Turkish example sentences with "veriyor"

Learn how to use veriyor in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Try Mate's Mac app

Translate in Safari and other macOS apps in one click.

try for free

Try Mate's iOS app

Translate in Safari, Mail, PDFs, and other apps in one click.

Try Mate's Chrome extension

Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.

Get for free

Try Mate apps

Install it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.

Get for free

Bayan Thomas bize tarih dersi veriyor.
Translate from Turkish to English

Bu kitap bize iyi bir ekonomi fikri veriyor.
Translate from Turkish to English

O bize tarih dersi veriyor.
Translate from Turkish to English

Bizim kendi ağacımızdan gelen elmalar marketten gelen püskürtülmüş elmalardan çok daha iyi tat veriyor.
Translate from Turkish to English

O, profesöre oldukça değer veriyor.
Translate from Turkish to English

Babam benim arkadaşım çünkü bana bir sürü oyuncak veriyor.
Translate from Turkish to English

Eğlence uyuşturucu kullanımı birçok şehir efsanelerine ilham veriyor.
Translate from Turkish to English

Neden ABD hükümeti insanların silah sahibi olmalarına izin veriyor?
Translate from Turkish to English

Tom bu ayın sonunda bir konser veriyor.
Translate from Turkish to English

O, gönüllü olarak size destek veriyor.
Translate from Turkish to English

Ofis bir veda partisi veriyor.
Translate from Turkish to English

Köpek John adına karşılık veriyor.
Translate from Turkish to English

Ken çocuklarının kendi tarzlarını seçmelerine izin veriyor, bu yüzden onlar gece geç saatlere kadar yatmıyorlar.
Translate from Turkish to English

O yumuşaklık hissi veriyor.
Translate from Turkish to English

O, ona çok değer veriyor.
Translate from Turkish to English

Oda arkadaşım bir parti veriyor.
Translate from Turkish to English

Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.
Translate from Turkish to English

O, kaçamak cevap veriyor.
Translate from Turkish to English

Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.
Translate from Turkish to English

O, bu gece bir parti veriyor.
Translate from Turkish to English

O mağaza iyi hizmet veriyor.
Translate from Turkish to English

Neden ben onların tek şikayet ettiğiyim?Onlar sadece benim üzerimden örnek veriyor ve beni günah keçisi olarak kullanıyorlar.
Translate from Turkish to English

Vantilatörün üflediği hava bir nebze olsun serinlik veriyor yine de.
Translate from Turkish to English

O oğluna çok fazla para veriyor.
Translate from Turkish to English

Her çocuğa iki elma veriyor.
Translate from Turkish to English

Oradaki çocuk sana selam veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom her zaman Mary'ye hediyeler veriyor.
Translate from Turkish to English

Köpek Blackie adına cevap veriyor.
Translate from Turkish to English

Her zaman karısına hediyeler veriyor.
Translate from Turkish to English

Sırlarımı gizli tutmaya söz veriyor musun?
Translate from Turkish to English

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'nin neredeyse her şeyi ile gitmesine izin veriyor.
Translate from Turkish to English

Söz veriyor musun?
Translate from Turkish to English

O aşırı tepki veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom aşırı tepki veriyor.
Translate from Turkish to English

Çocuklarının sokakta oynamasına izin veriyor musun?
Translate from Turkish to English

Çocuklarımıza zarar veriyor.
Translate from Turkish to English

Tek tanrılı dinler kadınlara değer veriyor mu?
Translate from Turkish to English

Eskileri hatırlamak bana umut veriyor.
Translate from Turkish to English

Aşırı tepki veriyor muyum?
Translate from Turkish to English

Tom oy veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom başı ile selam veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom zarar veriyor.
Translate from Turkish to English

Kim aşırı tepki veriyor?
Translate from Turkish to English

Kararları kim veriyor?
Translate from Turkish to English

Tom sana kötü tavsiye veriyor.
Translate from Turkish to English

Bu büyük kitap beynime zarar veriyor.
Translate from Turkish to English

Partiyi kim veriyor?
Translate from Turkish to English

Bana başka bir şans veriyor musunuz?
Translate from Turkish to English

Babam tüm maaşını anneme veriyor.
Translate from Turkish to English

Baba tüm maaşını anneye veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom sana ikinci bir şans veriyor.
Translate from Turkish to English

