Turkish example sentences with "diye"

Learn how to use diye in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.

Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.

Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

Onu Jim diye çağırırlar.

Çocuk "Ben Japonum" diye cevapladı.

Bir naif tilkisi yoktur. Aynı şekilde, kusursuz bir adam diye bir şey de yoktur.

Naif bir tilki yoktur. Aynı şekilde, hatasız bir adam diye bir şey de yoktur.

Ona Mike diye sesleniriz.

Seni patronum diye çağıracağım.

Beni Kenji diye çağırır.

Neden cümleler? ... diye sorabilirsiniz. Güzel, çünkü cümleler daha ilgi çekicidir.

Annem yeteri kadar masum bir halde "Biraz daha bira ister misin?" diye sordu.

Beni lütfen Taro diye çağır.

Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku.

Pepperberg "Kaç tane anahtar?" diye sordu.

"Bu korsan taksi mi?" diye ona soruyorum.

Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.

Michelangelo Sistine Kilisesinin tavanına bazı figürler çizebilsin diye, Shakespeare bazı konuşmaları ve Keats şiirlerini yazabilsin diye, bana öyle geliyor ki sayısız milyonlarcasının yaşamış olmalarına ve acı çekmiş olmalarına ve ölmüş olmalarına değer.

Michelangelo Sistine Kilisesinin tavanına bazı figürler çizebilsin diye, Shakespeare bazı konuşmaları ve Keats şiirlerini yazabilsin diye, bana öyle geliyor ki sayısız milyonlarcasının yaşamış olmalarına ve acı çekmiş olmalarına ve ölmüş olmalarına değer.

Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.

"Çok kibarsın" diye Willie yanıtladı.

Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.

Onların arabalarında "önce Irak sonra Fransa" diye okunan çıkartmalar vardı.

" Kurt, kurt " diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.

Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.

Zamana ayak uydurabileyim diye her gün gazete okurum.

Kendime bir elbise yapabileyim diye dikiş dikmeyi öğreniyorum.

Hiç kimse onu görmesin diye mektubu dikkatle sakladı.

Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.

O, tren kaçırabilir diye endişeliydi.

"Burada ne yapıyorsun?" diye şaşkınlıkla bana sordu.

Büyükannem hamur yapışmasın diye oklavanın üstüne un serpti.

Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.

Bay Brown diye birinden telefon var.

Banka soyguncusu " hepiniz, olduğunuz yerde kalın!" diye bağırdı

Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye.

O bizi duymasın diye sessizce konuşun.

Eğer umursamaz bir şekilde "Erkek arkadaşın var mı?" diye sorarsan, o savunmaya geçecek ve "Neden soruyorsun?" diyecektir.

"Benim aradığım budur! " diye haykırdı.

Tom üniversiteye girebilsin diye çok çalıştı.

Tom Mary'ye yalancı diye bağırdı.

Tom Mary'ye korkak diye bağırdı.

Dün Bay Tanaka diye biri sizi görmeye geldi.

Tom okula giderken Mary diye birine çarptı.

Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.

Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.

Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.

Mike onu Ned diye çağırır.

Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

Sen dışardayken Bay Brown diye biri geldi.

Onun adı Kenji, ama herkes onu Ken diye çağırır.

"Unuttum." diye yanıtladı.

Değişlik olsun diye dışarıda yiyelim.

Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor.

Bay Ono diye birisi sizinle görüşmek için aradı.

Bay Marconi diye biri seni görmek istiyor.

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

O, başarısız olmasın diye çok çalıştı.

Siz dışardayken Bay Smith diye biri geldi.

Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?

O, hiç kimse onu tanımasın diye bir maske taktı.

Giriş sınavını geçebilsin diye, o sıkı çalışıyor.

Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.

Biz her zaman oraya gidiyoruz! Değişlik olsun diye bir Fransız restoranına gidelim.

O, arkadaşlarıyla bir restorana gidebilsin diye o onun ona biraz para vermesini rica etti.

Bay Ito diye birisi seni görmek istiyor.

İnsanlara "Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir?" diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.

Bay Miller diye biri seninle görüşmek istiyor.

Düşerim diye korkuyorum.

Tatoeba diye bir internet sitesi var.

Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.

Değişiklik olsun diye yürüyüş yapalım.

Bay Jones diye biri sizinle görüşmek için geldi.

Bay Smith diye biri sizinle görüşmek için geldi.

Partide Bay Kimura diye biriyle tanıştım.

Bay Sato diye biri sizi görmek için bekliyor.

Polis hırsızın peşinden "Dur!" diye bağırarak koştu.

Sürücü ehliyetini iptal ettirmişsin diye duydum.

Değişiklik olsun diye dışarıda yemeğe ne dersin?

Sen dışardayken Bay Jones diye biri geldi.

O, yalnız hissetmesin diye kaldım.

Siz dışarıdayken Bay West diye biri aradı.

Değişiklik olsun diye bu akşam dışarıda yemeye ne dersin?

Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.

Gündoğumunu izleyebilelim diye erken kalktık.

Geç kalmayalım diye bir taksiye bindik.

Ardından “Gerçeği söylüyorum...” diye ekledi.

Polise teslim olmuş diye duydum.

Dün Bay Willims diye biri sizi görmek için geldi.

Soğuk almayayım diye bir ceket giydim.

Ona bir içki daha almak ister mi diye soracağım.

Siz dışarıdayken Bay Sato diye biri ziyaret etmek için geldi.

Annesi onu affetsin diye dua etti.

"Beni eve götürebilir misin?" diye sordu.

Sen dışardayken Bay Smith diye biri seni görmeye geldi.

Değişiklik olsun diye bu sabah dışarıda yemeye ne dersin?

Sınavı geçebileyim diye çok çalışıyorum.

Treni kaçırmayayım diye evden erken çıktım.

Also check out the following words: Japonca, konuşamıyorum, birkaç, kişi, vaktinde, geldi, Sadece, beni, anladı, Koşucuyum.