Turkish example sentences with "zamanda"

Learn how to use zamanda in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Try Mate's Mac app

Translate in Safari and other macOS apps in one click.

try for free

Try Mate's iOS app

Translate in Safari, Mail, PDFs, and other apps in one click.

Try Mate's Chrome extension

Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.

Get for free

Try Mate apps

Install it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.

Get for free

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Translate from Turkish to English

Yediğim zamanda kitap okuyorum.
Translate from Turkish to English

Çalşmak sadece ekonomik yararlar ve maaş için önemli değildir, fakat aynı zamanda sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar ve toplumun iyiliği için bir şey yapma duygusu için.
Translate from Turkish to English

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
Translate from Turkish to English

Karabük'te, aynı zamanda Süper Lig takımı Kardemir Karabükspor'un da sponsoru olan "Kardemir" adında bir demir-çelik fabrikası vardır.
Translate from Turkish to English

Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.
Translate from Turkish to English

Sadece sen değil aynı zamanda ben de suçlanacaktım.
Translate from Turkish to English

O zamanda televizyon seyrediyordum.
Translate from Turkish to English

Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.
Translate from Turkish to English

Lütfen yapabildiğiniz kadar kısa zamanda bu konuyu araştırın.
Translate from Turkish to English

Bilim adamı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda yabancı ülkelerde de ünlü.
Translate from Turkish to English

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
Translate from Turkish to English

Sadece babasını değil, aynı zamanda oğlunu da tanıyorum.
Translate from Turkish to English

Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
Translate from Turkish to English

Gelebildiğin kadar kısa zamanda gel.
Translate from Turkish to English

Herhangi bir zamanda gelebilirsin.
Translate from Turkish to English

Uygun bir zamanda geldiniz.
Translate from Turkish to English

Hepiniz aynı zamanda konuşmayın.
Translate from Turkish to English

O, İngilizce çalışıyor, ama aynı zamanda Almanca çalışıyor.
Translate from Turkish to English

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.
Translate from Turkish to English

Ben sadece ona biraz tavsiye vermedim, aynı zamanda onunla oral seks yaptım.
Translate from Turkish to English

Ben sadece ona biraz tavsiye vermedim aynı zamanda onunla oral seks yaptım.
Translate from Turkish to English

Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.
Translate from Turkish to English

Belirlenen zamanda buraya gelmeyi ihmal etme.
Translate from Turkish to English

Her zaman söz verilen zamanda gel.
Translate from Turkish to English

Roger şarkı yazmayı seviyordu. Aynı zamanda kendi şarkılarını sahnede söylemeyi de seviyordu.
Translate from Turkish to English

Onlar sadece protestoyu görmezden gelmediler, aynı zamanda basına yalan söylediler.
Translate from Turkish to English

Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
Translate from Turkish to English

Sadece klasik müziği değil aynı zamanda jazzı da severim.
Translate from Turkish to English

Hangi yoldan giderseniz gidin, aynı zamanda götürecektir.
Translate from Turkish to English

O hasta herhangi bir zamanda ölebilir.
Translate from Turkish to English

Ne kadar zamanda varacağız?
Translate from Turkish to English

Yanlış zamanda, yanlış yerde.
Translate from Turkish to English

Sadece pencereyi kapatmayı değil aynı zamanda süpürmeyi de unuttum.
Translate from Turkish to English

Polis John'un öldürüldüğünü düşündüğü zamanda, Tom bir barda Mary ile içiyordu.
Translate from Turkish to English

Sadece Tom değil aynı zamanda ben de çalışmak zorundayım.
Translate from Turkish to English

Sadece Tom'dan değil aynı zamanda karısından da ödünç para aldım.
Translate from Turkish to English

Tom aynı zamanda biraz Fransızcada konuşur.
Translate from Turkish to English

Tom her gece bu zamanda sarhoş olurdu.
Translate from Turkish to English

Tom zamanda cömerttir.
Translate from Turkish to English

Tom her zaman doğru zamanda doğru şeyi söylüyor gibi görünüyor.
Translate from Turkish to English

Soğuk Savaş aynı zamanda Orta Doğuyu da etkiledi.
Translate from Turkish to English

İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
Translate from Turkish to English

Sadece siz değil aynı zamanda ben de hatalıyım.
Translate from Turkish to English

Sadece siz değil aynı zamanda ben de suçlanmalıyım.
Translate from Turkish to English

Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum.
Translate from Turkish to English

Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.
Translate from Turkish to English

Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.
Translate from Turkish to English