O Arjantinli ve tenis dersleri veriyor.
Translate from Turkish to English

Okumak bana büyük zevk veriyor.
Translate from Turkish to English

Para insana özgürlük veriyor, yani paran kadar özgür oluyorsun.
Translate from Turkish to English

Joke komşu kızına Hollandaca dersleri veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'ye başka bir şans veriyor.
Translate from Turkish to English

Ağaçlar sürgün veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom, bir kitabını bana veriyor.
Translate from Turkish to English

Tepki veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom bu cuma bir parti veriyor.
Translate from Turkish to English

Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?
Translate from Turkish to English

Her gece yıldızları seyretmek bana mutluluk veriyor.
Translate from Turkish to English

Buna gerçekten de onay veriyor musun?
Translate from Turkish to English

Bu et biraz tavuk gibi tad veriyor.
Translate from Turkish to English

20 yıldır ders veriyor.
Translate from Turkish to English

Soru yapılması gerekenlere kim karar veriyor.
Translate from Turkish to English

Yeni gitarın iyi ses veriyor.
Translate from Turkish to English

Greenpeace çevreyi korumak için büyük bir mücadele veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom dostluğunuza değer veriyor.
Translate from Turkish to English

Mary bana pek değer veriyor gibi görünmüyor, değil mi?
Translate from Turkish to English

Tom evinde büyük bir parti veriyor. O Mary ve beni gelmemiz için davet etti.
Translate from Turkish to English

"Söz veriyor musun?" "Evet."
Translate from Turkish to English

Artık içmemeye söz veriyor.
Translate from Turkish to English

Maria sonuçları unutarak her zaman aceleci kararlar veriyor.
Translate from Turkish to English

Açık kalp ameliyatı laparoskopik girişime izin veriyor.
Translate from Turkish to English

Sabretmek bıkkınlık veriyor.
Translate from Turkish to English

Tom, dikkatini veriyor gibi görünmüyordu.
Translate from Turkish to English

Tom bu gece bir parti veriyor.
Translate from Turkish to English

O iyi tat veriyor mu?
Translate from Turkish to English

Bu çikolata gerçekten iyi tat veriyor.
Translate from Turkish to English

Herhangi birine söylemeyeceğine söz veriyor musun?
Translate from Turkish to English

Kimseye söylemeyeceğine söz veriyor musun?
Translate from Turkish to English

Bu bana bir fikir veriyor.
Translate from Turkish to English

O bana bir fikir veriyor.
Translate from Turkish to English

Meyve bana gaz veriyor.
Translate from Turkish to English

Onu yapma hakkını sana ne veriyor?
Translate from Turkish to English

Tom gelecek cumartesi bir parti veriyor.
Translate from Turkish to English

Bunu Tom'a veriyor musun?
Translate from Turkish to English

Tom yeni tedaviye iyi yanıt veriyor.
Translate from Turkish to English

Mücadelesini veriyor olduğumuz şey, özgürlük.
Translate from Turkish to English

O benim öğrencimdi. Şimdi çocuklarıma ders veriyor.
Translate from Turkish to English

Gemi ile seyahat etmek bize büyük zevk veriyor.
Translate from Turkish to English

O bütün dikkatini ona veriyor.
Translate from Turkish to English

O da harika tad veriyor.
Translate from Turkish to English

Bu sana bir fikir veriyor mu?
Translate from Turkish to English

Bu bana devam etmek için güç veriyor.
Translate from Turkish to English

Bana bir seçenek veriyor musun?
Translate from Turkish to English

O, eski arabasına hâlâ değer veriyor.
Translate from Turkish to English

O eski araba sana daha fazla sorun veriyor mu?
Translate from Turkish to English

Onlar Tom'a ilaç veriyor.
Translate from Turkish to English

Also check out the following words: ödemediği, suyu, kestiler, Güller, açıyor, kimin, olursa, ona, et, Evim.