Turkish example sentences with "hafif"

Learn how to use hafif in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Şimdi iyi, ne çok ağır ne de çok hafif.

On kişi kazada hafif yaralandı.

Hafif bir rüzgar esiyor.

Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.

Genellikle hafif bir kahvaltı yaparım.

Kadınlar bir erkekle yemek yerken daha hafif yemekler yerler.

Bu laptop hafif.

Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.

Hafif egzersizler kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.

Bu nesne su üzerinde yüzmek için yeterince hafif.

Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.

Hiç hafif biran var mı?

Bu yıl hafif bir kış var.

Tom, her sabah bazı hafif egzersizler yapmaya çalışır.

Bugün hafif bir soğuk almışım.

Tom'un hafif bir ateşi var.

Tom hafif grip oldu.

Dün gece hafif bir baş ağrım vardı.

Dün geceden bu yana hafif bir baş ağrım var.

Ben hafif bir öğle yemeği yedim.

Hafif bir öğle yemeği yedim.

Ben hafif soğuk almışım.

Benim hafif bir ateşim var.

Hafif bir baş ağrım var.

Hafif bir yağmur yağıyordu.

Bugün hafif bir ateşim var.

Hafif bir ateşin olabilir.

Şimdi hafif bir baş ağrım var.

Bugün hafif bir baş ağrım var.

Bugün hafif bir soğuk algınlığım var.

O, hafif üşüttüğünü söyledi.

Yan tarafımda hafif bir ağrı var.

Hafif üşütmüşüm gibi görünüyor.

Bugün hafif bir şey yemek istiyorum.

Dün hafif bir yağmur vardı.

Boğazım ağrıyor ve hafif bir ateşim var.

Burada hafif bir ağrım var.

Kahvemi hafif istiyorum.

Bu kutu onun taşıyabileceği kadar hafif.

Benim paltom hafif ama sıcak tutar.

Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.

Bu kutu taşınacak kadar hafif.

Tom'un sadece hafif bir yabancı aksanı var.

Bu sabahtan beri hafif bir ateşim var.

Ekonomi hafif bir krizde.

Hafif bir düşünce farkımız vardı.

Otobüs sürücüsü hafif yaralara maruz kaldı.

Mary başıyla hafif bir hareket yaptı.

Bu kutu onun taşıması için yeterince hafif.

Hafif ateşim olduğu için, yatakta kaldım.

Kutu bir çocuğun taşıması için yeterince hafif.

Bir trafik kazasında hafif yaralandı.

Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.

Hafif bir baş ağrım vardı bu yüzden erken yatmaya gittim.

Hafif rüzgarlı.

Bu sandalye hafif.

Dün akşamdan beri, başımda hafif bir ağrı var.

O hafif peltek.

Onun söylediği hafif bir abartıydı.

Tom Mary'den birkaç paund daha hafif.

Tom'a hafif bir yatıştırıcı verdim.

Tom hafif çakırkeyf.

Oldukça hafif.

Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.

Artık iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.

Tom hafif bir aksanla konuşur.

Tom hafif bir Fransız-Kanadalı aksanıyla konuşur.

Bu kutu hafif.

Hafif bir sorun daha var.

Yan etkileri; hafif başağrısı ve mide bulantısıdır.

Hafif ayakkabıları severim.

Kendimi tüy kadar hafif hissettim.

Tom, hafif çatlaktır.

Dün geceden beri hafif bir baş ağrım var.

Kahvaltı yapmazsanız ve öğle yemeğini hafif tutarsanız, sonra akşamleyin ne isterseniz yiyebilirsiniz.

Hafif bir biranız var mı?

Trafik hafif olduğu için yolu hızlı katettik.

Kötü bir başlangıcı hafif atlattık.

Trafik hafif olduğu sahile giden yolu hızla katettik.

Tom hafif bir kalp krizi geçirdi.

Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.

Bu çok hafif bir kahve.

Tom hafif üşüttüğünü söyledi.

Havadan daha hafif hissediyorum.

Hafif bir gecikmemiz vardı.

Hafif bir kış yaşıyoruz.

Tom bir hafif yiyici.

O kompakt ve hafif.

Ben uykusu çok hafif olan bir kimseyim.

Bu dizüstü bilgisayar ince ve hafif.

Hafif bir öğle yemeği yersen, öğleden sonra oluşan mahmurluğu engellersin.

Mary hafif bir akşam yemeği yedi.

Hafif bir yemek yiyebileceğim bir kafe var mı?

Tom hafif soğuk aldı.

Hafif bir şey yiyeceğim.

Hafif bir yağmurluk, yolculuk için idealdir.

Tom hafif.

Hafif bir şey yemek istiyorum.

Hafif bir şey istiyorum.

Çinli otomotiv ithalat pazarı hafif büyüme sinyalleri gösteriyor.

Çok hafif oldu!

Also check out the following words: yenmek, Sırada, elma, Atlas, Okyanusu, Amerika'yı, Avrupa'dan, ayırır, Sıkıldım, Evliyim.