Turkish example sentences with "şekilde"

Learn how to use şekilde in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Onu başka bir şekilde söyle.

Bir naif tilkisi yoktur. Aynı şekilde, kusursuz bir adam diye bir şey de yoktur.

Naif bir tilki yoktur. Aynı şekilde, hatasız bir adam diye bir şey de yoktur.

Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.

Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.

Doğum bir şekilde ölümün başlangıcıdır.

Acı şekilde ağladığını duymaya katlanamam.

Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.

Sermayeni iyi şekilde kullanmalısın.

O, acı verecek şekilde zayıftı.

Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.

Herkes ondan iyi şekilde bahseder.

Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.

Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.

Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.

Kasıtlı bir şekilde bana baktı ve toplantı salonundan ayrıldı.

Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatıldığını kontrol etti.

Sevecen bir şekilde söylersek o, herkes tarafından sevilir.

Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...

Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir.

Genç insanlar o şekilde davranmaya eğilimlidir.

Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.

Evi avantajlı şekilde sattım.

Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.

Kapı uymuyorsa, düzgün şekilde kapanana kadar ahşabı biraz rendelemek zorunda kalabilirsin.

Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.

O bana ayartıcı şekilde baktı.

Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum.

Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.

O kelime onu mükemmel şekilde açıklıyor.

Karlı yollarda bir kaza yapmadıysan, güvenli bir şekilde geri dönebilmen gerektiğini düşünüyorum

Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.

O hiçbir şekilde anjelik değildir.

O hiçbir şekilde kibar değil.

Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.

Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.

Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.

Onlar müslümanlara karşı bir müslümanın düşmanına karşı asla davranmadığı şekilde davranıyor.

O bir Amerikalı, ama o Japonya'da doğmuş ve büyümüş olduğu için, oldukça akıcı bir şekilde Japonca konuşabiliyor.

Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.

O, başka bir şekilde eve gitmiş olabilir.

O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.

Herkes aynı şekilde düşünüyor.

Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.

O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.

O, parayı en iyi şekilde değerlendirdi.

Kaza bu şekilde oldu.

Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.

Şirket kazançları ilk çeyrekte keskin şekilde gelişti.

New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.

Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.

Hızlı bir şekilde iyileştin.

O bir yabancı idi ve bu şekilde tedavi edildi.

Evimiz uygun şekilde konumlanmıştır.

Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.

IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.

Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

İş istikrarlı bir şekilde ilerliyor.

Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

Cümleyi bu şekilde ifade edebilirsin.

Hiçbir şekilde böyle bir şey yapmamalısın.

Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

Uçak güvenli bir şekilde indi.

İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

Onlar bizi sıcak bir şekilde karşıladı.

İnsanoğlu birçok şekilde iletişim kurar.

Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.

Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.

Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin.

Ben onu onun bana yapmamı söylediği şekilde yaptım.

Tom'un yapmasını önerdiğin şekilde davranacağından şüpheliyim.

Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.

Verimli bir şekilde çalışman gerekir.

Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.

Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.

Daha sonra, lisede, kimyayı vitamin haplarını aldığım şekilde alacaktım.

Daha önce ağrıyordu, ama asla şu andaki kadar kötü bir şekilde değil.

Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir.

Eğer bir hata yaparsanız, sadece düzgün bir şekilde çiziniz.

Ben kendimi kötü bir şekilde ifade etmiş olmalıyım.

Eğer umursamaz bir şekilde "Erkek arkadaşın var mı?" diye sorarsan, o savunmaya geçecek ve "Neden soruyorsun?" diyecektir.

Paris bir şekilde, dünyanın merkezidir.

Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.

Herkes Tom'dan her zaman iyi şekilde bahseder.

Tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.

Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum.

Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.

Tom Mary'nin çok akıcı şekilde Fransızca konuştuğunu bilmiyordu.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.

Taro, oldukça hızlı bir şekilde kızıyor.

Bana asla bu şekilde davranmazdın.

Bu şekilde, çok fazla zamanı boşa harcarız.

Onu bu şekilde yap.

Bana bağırma. Seni açıkça ve iyi bir şekilde duyuyorum.

Köpeğim bir kamyon tarafından ezildi, o ölmedi fakat ayağı kötü şekilde yaralandı.

Also check out the following words: monotonluğu, kırar, mesleğimdir, gerekliliktir, sanatı, sanatçı, gözüylebu, ekliyorum, fiil, çekimlerini.