Turkish example sentences with "ya"

Learn how to use ya in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Ne zaman size yazılmış ve anlamadığınız bir şeyiniz varsa, ne yapabileceksiniz, ya beklenmedik sonuçlar alırsanız?

Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.

Peki ya sen?

İyiyim, peki ya sen?

Ya sen?

Alain, evliliğinden mutlu değil ya da memnun.

İyiyim, teşekkürler. Ya siz?

Kahire ya da İskenderiye'ye gittin mi?

İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

Ya yağmur yağarsa ne yaparız.

Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem.

Olmayı hayal ettiğimiz kadar mutlu ya da mutsuz değiliz.

Bir Alman gazetesi için yazarken bazı gramer halini datif haliyle değiştirmen gereken her birkaç cümle ya da İngilizce çevirisi ile değiştirmen gereken bir isim dilsel olarak makaleni daha ilginç yapacaktır.

Jambon ya da sosis ister misin?

Şu ya da bu nedenle, onların Fransa'daki tatili onların olmasını umdukları kadar iyi değildi.

Olmak ya da olmamak, soru budur.

Tren hangi hattan Higashi-Kakogava' ya hareket eder?

Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.

Ay tutulmaları tam ya da kısmi olabilir.

Ben bir doktorum. Peki ya sen?

Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü "π"'dir.

Ya eşcinsel olsam, bu bir suç mu?

Ya sen ya da ben bunu yapmak zorundayız.

Ya sen ya da ben bunu yapmak zorundayız.

Başarı ya da başarısızlık ikisi de benim için aynıdır.

Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.

Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.

Ya çık, ya gir.

Ya çık, ya gir.

Er ya da geç şans onu terk edecek.

Onu kullan ya da kaybet.

Ten ışık yaymaz... ya da yayar mı?

Er ya da geç o bana her şeyi anlatacak.

İyiyim. Ya sen?

Birisi onu kurtarmalı, ya da o boğulacak.

Biz asla düşündüğümüz kadar mutlu ya da mutsuz değiliz.

Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.

Er ya da geç her anne-baba çocukları ile kuşlar ve arılar hakkında bir konuşma yapmak zorundadır.

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

Öyle ya da böyle gideceğim.

Öyle ya da böyle, postacı postayı dağıtır.

Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.

Genellikle saat 06:00 ya kadar eve varırım.

06:00 ya kadar başlayamam.

Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.

Bir yıl ya da benzer sürede İngilizceye hakim olmak imkansızdır.

Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.

Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.

Kazada on beş kişi öldü ya da yaralandı.

Kazada on kişi öldü ya da yaralandı.

Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.

"Amerika" dediğinizde Onun Amerika Birleşik Devletleri ya da her iki Amerika kıtası anlamına gelebileceğini biliyor muydunuz?

Ya içeri gel ya da dışarı git.

Ya içeri gel ya da dışarı git.

Ya sen ya da arkadaşın hatalı.

Ya sen ya da arkadaşın hatalı.

Siz ya da ben seçileceğim.

Ya siz ya da ben hatalıyım.

Ya siz ya da ben hatalıyım.

Ondan hoşlan ya da hoşlanma, onunla evlenemezsin.

Tanıştığımızdan beri uzun zaman oldu, bir ya da iki içki içelim ve iyi eski günlerden konuşalım.

Banyolu bir oda mı ya da duşlu bir oda mı istersiniz?

Er ya da geç hepimiz öleceğiz.

Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.

O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.

Er ya da geç öleceğiz.

Yağmur yağsın ya da yağmasın, oyun düzenlenecek.

Hawaii'ye ya da Guam'a gittiniz mi?

Tren raydan çıktı ve yaklaşık otuz yolcu ya öldü ya da yaralandı.

Tren raydan çıktı ve yaklaşık otuz yolcu ya öldü ya da yaralandı.

Çalışmak ya da üniversiteye gitmek arasında karar veremiyorum.

Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.

Popüler ya da değil, o doğrudur.

Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.

Hoşuna gitsin ya da gitmesin, her durumda erken ayrılmak zorundasın.

Ya sizin töreleriniz?

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.

O, ya bulaşıkları yıkamayı bilmiyor ya da sadece tembel .

O, ya bulaşıkları yıkamayı bilmiyor ya da sadece tembel .

Ona ya bana uğramasını ya da beni aramasını söyle.

Ona ya bana uğramasını ya da beni aramasını söyle.

Beyaz ya da siyah olsun, fareleri kovalayan bir kedi iyi bir kedidir.

Sayfaların boyutu genellikle en az 4 KiB (4 × 1024 bayt) büyüklüğündedir ve büyük sanal adres alanlarına ya da büyük gerçek bellek miktarlarına sahip sistemler genellikle daha büyük sayfalar kullanırlar.

Senin eksantrikliğin seni ya sevimli ya da sıkıcı yapabilir.

Senin eksantrikliğin seni ya sevimli ya da sıkıcı yapabilir.

Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.

Tutacak ya da fırın eldivenleri kullanmazsan ellerini yakarsın!

Tom Mary'nin aşkını ya da dostluğunu kabul etmeye hazır değildi.

Tom Mary'nin aşkını kabul ya da onu red edip etmeyeceğini bilmiyordu.

Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.

Komedyenler şakalarını şiddetli ölüm ya da ciddi kazalar gibi trajik durumlara dayandırırlar.

ABD'de bir restorana girerken seçeneğin vardır, sigara içilen ya da sigara içilmeyen yerde oturmak.

Hangisini daha çok seversin, kurgu ya da kurgu olmayan?

Hangisini tercih edersin, bir sinemaya gitmek ya da evde kalmak?

Irkın ya da yaşın ya da dinin umurumda değil.

Irkın ya da yaşın ya da dinin umurumda değil.

Also check out the following words: kaldık, Acele, şeytan, karışır, menzil, alınmaz, giden, ecele, yürüyen, yolda.