum ve siz yanlış yolda giden insanlara bunu söylemeye şimdilik niyetim yok.

Tom ıslık çalarak yolda yürüdü.

Beni kimin yarı yolda bırakacağını biliyorum.

Doğru yolda olduğumuzdan emin misin?

Sizi asla yarı yolda bırakmayacağım.

Sıra büyüktü ve blok etrafındaki bütün yolda uzanıyordu.

Sorunu çözebilirim fakat senin beni yarı yolda bırakacağını biliyorum.

Tom bana gelecek pazartesiye kadar yolda olacağını söyledi.

Tekrar yolda olmak iyi hissettiriyor.

Bugün yolda onu geçerken Tom'u tanımadım.

Yakında geri yolda olmalıyız.

Sen sana güvenen insanları hep yarı yolda bırakır mısın?

Sen sana güvenen insanları hep yarı yolda bırakırsın, değil mi?

Dikkat! Yolda bir çukur var.

Beni yarı yolda bırakmayacağınız nereden belli?

Beni yarı yolda bırakmayacağınız ne malum?

Beni eski bir arkadaşım yarı yolda bırakacak.

Korkup yarı yolda bırakacaksanız hiç başlamayalım daha iyi.

Arabanın motoru yolda bozuldu.

İki çocuk yolda oynuyorlardı.

Buda'ya yolda rastlarsan onu öldür.

Bugünkü gazeteye göre başka bir tayfun yolda.

Bu sandalyeler yolda duruyor.

Kamyon yolda tüm hızıyla dönüyordu.

Yardım yolda.

Doğru yolda mıyız?

Yürüdüğün yolda kimseyi bekleme, işi düşerse o sana yetişir.

Yolda bir trafik levhasıyla karşılaştık.

Yarın yolda durup şuradaki yerleri gezeriz.

Şoförler, yolda karşıdan karşıya geçen çocuklara çok dikkat etmeliler.

Hiçbir şey göremiyorum. Yolda duruyorsun.

Merasim hazırlıkları yolda.

Uzun, uzun zaman önce sen beni bu yolda burada yalnız dururken bıraktın.

Tom yolda tökezledi.

Sen insanı yarı yolda bırakırsın.

Siz insanı yarı yolda bırakırsınız.

Biz yolda kaldık.

Bu yolda hiç otobüs olmadığı için yürümek zorunda kalacağız.

Also check out the following words: sevglisi, aradığında, olur, 1941'de, savaş, başladığında, evine, döndü, toprak, Oturmalıyız.