Turkish example sentences with "dışında"

Learn how to use dışında in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

O, yurt dışında eğitim aldı.

Yurt dışında eğitim görmekteyim.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

Gelecek yıl yurt dışında eğitim almak istiyorum.

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.

Yeni metot ideal olmanın dışında bir şeydi.

İspanyolca dışında İngilizce de konuşabiliyor.

Batı Berlin, Sovyet kontrolünün dışında kalacaktı.

Hiç yurt dışında bulundun mu?

Babasının yurt dışında öldüğü söyleniyor.

Onun dışında başka hiç kimse partiye gelmedi.

Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.

Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.

Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.

Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.

Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

Yurt dışında seyahat söz konusu değil.

Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

Yurt dışında öğrenim yapmaya karar verdi.

O, anne ve babası dışında herkesten eleştiri kabul eder.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.

O çok saçma. Bir aptalın dışında ona kimse inanmaz.

Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.

O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.

Biz kitabın dışında bir şey bırakmadık.

Bu alanın dışında yürümeyin.

Benim dışında herkes meşgul.

Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.

İstasyonun dışında eski bir arkadaşıma rastladım.

Sana bunun dışında bir şey vereceğim.

Ben önümüzdeki yıl yurt dışında öğrenim yapmak niyetindeyim.

Tom ders çalışmanın dışında herhangi bir şey yapar.

Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.

Tom'un dışında herkes mevcuttu.

Tom'un dışında kimle görüşmeliyim?

Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.

Tom'un Boston'un hemen dışında küçük bir çiftliği var.

İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.

O gider ve sınıfın dışında oturur ama gülmeyi durduramaz.

Tom hâlâ kasabanın dışında.

Tom ülke dışında.

Tom'un dışında herkes Mary'yi bir hırsız olmakla suçladı.

Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.

Dün Tom ve Mary dışında hiç kimse gelmedi.

Yurt dışında öğrenim görüyorum.

Almanya, Rusya'nın savaşın dışında kalmasını istiyordu.

Amerika Birleşik Devletleri savaşın dışında kalmayı umut ediyordu.

Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.

Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

O gün eve gelmemesinin dışında bir şey bilmiyoruz.

Tom odanın dışında tepindi.

Tom çok uzun bir süredir yurt dışında yaşamaktadır.

Tom, yurdunun dışında kilitli kaldı.

Tom gitar çalmanın dışında çok az şey yapar.

Polisler Tom'un yatak odası penceresinin dışında herhangi bir ayak izi bulamadılar.

O, iki yıllığına yurt dışında eğitim görme ayrıcalığına sahipti.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

O, hiç yurt dışında bulunmadı.

Depo, bir mobilya parçası dışında boştu.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında aldığı bütün oyuncak bebekleri bana gösterdi.

Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.

O, kitap okumanın dışında çok az şey yapar.

Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.

Tom alışılmış şeylerin dışında neredeyse asla bir şey yapmaz.

Nancy tek başına yurt dışında yaşamayı istemiyordu.

Anderson ailesi dışında herkes gelecek Perşembe akşamı partiye gidiyor.

Kimse John ve Dick dışında partiye gelmedi.

Gabriel sıcak çorba ve biraz şerinin dışında bir şey almadı.

Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.

Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.

Tom, penceresinin dışında cıvıl cıvıl kuş sesleri duyabiliyordu.

Tom odasının dışında gürültü olduğu için iyi uyuyamadı.

Onun dışında hepsi geldi.

O yurt dışında yaşıyor.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

O, ofisin dışında.

Hiç yurt dışında bulunmadım.

Görüntü odak dışında.

Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Onun dışında bir şey yapacağım.

Tom kapının dışında bekledi.

Yurt dışında ne kadar süre kaldın?

On yıl yurt dışında yaşadım.

Balık suyun dışında yaşayamaz.

Babam şehir dışında yaşıyor.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

Babam asla yurt dışında bulunmadı.

Bütün çikolata kutusunun dışında kiraz likörleri onun gözdeleridir.

Birkaç günlüğüne kasabanın dışında olacağım.

Onun babasının yurt dışında olduğunu duyuyorum.

Lütfen evin dışında bekle.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

Bu yıl defalarca yurt dışında bulundum.

Also check out the following words: istiyor, Chopin, çalabilirim, Caddede, Sorun, Tanrı, korusun, Allah, gelecekteki, ziyaretini.