Turkish example sentences with "dakika"

Learn how to use dakika in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.

İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, "Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?"

10 dakika içinde döneceğim.

İstasyondan yürüyerek eve gitmek yalnız beş dakika.

İstasyondan eve yürüyerek gitmek sadece beş dakika alır.

Lütfen beş dakika bekle.

15 dakika içinde varıyor olacağız.

Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

Konuşma otuz dakika sürdü.

Saatim on dakika ileri.

Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

Hava yoksa insan on dakika bile yaşayamaz.

Bir dakika bekle, lütfen.

Otuz dakika geç döndü.

Kırk dakika içerisinde dersten çıkacaklar.

Tom'un treni beş dakika önce ayrıldı.

Bu dersin bitmesine 10 dakika kaldı.

15 dakika geçti.

İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.

Nakavttan on dakika sonra boksör yeniden bilincini kazandı.

Çalar saat on dakika ileri.

"Bir dakika içinde döneceğim,"diye ekledi.

Ben sadece birkaç dakika ile treni kaçırdım.

Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.

JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer?

Tom, 30 dakika sessizce oturdu.

Otobüs, on dakika geç geldi.

Tom, 30 dakika boyunca sessizce oturdu.

Dersin bitimine kadar sadece on dakika var.

Bana birkaç dakika daha verebilir misin?

Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı.

İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer.

Doktor bir dakika içinde burada olacak.

Bir dakika.

Çay on dakika demlensin.

Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.

Lütfen beş dakika bekleyin.

Tren on dakika içinde hareket edecek.

Araba ile sadece otuz dakika sürer.

Otobüs vaktinden beş dakika önce ayrıldı.

Otobüs on dakika geç kaldı.

Otobüs, beş dakika içinde ayrılacak.

Otobüs iki dakika erken geldi.

Otobüs on dakika içinde gelecektir.

O, birkaç dakika düşündü.

O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.

Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.

Otobüsle istasyon yaklaşık on dakika sürer.

Saatim beş dakika geri kalmış.

Onlar otuz dakika sonra bize yetiştiler.

Annem on dakika önce evden ayrıldı.

O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.

O, 30 dakika içinde karşı tarafa vardı.

O, 10 dakika içinde diğer tarafa vardı.

Gelecek beş dakika önceydi.

İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.

On dakika kadar uzun süre yağmurda bekletildim.

John beş dakika içinde burada olacak.

Hangi yoldan giderseniz gidin, yaklaşık on dakika içinde istasyona varabilirsiniz.

Sebebi saatimin beş dakika geri kalmasıydı.

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

Saatim bir günde üç dakika geri kalır.

Saatim bir günde bir dakika ileri gider.

Saatim bir günde beş dakika geri kalır.

Saatim bir ya da iki dakika ileri olabilir.

48 saati dakikaya dönüştürürseniz, kaç dakika yapar?

Lütfen otuz dakika bekleyin.

Tom beş dakika önce çıktı.

Tokyo ve Shin-Osaka arasını Hikari üç saat ve on dakika içinde koşar.

Tom masanın üzerindeki yemeği birkaç dakika içinde yemiş.

Tom her gece Mary'yi arar ve onunla en az 45 dakika konuşur.

Tom ve Mary birkaç dakika önce mutfakta sessizce konuşuyorlardı.

Tom ve Mary on dakika içinde burada olacak.

İki dakika içerisinde arabamızın benzini biter.

Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.

Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.

Birkaç dakika önce buraya koyduğum kitaba ne oldu?

Her dakika durum kötüleşiyordu.

İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.

Otobüs on dakika rotarlı çalışıyor.

Saat on dakika geri kalmış.

Ben aradıktan üç dakika sonra geldi.

Tom onun otobüs durağına kadar koşmasının kaç dakika alacağını merak etti.

Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.

Tom seni on beş dakika önce bekliyordu.

Tom on beş dakika içerisinde burada olmalı.

Tom birkaç dakika geç kalabilir.

Tom birkaç dakika içinde gitmek zorunda.

Telefon aramasından sonra üç dakika içerisinde polisler Tom'un kapısındaydılar.

Lütfen Tom'a beş dakika daha ayırabilip ayıramayacağını sor.

Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır.

Evet, bir dakika içerisinde seninle birlikte olacak.

Konuşmanızı bir dakika içerisinde bağlayacağım.

Birkaç dakika gidebilir miyim?

Ben sadece bir dakika ile treni kaçırdım.

Sadece kısa bir yol, bu yüzden birkaç dakika içinde oraya yürüyebilirsiniz.

Sadece birkaç dakika sürer.

Sadece on beş dakika.

İstasyona gitmek beş dakika aldı.

Tom, bugün okula on dakika geç geldi.

Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı.

Also check out the following words: Takvimdeki, 1964'tü, denemelisin, kardeşime, tatiline, hazırlık, biriktirildi, organlarını, incelemek, kurbağayı.