Turkish example sentences with "ver"

Learn how to use ver in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Kendimi tanıtmama izin ver.

Kitabı, onu isteyen adama ver.

Bana bu kalenin anahtarını ver!

Bana yapacak bir şey ver.

Lütfen bu kalemi bana ödünç ver.

Onu bana ver, lütfen.

Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.

Bana cevap ver.

Bana bir kahve ver, lütfen.

Lütfen bana bir bardak su ver.

Lütfen bana bir fincan süt ver.

Lütfen bana tuz ve biber ver.

Onu onlara ver.

Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.

Eğer kaldıysa bana biraz kahve ver.

Bana iki parça tebeşir ver.

Geri döndüğünde mesajı ona ver.

Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.

Bana asansöre yakın bir oda ver.

Bana bir bardak süt ver.

Bana bir şans ver!

Bana kesin bir cevap ver.

Onu görmeme izin ver.

Şunu görmeme izin ver.

Lütfen bana kitabını ödünç ver.

Lütfen bana bir bardak süt ver.

Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.

Onu doğruca bana ver.

Seninle gitmeme izin ver.

Bitirmeme izin ver.

Bana kitabı ver.

Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.

Ver onu. Sahip olduğunun hepsi bu kadar mı?

Tanrım, bana iffet ve ölçülülük ver, ancak henüz değil.

Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.

Bana biraz daha zaman ver.

Bana pasaportunu ver, Tom. Onu kasamda saklayacağım.

Bir sonraki oyunu oynamama izin ver.

Onu bu gülleri ver, ve o mutlu olacaktır.

Lütfen bana bıçağını ödünç ver.

Bu kitabı onu isteyene ver.

Onu her kim isterse ona ver.

Kapa çeneni ve düşünmeme izin ver.

Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.

Ehliyetine bakmama izin ver.

Tüm dikkatini yaptığın işe ver.

Lütfen çantanı taşımama izin ver.

Al gülüm, ver gülüm.

Sen bitirdiğinde gazeteyi okumama izin ver.

Bana içecek güzel bir şey ver.

Lütfen nasıl çözeceğini bilmeme izin ver.

Her güne hayatındaki en güzel gün olma fırsatını ver.

Bana sadece biraz ver.

Aramızda her şey bitti. Yüzüğümü geri ver.

Bill, kapıya cevap ver.

İçeri girmeme izin ver.

Onu boş ver.

Onu yapmama izin ver.

Gitmeme izin ver.

Telefona cevap ver.

Bana biraz süt ver.

Bana paranı ver.

Bana bir örnek ver.

Bana bisikletini ödünç ver.

Kuşun uçmasına izin ver.

Bana biraz para ver.

Bana da biraz süt ver.

Dilini görmeme izin ver.

Lütfen bana bir mola ver.

Lütfen arabanı bana ödünç ver.

Bana ikinci bir şans ver.

Lütfen telefona cevap ver.

Haydi, çabuk cevap ver.

Bana bir fincan kahve ver.

Lütfen bu kalemi bana ver.

Bana bir örnek daha ver.

Lütfen bana bir kahve ver.

Bana adresini ve telefon numaranı ver.

Bana yiyecek bir şeyler ver.

Bana bir şişe şarap ver.

Benimle evlenmeye karar verdiğinde, bana bir yüzük ver.

Lütfen bu kitabı bana ver.

Lütfen kitabını bana ödünç ver.

Bana bir bardak su ver.

Bana aynısını ver lütfen.

Bana bir parça kağıt ver.

Telefona cevap ver lütfen.

Bana bir mola ver, ne dersin?

Haydi! Bana bir şans ver.

O kitabı bana geri ver.

Arabanı yarın bana ödünç ver.

Bana iyi olacağına söz ver.

Okumak için bana bazı kitaplar ödünç ver.

Bana içecek bir şey ver.

Onu istediğin birine ver.

Bu pasta da güzel görünüyor. Ondan bana bir parça ver.

Lütfen bana biraz su ver.

Lütfen bana biraz kahve ver.

Onu ihtiyacı olana ver.

Lütfen bana bir bardak çay ver.

Lütfen bize bazı örnekler ver.

Also check out the following words: Ogawa, yazmıyorum, Evin, Eviniz, gidersin, Mantıksız, sohbet, bilimcisiyim, bilgisayarın, Pentium.