Turkish example sentences with "pencereden"

Learn how to use pencereden in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O, pencereden dışarı atladı.

Bu kırık pencereden o sorumludur.

Pencereden geldi.

O, aylak aylak pencereden dışarı bakıyordu.

Yoksulluk kapıdan içeri girdiğinde, sevgi pencereden dışarı uçar.

Pencereden dışarı manzaraya baktım.

Ben pencereden dışarı baktım.

Tom'u öldürdükten sonra, Mary pencereden kaçtı.

O açık pencereden uçmak üzere olduklarını düşünüyordu.

Tom pencereden dışarı baktı.

Tom sıcak banyoda oturuyorken karda pencereden dışarı baktı.

Bob eve bir pencereden girdi.

John oturdu pencereden dışarı baktı.

Pencereden dışarı bak.

O, pencereden çıktı.

Bir arı pencereden dışarı uçtu.

O, pencereden dışarıya baktı.

Çocuk pencereden baktı.

O, pencereden içeriye girdi.

O, onu pencereden dışarı itti.

O orada oturarak ve pencereden dışarı bakarak oldukça çok zaman harcamaktadır.

Pencereden dışarı bakma.

O, pencereden dışarı bakıyordu.

Pencereden gelen ses yüzünden uyuyamadı.

Pencereden dışarı bakarak oturuyordu.

Pencereden dışarı bakarak oturdu.

Çocuk pencereden içeri girdi.

Başını pencereden çıkardı.

Hepimiz pencereden baktık.

Bir beyzbol topu pencereden uçarak geldi.

Pencereden dışarı bir şeyler atmak yasaktır.

Pencereden dışarı bakarken bir gökkuşağı gördüm.

Pencereden onun gelişini görebiliyordum.

Hırsız pencereden girdi.

Ne kadar da şirin görünüyordu pencereden mendilini sallarken!

Pencereden güzel bir deniz manzaramız var.

Pencereden gün batımını görebiliyorduk.

Zamanımı çalışıyor olmam gerekirken pencereden dışarıya bakarak geçiriyorum.

Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.

Başını pencereden dışarı çıkardı.

Hırsız, kırık bir pencereden girdi.

Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.

Başını pencereden çıkarma.

Elinizi pencereden dışarı koymayın.

Tom derin düşünceye dalmış pencereden dışarıya bakıyordu.

Tom pencereden dışarı bakıyordu.

Tom pencereden dışarıya baktı.

Tom hüzünle pencereden dışarıya baktı.

Tom pencereden dışarı bakarken masasında oturdu.

Tom pencereden dışarıya eğildi ve elini salladı.

Tom pencereden dışarı bakmaya devam etti.

Tom kornayı çaldı ve pencereden dışarıya eğildi.

Tom tekrar pencereden dışarıya baktı.

Tom bir pencereden sürünerek girdi.

Tom pencereden dışarıya hızlı bir şekilde baktı.

Tom sadece orada oturdu, pencereden dışarı baktı.

Tom sadece pencereden dışarı bakarak orada oturdu.

Pencereden dışarı baktım.

Tom perdeleri çekti ve pencereden dışarı baktı.

Pencereden dışarıya bak.

Pencereden tırmandım.

"Buraya nasıl girdin?" "Pencereden tırmandım."

Tom pencereden çıktı.

Tom masasının üstüne oturdu, pencereden dışarıya baktı.

Tom pencereden baktı.

Otobüs şoförü öğrencileri başlarını pencereden dışarı çıkarmamaları için uyardı.

Tom kapıdaki küçük pencereden baktı.

Onu hemen pencereden dışarı attım.

Pencereden uzak dur.

Tom pencereden dışarı atladı.

Tom bir pencereden kaçmayı başardı.

Ayakkabıları pencereden attım.

Onu daha yüksek bir pencereden atmalıydım.

Pencereden dışarı bir şey atma!

Pencereden baktı.

Pencereden dışarı sarktım.

Tom pencereden baktı ve Mary'nin hâlâ uyuduğunu gördü.

Yüksek bir pencereden atlayarak intihar etti.

Pencereden dışarıya baktım.

Neler olduğunu görmek için hepimiz pencereden dışarıya baktık.

Tom pencereden gökyüzüne baktı.

Tom açık pencereden dışarı baktı.

Tom ön pencereden dışarıya baktı.

Pencereden izleyin.

Pencereden dışarı ayakkabı attım.

Pencereden dışarıya bakmayı bırak.

Hiç olmazsa pencereden dışarıya bakmak istemediğine inanamıyorum.

Onun gelip gelmediğini merak ederek pencereden dışarıya baktım.

Şu pencereden bir baksanıza!

Tom pencereden uzaklaştı.

Tom gergin bir biçimde pencereden dışarıya baktı.

Tom Mary'yi pencereden dışarı itti.

Tom pencereden eve girdi.

Tom bir pencereden girdi.

Tom pencereden dışarı eğildi.

Tom pencereden dışarı bakıyor.

Tom hâlâ pencereden dışarı bakıyor.

Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin köpeğiyle oynadığını gördü.

O, başını pencereden geri çekti.

Bir top uçarak pencereden içeri girdi.

Bu pencereden bahçeyi görebilirdim.

Also check out the following words: mavi, gökte, yüzüyor, bisikleti, gözlerim, gitmen, fark, yaratmayacak, Mohan, top.