Turkish example sentences with "ondan"

Learn how to use ondan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.

Herkes ondan hoşlanıyor.

Ondan çok hoşlanıyorum.

Ben ondan daha uzunum.

Perry ondan değerli bilgi aldı.

Bu eski madeni paraları ondan aldım.

Ondan nefret etmemin nedeni bu.

Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?

Seni ondan daha çok seviyorum.

Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.

Sen ondan daha uzun boylusun.

Siz ondan daha uzun boylusunuz.

Sen ondan daha uzunsun.

Ondan henüz haberim yok.

Herkes ondan iyi şekilde bahseder.

Ondan özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.

Genelde saat ondan önce yatarım.

Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.

Ölüm için can atan kimse sefildir, ama daha sefil olanı ondan korkan kimsedir.

Ben, ondan henüz daha büyüğüm.

Ondan iki yaş daha gençtir.

Herhangi bir kız ondan hoşlanabilir mi?

Ondan uzak durmanız sizin akıllılığınız.

Bana ondan bahset.

O ondan daha akıllıdır.

Mümkün olduğunca ondan kaçındı.

O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.

Kitabı ondan ödünç aldı.

Babama ondan bahsettim.

Hepimiz ondan kuşkulanıyoruz.

Kimse ondan hoşlanmıyor.

Ben ondan daha iyiyim.

Ondan uzun zaman haber alamadılar.

Annem ondan bahsetmedi.

O bir hile ile parayı ondan aldı.

Ondan hoşlanıyor gibi yapamam.

Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi.

Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.

Ondan para üstünü istediğimde, onu bana verdi.

Biz ondan çok şey bekliyoruz.

Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

Öncelikle ondan bahsetmeliydiniz.

Ondan ne sonuç çıkarıyorsunuz?

Kim ondan iki yıl kıdemliydi.

Ben sık sık ondan bir mektup alırım.

O beni ondan daha çok seviyor ve o beni onun sevdiğinden daha çok seviyor.

Ben ondan dört yaş daha küçüğüm.

Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.

Ondan hoşlan ya da hoşlanma, onunla evlenemezsin.

Hem karısı hem de o ondan hoşlanıyorlar.

Ondan gerçekten hoşlanıyorum!

Ben ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.

Sanırım ondan özür dilemelisin.

Ondan özür dilemelisin. ve derhal.

Ondan özür dilemelisin ve bunu derhal yapmalısın.

Ondan çok şey bekliyorsun.

Ondan daha az güzel değilsin.

Ondan daha genç misin?

Bu park ondan daha güzel.

Yarın ondan haber alabileceksin.

Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.

Ondan vazgeçtim. İrlandalı rahip ve Kongolu cadı doktorun ortak neyi var?

Ondan biraz daha para istemek için sonunda cesaretini topladı.

Ben ondan dört yaş küçüğüm.

Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.

Çok geçmeden ondan haber alacağımızı umuyorum.

Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,

Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,

Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.

Tom Mary'nin ondan ne beklediğini bilmiyor.

Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.

O ondan hala nefret ediyordu, ölümünden sonra bile.

Tom Mary ile amacına ulaşamadı; ondan buluşma talep ettiğinde o onu reddetti.

Tom soğuk kanlılığını o kadar çabuk kaybediyor ki herkes ondan kaçınıyor.

Tom Chris'e onun eşarbını sevmediğini söylediğinde, o ondan kurtuldu.

Tom ondan özür diledi.

Beyzboldan hoşlanan tek kişi sen değilsin. Tom da ondan hoşlanıyor.

Tom Mary'ye ondan hoşlanıp hoşlanmadığını sordu.

Tom ve Mary her ikisi de ondan sorumlu.

O, ondan hemen hoşlandı.

Yarın Tom'la telefonda konuşmayı ve ondan yardım istemeyi planlıyorum.

Yarın Tom'a telefon etmeyi ve ondan yardım istemeyi planlıyorum.

Yarın Tom'a telefon etmeye ve ondan yardım istemeye niyetim var.

Mary kendini öldürmeden önce Tom silahı ondan aldı.

Onun askerleri ondan korkuyor ve ona saygı duyuyordu.

Zaten ondan asla hoşlanmadım.

Tom Mary'nin ondan hoşlanmadığını düşündü.

Tom Mary'nin onun niçin ondan hoşlanmadığını bildiğini düşündü.

Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.

Dün ondan bir mektup aldım.

Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.

Mary ondan aynı şeyi bir kereden fazla açıklamasını istediğinde, Tom bundan nefret ediyor.

O, babasına yardımcı olmak için değil ama ondan ödünç para almak için gitti.

Tom Mary'nin ondan hiç hoşlanmadığına inanmayı zor buldu.

Tom telefonda ondan bahsetmek istemedi.

Tom ondan bahsetmek istemedi.

Tom ondan ne bekleyeceğini tam olarak bilmiyordu.

Tom Mary'nin ondan yapmasını istediğinin ne olduğunu tam olarak bilmiyordu.

Tom Mary'nin ondan hoşlanmamış olma ihtimalini kabul edemedi.

Tom ondan hoşlanacağını umuyor.

Also check out the following words: gözlerim, gitmen, fark, yaratmayacak, Mohan, top, oynamaya, gidiyorum, Everest, Dağı.