Turkish example sentences with "sıradan"

Learn how to use sıradan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Uzaylı öğretmeniyle evlenen sıradan bir Japon okul çocuğu hakkındaki bir anime. Japonya'da böyle şeyler olur.

O sıradan bir öğrenci değil.

Benim sıradan insanlara hiç ilgim yok.

Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.

Polis Tom'a sıradan bir suçlu gibi davrandı.

Bu sıradan bir yetenek değildir.

O sıradan bir şarkıcı değildir.

O, sıradan bir fırtına değildi.

O sadece sıradan bir insan.

1920'li yıllarda Almanya'da enflasyon o kadar yüksekti ki, ısınmak için para yakmak sıradan bir durumdu.

O sıradan bir partiydi.

O sadece sıradan bir öğrencidir.

Ben sadece sıradan bir ofis çalışanıyım.

O, sadece sıradan bir kişidir.

Sıradan insanlara güvenmiyordu.

O, sadece sıradan bir büro çalışanıdır.

Hem onlar hem de siz sıradan insanlarsınız.

Sizin yanınız sıra, onlar da sıradan insanlar.

Sıradan işlerle tanıştılar.

Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.

Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.

Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

O sıradan bir hayduttan başka bir şey değil.

O sıradan bir adam değil.

Çok sıradan bir hayat sürüyoruz.

Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.

Sıradan insanlar sıradan çözümler öne sürmez mi?

Sıradan insanlar sıradan çözümler öne sürmez mi?

Tom sadece sıradan bir adam.

Sıradan bir erkeğin yaşam amacı üç şeyden oluşur: yeme, içme ve yiyişme.

Ben sadece sıradan bir kızım.

Din sıradan insanların metafiziğidir.

Onlar sıradan insanlar.

Bu filmdeki kadınlar çok sıradan bir şekilde giyinmişler.

Ben sıradan biri değilim.

Tom her zamankinden biraz daha sıradan giyinmiş.

Popüler olmak için sıradan olmalısın.

Tom sıradan görünümlü bir adam.

Sıradan bir kızım sadece.

Koko sıradan bir goril değil.

O sıradan görünümlü.

Ben sıradan bir kişiyim.

Olağanüstü şeyler asla basit ve sıradan yollarla gerçekleşmez.

Makyajsız sıradan bir kız görmeniz belki tuhaf.

Ucuz bir restoranda sıradan bir akşam yemeği yedik.

Meryem oldukça sıradan biri, ama Tom onu bulunmaz Hint kumaşı gibi görüyor.

Onun gücü, sıradan bir insanınkinden çok daha büyüktür.

Sıradan.

Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.

Tom sadece sıradan bir erkek.

Bunlar sadece herkese sorduğumuz sıradan sorular.

Biz sıradan insanlar için teknoloji geliştiriyoruz.

O sadece sıradan bir kız.

Ben İngilizcenin yaygın, sıradan bir dil olduğu Kanada'da yaşıyorum.

Ben sadece kaybedecek hiçbir şeyi olmayan sıradan bir adamım.

Sıradan bir gün işte.

Tom sıradan görünümlü biri.

Tom sadece sıradan bir insan.

Bu sıradan bir görevdir.

Ben sadece sıradan bir erkeğim.

Tom sadece sıradan bir Joe.

Tom sıradan görünmeye başladı.

Mary sadece sıradan bir kız.

Tom düz, sıradan bir çocuktu.

Bana sıradan bir insan gibi davranma.

Bu sadece Boston'da sıradan bir gün.

O mükemmel sıradan bir kız.

Aynı şekilde, sıradan insanların böylesine lüks malları satın almaya parasal güçleri yetemez.

Tom sadece sıradan bir genç çocuk.

O, sıradan kitaplarımı düşürdü.

Maria çok kibar, sıradan bir kız.

Bu andan itibaren, Elsa'nın hayatı sıradan mutlu çocuğun hayatıydı.

Bugün de sıradan bir gün gibi başladı.

Tom sıradan bir adam değil.

Mucizeler sıradan.

Parası için onunla evlendi ve onun sıradan yaşantısına katlanamadı.

O sıradan oyuncularla sıradan bir filmdi.

O sıradan oyuncularla sıradan bir filmdi.

Sıradan bir uyarı birine zarar verebilir.

Beni sadece sıradan bir insan gibi düşünmeyi bırak.

Jamal artık sadece sıradan bir adam değil.

Fadıl'ın yeni gelini sıradan bir kız değildi

Leyla sıradan bir ev hanımıydı.

Leyla sıradan bir ev kadınıydı.

Tom benim için sıradan biri gibi görünüyor.

Tom sizin sıradan politikacınız değildir.

Ejderha sıradan silahlarla öldürülemez.

Ejderhanın pulları sıradan oklarla delinemez.

Sıradan oklar ejderhanın pullarını delemez.

Tycho sıradan biri olan Kirsten'e aşık oldu.

Ejderhaya sıradan silahlarla zarar verilemez.

Sıradan silahlar ejderhaya zarar veremez.

Sami çok sıradan bir hayat sürdü.

O sıradan bir kişi olarak kalmaya çalışıyor.

Tom sıradan olmak için çok çalışıyor.

O her zaman çok sıradan giyinir ve renk veya stille ilgilenmez.

Sami sıradan hayata geri döndü.

Tom sıradan giyinmişti.

Sami sıradan bir Müslüman'dı.

Duygusuz, hiçbir anlama bağlı kalamayan sıradan biriyim.

Çomarland'da sıradan bir gün.

Also check out the following words: yaptı, Kaliforniya'ya, gönderiyorum, Adamı, Kadının, fotoğrafını, çekiyorum, Kadın, okuyor, Pekin.