Turkish example sentences with "yüzüne"

Learn how to use yüzüne in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.

Talih yüzüne güldü.

Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.

Małgorzata'yı bir melek gibi seviyorum. Güzel yüzüne ve sarı saçlarına kurban olayım!

Plastik cerrah yüz germeyi eline yüzüne bulaştırdı ve milyonlarcası için dava açıldı.

O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.

O onun yüzüne tokat attı.

Adam dumanı onun yüzüne üfledi.

Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.

Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı.

Tom kapıyı Mary'nin yüzüne çarptı.

O, babasının yüzüne bir şey diyemez.

Tom onun partide eğlendiğini Mary'nin yüzüne gülümsemeyle söyleyebildi.

Onun yüzüne baktım.

Onun yüzüne düşkün değilim.

Onun sevinci yüzüne yansımıştı.

O, onun yüzüne baktı.

Tom Mary'nin yüzüne yumruk attı.

Onun yüzüne dikkatlice baktım.

Tom onun yüzüne su sıçrattı.

Onun yüzüne tokat attı.

Onun kaba cevabından dolayı, o kızdı ve onun yüzüne tokat attı.

Onun kaba cevabı onun yüzüne tokat atması için onu kışkırttı.

Yüzüne karşı onun bir korkak olduğunu söyledim.

O, onun yüzüne bakamadı.

Onun yüzüne bakamadım.

Onun yüzüne tokat attım.

Engebeli kuzey yüzüne tırmandılar.

Onun yüzüne bakamayacak kadar utangaçtım.

Onu yüzüne gözüne bulaştırdın.

Tom telefonu Mary'nin yüzüne kapattı.

Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.

Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.

İnsanların yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum.

O kadının yüzüne nasıl bakacağım?

Eline yüzüne bulaştırdın.

Tom'un yüzüne yumruk attım.

Bu kremi yüzüne uygula.

Sen şimdiye kadar hemen hemen her işi eline yüzüne bulaştırdın.

Onun yüzüne güldüm.

Mary Tom'un yüzüne yumruk attı.

Sen işleri eline yüzüne bulaştırdın, değil mi?

Yine eline yüzüne bulaştıracaksın.

Yüzüne yumruk atmak istiyorum.

Onun yüzüne yumruk atmak istedim.

Güneşin ya da ölümün yüzüne doğrudan bakamazsınız.

Bir şey yapmanı istersem yüzüne söylerim ima etmem.

Yüzüne soğuk rüzgar esti.

Onun yüzüne yumruk attı.

Yüzüne gülecek kadar dost sandığın kişiler, aslında arkandan konuşacak kadar yüzsüzler.

Hızlıca kalktı, yüzüne soğuk su serpti, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu.

Hepimizin birer deli olduğunu anmısadığımızda, hayatın tüm gizemi kaybolup, bütün çıplaklığıyla gün yüzüne çıkar.

Yaklaşık 20 dakika içinde, yüzüne makyaj yaptı.

Emily'nin yüzüne baktım.

Tom soğuk suyu yüzüne çarptı.

İşleri eline yüzüne bulaştırdın.

Her şeyi eline yüzüne bulaştırdın.

Bu onun yüzüne bir gülümseme getirdi.

Bunu arkasından değil, yüzüne söyle.

Bir portakal soymak bazen zor olabilir, senin yüzüne fışkırıp fışkırmayacağını asla bilemezsin.

Onun yüzüne tokat atmak yerine, ona tükürdü ve aşağılayarak uzaklaştı.

Tom'un yüzüne bak.

Davayı kaybedersen babanın yüzüne nasıl bakacaksın?

Nasıl bakacağım arkadaşımın yüzüne?

Nasıl bakacaksın arkadaşının yüzüne?

Gelelim madalyonun öbür yüzüne.

Yüzüne ne oldu?

Oğlan bayıldı, ama yüzüne su attığımızda kendine geldi.

İnsanlar yüzüne gözüne bulaştırdığında gülerim.

Bugün şans yüzüne güldü.

Hiçbir münakaşa hayrına bitmez, bir noktada illa ki tekrar su yüzüne çıkar.

Tom'un yüzüne bakarak onun hayal kırıklığına uğradığını söyleyebilirsin.

Onun yüzüne iyi baktın mı?

Tom'un talihi yüzüne güldü.

Tom onun yüzüne yumruk attı.

Yüzüne bakıp güldü.

Beyin kapasitesinin yüzde yüzüne ulaşıldı.

Ben Tom'un yüzüne baktım.

Onun yüzüne bakarak onun sinirlenmiş olduğunu söyleyebilirsin.

Yüzüne bakılmayacak kadar suçlusun.

Tom kapıyı Mary'nin yüzüne kapattı.

Tom Mary'nin yüzüne duman üfledi.

Her zaman yaşamın aydınlık yüzüne bak.

Tom Mary'nin yüzüne köpek gibi kötü sözler söyledi.

Adam onun yüzüne yumruk attığında o, özür dilemek üzereydi.

Soğuk bir rüzgar onun yüzüne esiyordu.

O, Mary'nin yüzüne vurdu.

Onun yüzüne bir tokat attı.

Seni yüzüne karşı pohpohlayan seni arkandan ısırır.

Keşke ona yalan söylemeseydim. Onun yüzüne asla tekrar bakamayacağım.

Sadece yüzüne bakarak iyi haberlerin olduğunu biliyoruz.

Kamerayı onun yüzüne odakladım.

Yüzüne bakınca benden bir şeyler gizlediğini anladım.

Talih yüzüne gülsün.

Gerçekleri onun yüzüne ifade edebilir misin?

Gerçekleri onun yüzüne açıklayabilir misin?

Onun yüzüne bağırdığını görmekten hoşlanmıyorum.

Dikkat et, o adam yüzüne gülen kuyunu kazan biri.

Ben Tom olsaydım Mary'nin yüzüne yumruk atardım.

Tom kendini kaybetti ve Konrad'ın yüzüne vurdu.

Tom, John'un yüzüne yumruk atıktan sonra odayı terk etti.

Also check out the following words: nedense, geceleri, hissediyorum, Ummak, strateji, değildir, Amcamlarda, yedik, dolara, Merhaba.