Turkish example sentences with "zengin"

Learn how to use zengin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Zengin olursam, onu satın alacağım.

Zengin olmasına rağmen mutlu değil.

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.

Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.

Zengin doğasında oynamamalısın.

O, zengin ama kabadır.

Zengin tüccar çocuğu evlatlık aldı ve onu mirasçısı yaptı.

Arkasında zengin bir destekleyicisi var.

O hem yakışıklı hem de çok zengin.

Keşke zengin olsaydım.

Burada insanlar zengin.

Japonya'nın dünyanın en zengin ülkesi olduğu söyleniyor.

Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.

İnsanlar ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, her zaman daha fazlasını isterler.

İnsanlar kadar zengin olurlarsa olsunlar, boşta olmamalılar.

Ben fakirim, oysa erkek kardeşlerim çok zengin.

Pazarın daha zengin sektörü için çok sayıda firma yarışıyor.

Çok zengin olmanın hayalini kurardım.

Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.

Kimse içeceklerden tasarruf ederek zengin olmadı.

Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.

Altın bir yatakta yatan zengin bir adam var.

Zengin adam bir Millet satın aldı.

Zengin arkadaş ona soğuk davrandı.

Zengin olsam, ben güzel bir ev satın alırım.

Zengin olsaydım, ben sana biraz para verirdim.

O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.

O, dünyadaki en zengin adam.

O, bu şehirdeki herhangi başka birinden daha zengin.

İnsanlar onun bu şehirde en zengin adam olduğunu söylüyorlar.

Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.

Onun romanının başarısı onu zengin yaptı.

Zengin olsam bile para vermem ona.

Okuldaki diğer tüm çocukların zengin ebeveynleri vardı, ve o sudan çıkmış bir balık gibi hissetmeye başlıyordu.

Tom'un zengin bir kadınla evliliğini duydum.

Tom zengin bir aileden geldiğini iddia etti.

Tom'un zengin olma arzusu var.

Çok zengin olduğunu duyuyorum.

Bay Johnson, zengin bir adam.

Tom, hızlı zengin olmak istiyor.

Tom zengin olduğunu söylüyor.

Tom onun zengin olduğunu söylüyor.

Tom şakayla çok zengin olmadığını söyledi.

Franklin Roosevelt, zengin ve önemli bir New York ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Tom'un zengin bir adam olduğu belliydi.

Tom Mary'nin nasıl o kadar zengin olduğunu bilmek istedi.

Tom ne kadar zengin olursa olsun herkese yalan söylemeye devam ediyor.

Tom insanların düşündüğü kadar zengin değildir.

Tom tanıdığım en zengin kişidir.

Tom Mary'nin onun zengin olduğunu bilmesini istemiyordu.

Tom, Mary'nin çok zengin olduğunu fark etmedi.

Tom kesinlikle zengin bir aileden geliyor gibi görünüyor.

Tom kesinlikle zengin gibi görünüyor.

Onun hayattaki tek amacı zengin olmaktı.

Ben zengin bir adamdım.

Zengin olduğunu biliyorum.

O yabancı bir araba almak için yeterince zengin.

Bazen zengin insanlar çok parası olmayan diğer insanlara tepeden bakarlar.

Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.

Mike babasının zengin olmasıyla gurur duyar.

Beverly Hills gibi zengin kasabada Joneses ailesine ayak uydurmak zordur.

Tom zengin bir adamın oğlu olduğunu iddia etti.

O zengin oldu.

O zengin görünüyor.

O onu zengin yaptı.

Ben sizin zengin olduğunuzu biliyorum.

O zengin gibi görünüyor.

Tom, zengin bir adam.

Nasıl zengin olabilirim?

Zengin olmak ister misin?

O, zengin bir kızla evlendi.

O, zengin bir adamla evlendi.

O, zengin bir kadın.

O, zengin bir adam için çalıştı.

Japonya, zengin bir ülkedir.

O, şimdi zengin gibi görünüyor.

Eskisi kadar zengin değilim.

Zengin bir adamla evlenecek.

Zengin bir adam için çalıştı.

Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.

Maaşıyla zengin olmayacak.

Onlar zengin olmak istiyorlar.

O zengin bir adama benziyordu.

O zengin olmuş gibi görünüyor.

Tom Mary'nin zengin olduğunu biliyordu.

O, babasının zengin olmasıyla gurur duyuyor.

O, zengin bir adamla nişanlıdır.

O, zengin Hintli kızlara öğretmenlik yaptı.

O, zengin değil, ama mutludur.

O, onu daha zengin bir adam için terk etti.

Joe'nun yeni tür bir araba fikri onu müthiş zengin yapacak.

O zengin, ama mutlu değildir.

Zengin olsam yurt dışına giderim.

O, o zengin oluncaya kadar onu görmezden geldi.

O zengin fakat bir dilenci gibi yaşar.

O, ne kadar çok istediyse o kadar çok zengin oldu.

O, nasihatimi dinleseydi, şimdi zengin olurdu.

Onun sadece zengin olması onun mutlu olduğu anlamına gelmez.

O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi.

Ben zengin olacağım.

Also check out the following words: okuma, kararım, ebeveynlerimi, şaşırttı, Tüm, yılları, kaybettin, affet, Kusura, bakmayın.