Turkish example sentences with "fransızcayı"

Learn how to use fransızcayı in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.

Tom, Fransızcayı İngilizceden daha kötü konuşur.

Fransızcayı arada hatalar yapmadan konuşamıyor.

Tom Fransızcayı o kadar kötü konuşuyor ki çoğunlukla yanlış anlaşılıyor.

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi?

Tom Fransızcayı benden daha iyi konuşur.

Tom Fransızcayı sınıftaki diğer öğrencilerin herhangi birinden daha iyi konuşur.

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilen bir kız tanıyor.

Tom Fransızcayı akıcı olarak konuşan biri değildir.

Tom Fransızcayı iyi konuşur.

Tom'un Fransızcayı konuşmayı öğrenme arzusu yok.

Tom Fransızcayı hiç anlamıyor.

Tom Fransızcayı adam akıllı konuşmayı bilmez.

Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi.

Tom Fransızcayı iyi konuşabiliyordu.

Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz.

Tom Fransızcayı iyi konuşabilir.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşabilir.

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilir.

Tom Fransızcayı benden daha iyi konuşabilir.

Tom Fransızcayı neredeyse bir yerli gibi konuşabilir.

Tom Fransızcayı neredeyse İspanyolcayı iyi konuştuğu kadar iyi konuşabilir.

Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum.

Tom neredeyse Mary'nin konuşabildiği kadar Fransızcayı iyi konuşabilir.

Tom Fransızcayı başka herhangi birinden daha iyi konuşur.

Tom Fransızcayı çok iyi anlamaz.

Açıkçası, Tom Fransızcayı çok iyi anlamaz.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Tom Mary'nin Fransızcayı kimden öğrendiğini merak etmeye başladı.

David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.

Tom'un gerçekten Fransızcayı o kadar iyi anlayabilip anlayamayacağından şüphe etmeye başlıyorum.

O, Fransızcayı iyi konuşabilir.

Ben Fransızcayı hiç konuşamam.

O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.

O, Fransızcayı son derece iyi bilir.

Fransızcayı öğrenmek zordur.

O, Fransızcayı iyi konuşamıyordu.

O, hem İngilizceyi hem de Fransızcayı çok iyi konuşabilmektedir.

Fransızcayı asıl branş olarak alacağım.

O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

O, Fransızcayı hem konuşur hem de yazar.

Fransızcayı Japoncaya çevirdi.

Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.

Eninde sonunda Fransızcayı iyice öğrenecek.

Sanki Fransızcayı iyi biliyormuş gibi davranıyordu.

Konuşmak şöyle dursun, Fransızcayı okuyamam bile.

Fransızcayı severim fakat iyi konuşamam.

Belirli bir dereceye kadar Fransızcayı anlayabilirim.

Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.

Fransızcayı okuyamam.

Fransızcayı ne okuyabilirim ne de konuşabilirim.

Fransızcayı İngilizceyi konuştuğumdan daha akıcı konuşurum.

Lisedeyken Fransızcayı daha ciddi şekilde çalışmalıydım.

Fransızcayı daha çok çalışmalıydım.

Tom'un Fransızcayı nasıl okuyacağını bildiğini unuttum.

Tom'un Fransızcayı okuyabileceğini unuttum.

Tom'un Fransızcayı anladığını sanıyordum.

Fransızcayı seviyorum.

Fransızcayı seviyor musun?

Fransızcayı sevmiyorum.

Fransızcayı iyi konuşur musun?

Fransızcayı nasıl öğrendin?

Fransızcayı iyi konuşabilir misin?

Fransızcayı iyi konuşmuyorum.

Fransızcayı anlamıyorum.

Tom Fransızcayı asıl branş olarak alıyor.

Fransızcayı seviyorsun, değil mi?

Fransızcayı çok iyi konuşuyorsun.

Tom Fransızcayı mükemmel bir şekilde konuşur.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşur.

Fransızcayı biraz anlarım.

Tom Fransızcayı nasıl okuyacağını bilir.

Tom Fransızcayı gerçekten iyi konuşur.

Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?

Sanırım Tom Fransızcayı iyi konuşur.

Fransızcayı nasıl konuşacağını biliyor musun?

Fransızcayı hiç anlamam.

Tom üniversitede Fransızcayı asıl branş olarak aldı.

Tom Fransızcayı niçin çok iyi şekilde konuşabiliyor?

Nasıl oluyorda Fransızcayı çok iyi şekilde konuşuyorsun?

Fransızcayı akıcı biçimde konuşmak istiyorum.

Fransızcayı hâlâ çok iyi konuşmuyorum.

Fransızcayı iyi konuşan birini tanıyorum.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşmadı.

Tom Fransızcayı seviyor ve onda iyidir.

Fransızcayı gerçekten oldukça iyi konuşuyorsun.

Fransızcayı iyi konuşabilen bir adam tanıyorum.

Kim Fransızcayı daha iyi konuşabilir, Tom mu yoksa Mary mi?

Tom'un Fransızcayı iyi konuşabildiğini herkes biliyor.

Tom'un Fransızcayı iyi konuşabildiğini herkes biliyordu.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşabilmeyi istiyorum.

Fransızcayı çok iyi konuşan birini tanıyorum.

Tom'un Fransızcayı çok iyi şekilde konuşmasına şaşırdım.

Üzgünüm fakat Fransızcayı iyi anlamıyorum.

Tom Fransızcayı senin konuştuğun kadar akıcı şekilde konuşmaz.

Arkadaşlarımdan bazıları Fransızcayı oldukça iyi konuşabilirler.

Tom hem Fransızcayı hem de İngilizceyi çok iyi konuşabilir.

Herkes Tom'un Fransızcayı çok iyi konuşamadığını bilir.

Fransızcayı iyi konuşan birçok arkadaşım var.

Keşke Fransızcayı biraz daha iyi konuşabilsem.

Also check out the following words: bilgisi, teknoloji, sosyal, bilgiler, bilimler, görsel, sanatlar, resim, beden, eğitimi.