Turkish example sentences with "sıklıkla"

Learn how to use sıklıkla in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Babam sıklıkla televizyon izlerken uykuya düşer.

Sıklıkla çiğ balık yeriz.

Okuldan sonra sıklıkla tenis oynarım.

Kahvaltısını sıklıkla orada eder.

Her yıl ne sıklıkla kayağa gidersin?

Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.

Otobüsler ne sıklıkla çalışırlar?

Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?

Tom Mary'yi ne kadar sıklıkla görmektedir?

John o bir öğrenci iken sıklıkla dağa tırmanmaya giderdi.

Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.

Depremler sıklıkla Japonya'yı vurur.

Karım bana sıklıkla telefon eder yurtdışında olduğumda.

Ben yurtdışındayken karım bana sıklıkla telefon eder.

Ne sıklıkla diş hekimini görmen gerekir?

Biz okuldan sonra sıklıkla satranç oynarız.

Plaja ne sıklıkla gidersin?

Ne sıklıkla osurursunuz?

Ne sıklıkla osurursun?

Tom ne sıklıkla buraya gelir?

Ne sıklıkla saçını yıkarsın?

Kyoto'da yaşadığım zamanlarda,müzeyi sıklıkla ziyaret ederim.

Tatoeba külliyatında niçin Tom ve Mary isimleri sıklıkla kullanılır merak ediyorum.

O, sıklıkla manzara resmi yapar.

Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.

Bugünlerde yaşlı insanları kastetmek için "kıdemli vatandaş" terimini sıklıkla kullanırız.

Tom sıklıkla komşularından yakınır.

Shakespeare'in eserleri sıklıkla ingiliz dilinin en büyükleri arasında düşünülür.

Genç erkekler gömlek yerine sıklıkla tişört giyerler.

Bu sert oyunlarda oyuncular sıklıkla ciddi olarak yaralanır ve hatta bazen ölürdü.

Bilgisayar sıklıkla insan beyniyle karşılaştırılır.

Sıklıkla sigaranın sağlığa zararlı olduğu gösterilir.

Başka hiçbir ülkede Japonya'daki kadar sıklıkla deprem olmaz.

Bu sıklıkla yazın oluyordu.

Tom tam bir gece baykuşudur ve O en iyi yazılarını sıklıkla gece yarısından sonra yazar.

Ne sıklıkla seyahat edersin?

Hangi sıklıkla mesajlarını kontrol edersin.

Tom onu ne sıklıkla yapıyor?

Büyük başarı kutlamasını sıklıkla acı hayal kırıklığı takip eder.

Ne kadar sıklıkla Boston'a gidersin?

Ne kadar sıklıkla YouTube'a video yüklersin?

Sıklıkla ve çeşitli vesilelerle sözlerini tekrar ederdi, ki sözleri sahabenin aklına yerleşsin.

Ne sıklıkla diş dokturuna görünmen gerek?

Tom hava güzelse pazar günleri sıklıkla balık tutmaya gider.

Paralı yolları ne kadar sıklıkla kullanıyorsun?

Ölüm sıklıkla uyku ile karşılaştırılır.

Ne kadar sıklıkla tıraş olursun?

Ne kadar sıklıkla domuz eti yersin?

Mary sıklıkla berrak rüyalar görür.

Postanı ne sıklıkla kontrol ediyorsun?

Güneşin doğuşunu görmek için ne sıklıkla yeterince erken kalkarsın?

Tom'u ne kadar sıklıkla görüyorsun?

İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.

Deneyimsiz dağcılar sıklıkla irtifa hastalığına yakalanırlar.

Tom'un komisyonları haftalık maaşını sıklıkla aşıyor.

Tom onu ne sıklıkla yaptı?

Akıllı telefonunuzdaki kamerayı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

Ne sıklıkla kurabiye yiyorsunuz?

Ne sıklıkla bir otelde kalırsın?

Sıklıkla siyah bir kovboy şapkası takarım.

Sıklıkla doktorumun bana yememem gerektiğini söylediği şeyleri yiyorum.

Akıllı telefonunuzu hangi sıklıkla kontrol ediyorsunuz?

Telefonunuzu ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

Komite ne sıklıkla toplanıyor?

Ne sıklıkla bir diş fırçası satın alıyorsun?

Sıklıkla burada kahvaltı ederim.

Ne kadar sıklıkla kahvaltıda tahıl yersin?

Sıklıkla saat 2.30'da kısa bir uyku çekerim.

Sıklıkla saat 2.30'da kestiririm.

Alışılmadık sıklıkla yemek yiyorsun, değil mi?

Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi.

Yavaşlama sıklıkla daha büyük bir yavaşlamaya neden olur.

Ne sıklıkla egzersiz yaparsın?

Sıklıkla kaydet.

Tom sıklıkla gösterişli giysiler giyer.

Ne sıklıkla duş alırsın?

Tom ve Mary onu sıklıkla birlikte yaparlar.

Şehre gittiğimde müzeleri sıklıkla ziyaret ettim.

Tom ve Mary bunu mümkün olduğunca sıklıkla yapıyorlar.

Başka bir ülkede seyahat ederken karım sıklıkla bana telefon ediyor.

Tom sıklıkla bunu yapar.

Tom sıklıkla oraya gider.

Ne sıklıkla buradasın?

Tom sıklıkla eve geç gelir.

Tom sıklıkla bunu bizim için yapar.

Tom sıklıkla kendi başına oynar.

Ne sıklıkla et yersin?

Ne sıklıkla meyve yersiniz?

Tom ve ben sıklıkla bilardo oynuyoruz.

Zincirli testerinizi ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

Tom, Mary'nin sıklıkla muz yediğini söylüyor.

Sandalınızı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

Bazen okula yürüyorum, fakat sıklıkla değil.

Tom'a ne kadar sıklıkla tenis oynadığını sordum.

Ne sıklıkla dışarı çıkarsın?

Bunu Tom ile ne sıklıkla yapıyorsun?

Tom ve sen ne sıklıkla görüşüyorsunuz?

Siz ve Tom sıklıkla birlikte öğle yemeği yiyor musunuz?

Ne sıklıkla Tenis oynuyorsun?

Mary ve Alice sıklıkla kız kardeşleri ile karıştırılırlar.

Tom ne sıklıkla yemek yapar?

Also check out the following words: konuştu, ikinci, kattan, duyabildim, İş, ben, gelmeden, önce, bitmişti, Birini.