Turkish example sentences with "gün"

Learn how to use gün in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bir gün için bu kadarı yeterli.

Her gün İngilizce çalışıyor musun?

Bugün hangi gün?

O bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz.

Yağmur beş gün sürdü.

O, köpeğiyle her gün yürüyüş yapar.

Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.

Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

Londra'da kaç gün kalacaksın?

Ben her gün tenis oynarım.

Güzel bir gün.

Her gün futbol oynarım.

Ne güzel bir gün batımı!

Her gün koşarım.

Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdüler.

Her gün işe giderim.

Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.

Taro üç gün boyunca Tokyo'da kaldı.

Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.

Böyle harika bir gün batımı hiç görmemiştim.

Pazar günleri hariç her gün çalışırım.

Ken her gün futbol oynar.

Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.

Her gün bir günlük tutuyorum.

Bugün güneşli bir gün.

Aralık 31 gün çeker.

Aralıkta 31 gün vardır.

İki gün içinde beni yeniden ara.

Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.

Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.

Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.

Bir gün başka bir Esperantist ile gerçekten tanışmak istiyorum...

Bir gün gerçekten başka bir Esperantist ile tanışmak istiyorum.

Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.

Her gün antrenman yapınız.

O gün Londra'ya gittin mi?

Herkes bir gün tökezleyebilir.

Herkesin işi bir gün ters gidebilir.

Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.

Otobüs her gün kaç kez çalışır?

Geçen gün kameramı kaybettim.

Önceki gün orayı terk ettiler.

Yol üzerinde bir gün senin için iyidir.

Bütün gün boşa kürek salladı.

İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.

Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.

Her gün İngilizce çalışır mısın?

Önceki gün seni striptiz kulübünde gördüm.

O iki gün önceden vardı.

Birkaç gün hava sıcak kaldı.

Ne hoş bir gün.

Üç gün içinde cevap vereceğim.

Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.

Dedem her gün yürüyüşe çıkar.

Onlar evi bir gün içerisinde yıkacaklar.

O, her gün yazmaya söz verdi.

Bir tavşan gibi yüz yıl yaşamaktansa, bir kaplan gibi bir gün yaşa.

Geçen gün bahsettiğim araba bu.

O her gün beyzbol oynar.

İki gün boyunca otelde kaldı.

Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.

En iyi balık bile üç gün içerisinde kokar.

Resmi yapmak tam bir gün sürdü.

O, üç gün içinde ayrılıyor.

Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.

O, üç gün önce ayrıldı.

Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.

Ben, bir gün laboratuvarda çalışmak istiyorum.

Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.

Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.

Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.

Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?

Ben bir gün ülkenize geleceğim.

Amerika'ya giderken bir gün kaybediyor muyuz?

Bana beş gün verin.

Peş peşe beş gün yağmur yağdı.

Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.

Gerçek yemek yeme yerine, sadece tüm gün abur cubur yedik.

Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?

Her gün balık yemek sizin için zararlı mı?

Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.

Düşman bütün gün saldırısına devam etti.

Birkaç gün dışarı çıkmamalısın.

Birkaç gün bir şey yememelisin.

Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.

Bir gün bundan pişman olursun.

O her gün televizyon izler mi?

Neredeyse her gün beni aradı.

O, her gün çok süt içer.

O her gün nehirde yüzmeye gider.

O, her gün İngilizce çalışır mı?

O, evde her gün uygulama yaptı.

O her gün, dışarıda yemek yerdi, ancak şimdi buna gücü yetmiyor.

O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.

O, her gün parkta koşar.

Her gün bir süre yalnız yaşamaktan hoşlanır.

O her gün şemsiyesini yanında taşır.

O, her gün yürüyüş yaptığını söyledi.

O her gün bir roman okur.

O, her gün bahçede iki saat çalışmayı bir kural haline getiriyor.

O, her gün annesine yazmayı başarır.

Also check out the following words: söylerim, Sözcüklere, sözlüğünden, bak, suyunu, ödemedi, Fransızca, istiyorsan, köpeği, alabilirsin.