Tom tam doğru zamanda geldi.
Translate from Turkish to English

Tom yanlış zamanda yanlış yerdeydi.
Translate from Turkish to English

Tom her gece aynı zamanda yatmaya gider.
Translate from Turkish to English

Tom tam doğru zamanda vardı.
Translate from Turkish to English

Tom'un niçin Mary ile herhangi bir zamanda evlenmek istediğini merak ediyorum.
Translate from Turkish to English

Mademki saat sekiz, sanırım kısa zamanda okula gitmelisin.
Translate from Turkish to English

O kısa zamanda benim mektubumu yanıtladı.
Translate from Turkish to English

Kısa zamanda doktoru görmek istiyorum.
Translate from Turkish to English

Bu kutuyu kısa zamanda götür.
Translate from Turkish to English

Ben üniversitede iken sıkı İngilizce eğitimi alsaydım, herhangi bir zamanda yurtdışına seyahat edebilirdim.
Translate from Turkish to English

Umarım kısa zamanda sağlığına kavuşursun.
Translate from Turkish to English

Lütfen elinden geldiği kadar kısa zamanda cevap verir misin?
Translate from Turkish to English

O sadece ev işlerini çekip çevirmiyor, aynı zamanda bir okul öğretmeni olarak da çalışıyor.
Translate from Turkish to English

Bu fiil geniş zamanda hangi takıları alır?
Translate from Turkish to English

Tom aynı zamanda tanınmış bir web sitesini çalıştırır.
Translate from Turkish to English

Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.
Translate from Turkish to English

Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
Translate from Turkish to English

Bob sadece gitar değil aynı zamanda flüt de çalar.
Translate from Turkish to English

Lisa, sadece İngilizce değil, aynı zamanda Fransızca da konuşur.
Translate from Turkish to English

Ken, sadece İngilizce değil aynı zamanda Fransızca da konuşur.
Translate from Turkish to English

Tom, iyi bir zamanda geldi.
Translate from Turkish to English

Tom o zamanda çalıştığını iddia etti.
Translate from Turkish to English

Ben sadece Tom'dan değil aynı zamanda eşinden de borç para aldım.
Translate from Turkish to English

En kısa zamanda bana yaz!
Translate from Turkish to English

O, oldukça yakın zamanda oldu.
Translate from Turkish to English

Onu yarı zamanda yapabilirim.
Translate from Turkish to English

Herhangi bir zamanda arabamı kullanabilirsin.
Translate from Turkish to English

Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
Translate from Turkish to English

O sadece bir doktor değil, aynı zamanda çok ünlü bir roman yazarıdır.
Translate from Turkish to English

Oraya aynı zamanda vardık.
Translate from Turkish to English

O, köpeğini her gün aynı zamanda besledi.
Translate from Turkish to English

Mümkün olan en kısa zamanda onunla konuşacağım.
Translate from Turkish to English

O, yarın bu zamanda onunla birlikte akşam yemeği yiyor olacak.
Translate from Turkish to English

Bu çiçekler sadece güzel değil, aynı zamanda güzel kokuyorlar.
Translate from Turkish to English

Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.
Translate from Turkish to English

Bunu yapmak için ne kadar çok zaman harcarsam, zevk aldığım şeyleri o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırım.
Translate from Turkish to English

Yaptığın hakkında konuşarak ne kadar çok zaman harcarsan, onu o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırsın.
Translate from Turkish to English

Ben aynı zamanda resim yapmayı da severim.
Translate from Turkish to English

Trafiğin en yoğun olduğu zamanda yakalandım.
Translate from Turkish to English

Onlar aynı zamanda başladılar.
Translate from Turkish to English

Tam doğru zamanda geldin.
Translate from Turkish to English

Yakın zamanda öldü.
Translate from Turkish to English

Bu zamanda, o bizim en iyi vuruşçumuz.
Translate from Turkish to English

Bir doktor ve aynı zamanda bir romancıdır.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'nin kısa zamanda geri gelmesini umuyor.
Translate from Turkish to English

Korkarım bu zamanda yapamayacağım.
Translate from Turkish to English

Yakın zamanda bir araba kazası geçirdim.
Translate from Turkish to English

Seni en kısa zamanda tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
Translate from Turkish to English

Pin pona aynı zamanda masa tenisi de denir.
Translate from Turkish to English

Sadece güzel değil, aynı zamanda da zeki.
Translate from Turkish to English

Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.
Translate from Turkish to English

Herhangi bir zamanda Japonya'ya gelirsen, beni görmeye gel.
Translate from Turkish to English

Tom sadece Mary'yi değil aynı zamanda Alice'i de sever.
Translate from Turkish to English

Also check out the following words: Bunun, kamera, almak, açım, zordur, Burası, acil, senin, otobüsler, kamyonlar.