Turkish example sentences with "şehrin"

Learn how to use şehrin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Amerika'daki her şehrin bir kütüphanesi vardır.

Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

"Ben polisim. Karakola kadar gelir misiniz?” "N-neden?" “Şehrin ortasında silahla ateş etmenin suç olmadığını mı düşünüyorsun?”

Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.

Evim şehrin kuzey kesiminde.

Istasyon şehrin ortasında.

O, bu şehrin sanayisini incelemek için yakında buraya gelecek.

Şehrin üzerinde kara bulutlar vardı.

Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.

Benim şehrin nüfusu bu şehrin üçte ikisi kadar büyüktür.

Benim şehrin nüfusu bu şehrin üçte ikisi kadar büyüktür.

İnsanlar şehrin sıcağından kaçış arıyorlar.

Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.

Nehir şehrin içinden akar.

Postane, şehrin merkezinde yer almaktadır.

Kemal Tahir "Esir Şehrin İnsanları" isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

Şehrin bir Avrupa havası var.

Bu şehrin büyük bir televizyon istasyonu var.

Şehrin büyük bir nüfusu vardır.

Gökdelen şehrin ortasındadır.

Şehrin bir haritasını istiyorum.

Pazarın kurulduğu meydan şehrin tarihi merkezi konumunda.

Şehrin çoğu uyuyordu.

Bu şehrin alanı nedir?

Şehrin üzerinde bir uçak uçuyor.

Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.

Şehrin batı kesiminde yaşar.

Nadiren, kırk yılda bir, şehrin dışına çıkar.

Park şehrin merkezindeydi.

Şehrin ortasında bir yangın patlak verdi.

Şehrin ortasında yangın çıktı.

Şehrin dört bir yanı dağlarla çevriliydi.

Dünyadaki favori şehrin nedir?

O, şehrin bu bölümünü biliyor mu?

Şehrin bu kısmını çok iyi biliyor musunuz?

Ofisimiz şehrin merkezinde bulunur.

Şehrin merkezinde bir istasyon var.

Şehrin nüfusu yıldan yıla azalmaktadır.

Mağazanın şehrin merkezinde olduğunu duyuyorum.

Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

Tom, Mary ile şehrin aynı bölgesinde yaşıyor.

Tom'un yaşadığı ev şehrin eski kısmındaydı.

Şehrin merkezinde güzel bir park var.

Şurası, bu şehrin ana caddesidir.

Sola dönersen geldiğin yola geri dönebilirsin, sağa dönersen şehrin merkezine gidersin.

Tom ve Mary şehrin aynı bölümünde yaşıyorlar.

Tom Mary ile şehrin aynı bölümünde yaşıyor.

Hangi metro şehrin merkezine gider.

Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.

Bu sokak sizi şehrin merkezine çıkaracak.

Mağaza şehrin tam ortasında.

Tom şehrin diğer tarafında yaşıyor.

Bu şehrin nüfusu yaklaşık ne kadar?

Tom şehrin kötü bir bölgesinde yaşıyor.

Tom şehrin diğer tarafında küçük bir evde yaşıyor.

Bu şehrin trafiği beni çıldırtıyor.

Bu şehrin nüfusu her yıl azalıyor.

Tokyo'nun nüfusu bizim şehrin nüfusunun beş katıdır.

Belediye binası şehrin merkezinde bulunuyor.

Bu şehrin rakımı 1600 metredir.

Fabrikanın kapanması, şehrin ekonomisine önemli ölçüde darbe etkisi yapacak.

Onlar bu adamın şehrin tüm kapılarını açan, usta bir anahtara sahip olduğunu söylüyor.

Tom şehrin en kötü kısmında yaşıyor.

Şehrin tam dışında küçük bir otelde kaldık.

Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.

Çok şükür ki, şehrin daha eski kısımları müttefiklerin bombalarından korundu.

Tom her zaman şehrin dışında gibi görünüyor.

Neden şehrin o kısmına gitmem gerekmediğini bilmiyordum.

Neden şehrin o kısmını ziyaret etmem gerekmediğini bilmiyordum.

Şehrin bu kısmında yaşayan bir sürü zengin insan var gibi görünüyor.

Şehrin çocuklarla yürümek için harika yerleri var.

Bu şehrin bazı kısımları çok çirkin.

Bu büyüdüğüm şehrin parçasıdır.

Şehrin etrafından bir nehir geçiyordu.

Bu şehrin hâlâ sana ihtiyacı var.

Şehrin bu bölümünde birçok fabrika var.

Şehrin kalbinde yaşıyorum.

Tom şehrin kötü kısmında yaşıyor.

Bu, şehrin en iyi restoranlarından biri.

Leylek şehrin üzerinde uçuyordu.

Tom şehrin dedikodusuydu.

O, şehrin dedikodusuydu.

Şehrin bu bölümünde mi yaşıyorsun?

Şehrin on mil batısında bir taş ocağı var.

Tom'u aramak için şehrin her yerinde bulundum.

Şehrin her yerinde bulundum.

Kilise şehrin kenarında yer almaktadır.

Kilise şehrin kenarında bulunmaktadır.

Şehrin çok sayıda geniş caddeleri var.

Senin şehrin nüfusu benim kasabanınkinin yaklaşık beş katı kadar büyüktür.

Bu şehrin geri dönüşüm oranı sadece %15 tir.

Otomobiller sokakları doldurmadan önce şehrin havası temizdi.

Bu oda şehrin iyi bir görünümüne hakim.

Söylenti şehrin her yerinde yayıldı.

Okulumuz şehrin güneyindedir.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.

Şehrin merkezinde muhteşem bir park var.

Şehrin gürültüsünden uzak bir yere çekip gitmeyi çok istiyorum.

Şehrin bu kısmında aydınlatma yetersiz.

Araba şehrin beş mil dışında bozuldu.

Also check out the following words: gerekiyor, yarım, bitti, Deli, Saatin, Duvarda, Saatinde, göndermeyi, döneceğim, Otele.