Turkish example sentences with "bölgede"

Learn how to use bölgede in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bu bölgede çok az kitapçı var.

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan tropikal yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyor ki 2000 yılına kadar % 80'i yok olabilir.

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.

O, kısa bir süre o bölgede kaldı.

Onlar güzel bir bölgede yaşıyorlar.

Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.

Jeologlar bölgede 7 ila 9 şiddetinde bir deprem bekliyorlarmış.

Bu bölgede çok sayıda mağaza var.

Tayfunlara bu bölgede sık rastlanır.

Bilinmeyen bölgede araba sürdük.

Bölgede insanlar hiç yaşamadı.

Bu bölgede plaj bulunmaz.

Ben de o bölgede bazı deneyimlere sahibim.

Bu bölgede birçok hayvan türü var.

Asteroid kuşağı Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasındaki bölgede yer almaktadır.

Bu bölgede sık sık Japon turistlere rastlıyoruz.

Din, bütün bölgede özgürlük ve adalet arayışıdır.

Yasak bölgede mi bulundun?

Bölgede olanlara sadece bugünden bakarak bir çözüm ortaya koyamayız.

O bölgede, çok iyi tanınmış bir şarap üretilir.

Bu bölgede su kesintisi var.

Bu bizim bölgede en iyi restoran.

O bölgede mi yaşıyorsunuz?

Şu ana dek görmüş olduğum kadarıyla bu bölgede çok yaya trafiği yok.

Bundan önce, bu bölgede bitki yaşamı yoktu.

Yerliler bu bölgede yaşadılar.

Hintliler bu bölgede yaşadılar.

Bu bölgede ekmek yemiyorlar.

Bu bölgede su sıkıntısı çekiliyor.

Onun için, Arhangelsk'in arktik iklimi yeryüzündeki cehennemdi, ama o bölgede büyüyen diğeri için Arhangelsk yeryüzündeki cennetti.

Kırsal bölgede çok ağaç var.

Kırsal bölgede hiç eğlence yoktur.

Bu bölgede, kum fırtınaları dört güne kadar sürebilir.

Bu bölgede büyük depremler çok nadirdir.

Bize sigara içilmeyen bölgede bir masa verebilirler mi?

Bu bölgede kaç tane kokarca yaşadığı hakkında hiçbir fikrim yok.

Efsane, bölgede elmaslar olduğunu söylüyor.

Ben bu bölgede bir ev satın almayı düşünüyordum.

Albay Yuri A. Gagarin 9 Mart 1934'te Rusya'da Moskova'nın batısındaki bölgede bulunan bir kolektif çiftlikte doğdu.

Bu gazete bölgede ünlüdür.

Bu bölgede bir silah taşımak zorundasın.

Birçok genç aile bu bölgede yaşar.

Antropolog bölgede tuhaf geleneklerin devam ettiğini söylüyor.

Bir cömert vergi indirimi bölgede fabrikalar kuran yabancı firmalara sağlanacaktır.

Bölgede neredeyse hiç yağmur yağmaz.

Eski gelenek o bölgede hâlâ devam ediyor.

Bölgede yoğun sağanak bekleniyor.

Eh, o bölgede, tabii ki işler erkekler ve kadınlar için farklıdır.

O bölgede devriye gezmek için on polis ayrıldı.

Biz uzak bir bölgede yaşıyoruz.

Bölgede büyük bir restoran biliyorum. Çok pahalı değil ve yemek lezzetlidir.

Yıldızlar, bu bölgede açık bir şekilde görülebilir.

Elmalar bu bölgede üretilir.

O, sahilin arkasındaki bölgede küçük bir kasabada yaşıyor.

Bu bölgede kaç tane kunduz yaşadığından emim değilim. Fakat çok vardır.

Bu bölgede dini inanç ağır basar.

İki nehrin bir araya geldiği bir bölgede bir kasaba inşa ettiler.

Noel Baba'nın Türkiye'de Antalya şehrinin Demre ilçesinde 4. yüzyılda doğup o bölgede yaşadığını ve 325 yılında gerçekleştirilen birinci konsüle katıldığını biliyor musunuz?

Hayatlarını fırsatlar olmadan kırsal bir bölgede geçirmişlerdi ama onlar şimdi milyoner.

BP petrol sızıntısından etkilenen bölgede iki yeni krep yarasa balığı türü bulundu.

Fadıl bölgede oyalanmadı.

Fadıl bölgede önde gelen bir doktordu.

Fadıl'ın bölgede hiç düşmanı var mıydı?

Bölgede iyi bir otel tavsiye edebilir misiniz?

Bu bölgede ormanlar gittikçe azalıyor.

Sensörler bölgede izinsiz giren birini tespit ediyor.

Sensörlerim bölgede izinsiz giren birini tespit ediyor.

Eskiden dağlık bir bölgede yaşıyordum.

Dağlık bir bölgede doğdum.

Bu yüzden biz bu bölgede dolaştık.

Leyla kırsal bir bölgede yaşıyordu.

Ben dağlık bir bölgede büyüdüm.

Tom uzak bir bölgede yaşıyor.

Bu, bu bölgede bugüne kadar en iyi deniz ürünleri restoranıdır.

Sami, Leyla'yı tenha bir bölgede bıraktı.

Sami o bölgede yaşıyor.

Bölgede başka filler yoktu.

Ali hangi bölgede oynuyor?

Bu bölgede herhangi bir yusufçuk gördüğümden beri uzun zaman oldu.

Durumun korkunçluğu ve ağırlığı karşısında, her yerde, her bölgede birtakım kişilerce kurtuluş yolları düşünülmeye başlanmıştı.

Elden gelen bölgesel önlemlerin alınmasına ve özellikle halkın gerçek durum üzerinde aydınlatılmasına ve orada bulunan yabancı birlik ve subaylardan çekinmeye yer olmadığının anlatılmasına önem verildi ve hemen o bölgede ulusal örgütler kurmaya girişildi.

Bu bölgede su kıtlığı var.

Bu bölgede yaşıyorum.

Cezayir bölgede güvenilir bir ortak.

Bu bölgede yetiştirilen kavunların tadı çok güzel.

Üniversite idaresi de aynı bölgede yer alıyordu.

Sizce bu sayede bölgede reformlar hız kazanabilir mi?

Bölgede yıllardır süren husumet artık sona mı eriyor?

Bölgede istikrar artacak mı, yoksa önümüzde yeni krizler mi var?

Ayrıca, bölgede yeni bir şey de değil.

Sorunun tüm bölgede yaşanmakta olduğu görülüyor.

Pek çok bölgede yağmurlar heyelanlara yol açtı.

Bölgede geleceğe yönelik özelleştirme çalışmaları açısından daha neler yapılması gerekiyor?

Sizce bölgede güvenlik koşulları açısından ilerleme kaydedildi mi?

Kalkınma yok bölgede.

Yöntem her bölgede aynı.

Şu anda bölgede yaklaşık doksan bin Sırp yaşıyor.

Bölgede ve ötesinde çok iyi bir işbirliğimiz var.

Sizce bölgede bir istikrar dönemi yaşanacak mı?

Karadağ, Türkiye'nin bölgede giderek büyüyen rolünü nasıl değerlendiriyor?

Bölgede yenilenen işbirliği çözüme katkıda bulunaabilir mi?

Also check out the following words: birbirlerine, karşı, kardeşlik, zihniyeti, ile, hareket, etmelidirler, Bilmiyorum, Mum, kendiliğinden.