Turkish example sentences with "tabii"

Learn how to use tabii in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

"İngilizce ödevime yardım edecek misin?" "Tabii ki de."

Tabii ki, Rusya da tüm devlet özniteliklerine sahiptir.

Tabii ki sana yardım edeceğim.

Tabii ki caz müziğine aşina idi.

Tabii ki!

Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.

“Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.”

Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

"Sözlüğünü kullanabilir miyim?" "Tabii."

Bir çocuğun doğum günü olduğunda tabii ki kutlama yapılır.

Tabii ki de savaşa karşıyım.

İşsizlik problemleri tabii ki önemli olsa da, çevre sorunları da oldukça önemlidir.

Çok önceden bazı şeylerin farkındaydım. Tabii ki atladığım ayrıntılar olmuştur.

Tabii, Tom, anlıyorum.

Ben hiçbir canlıyı küçümsemiyorum. Tabii ki ben Allah değilim. Ben de kulum; hatalarım olmuştur, yalanlamıyorum.

Ben sadece mutluluk istiyorum herkes için, kendim için de tabii.

Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.

Ne isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.

Ne yapmak istersen yapabilirsin tabii ki de.

Ne yapmak isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.

Evet, tabii ki de.

Tabii ki o bir şarkıcı değil. O bir aktör.

" Pencereyi açmanızın bir sakıncası var mı?" "Tabii ki yok."

Tabii ki kızdım sana.

Tabii, bu kitabı okumalıyım.

Mary'yi tabii ki de seviyorum.

Hata insana mahsus tabii ki ama çocuklarınıza sevgiyi öğretin.

Tabii ki kızgınım.

Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur.

Özür dilersen tabii ki sana yardım ederim.

Öğretmenimiz söyledi: "Tabii yapabilirsin."

Tabii klorin çok zehirli olabilir.

Oğlum, tabii ki evlenmen gerekiyor. Kim sana yemek pişirecek?

Tabii, haberleri oldukça iyi hatırlıyorum.

"Sözlüğünü kullanabilir miyim?" "Tabii. Al bakalım.

Tabii, oraya seninle gideceğim.

Çok çalışırsan, tabii ki geçersin.

Tabii ki, bu durumun başka bir açıklaması Çincenin İngilizce öğrenmekten daha zor olmasıdır.

Toplantıya katılacağınızı tabii buldum.

"Bu kalemi ödünç alabilir miyim?" "Tabii, alın."

Kendi açımdan bakıyorum tabii.

Yüzde 25'lik hisse ilk bakışta güzel görünüyor tabii.

Dahası da var, tabii!

Ne biçim bir soru! Tabii ki seviyorum onu.

Asıl amaç buysa bilmem tabii.

Tabii ki değil!

Siz hayatta yoktunuz o zaman tabii.

Tabii, bu da mümkün.

Tabii ki. Bol şans!

Tabii ki seni affediyorum.

Tabii ki o haklı.

Tabii ki, senden nefret etmiyorum.

Tabii onunla yüzyüze konuşamadım.

Tabii her zaman sizin ne kadar önemli olduğunuzdan bahsetmiştir.

Tabii ki kalabilirsin.

Tabii ki yalan söylüyordum.

Tabii ki anlıyorum.

Tabii ki yapabilirsin.

Tabii ki, ne mal, ne de posta ücreti geri döndü.

Tabii ki Tom'a söylemedim.

Tabii ki şaka yapıyorum.

Tabii ki bu bir şaka.

"Beni seviyor musun?" "Tabii ki seviyorum."

Tabii ki, ben kameramı getirdim.

Tabii ki endişelisin.

Bu bir yalandı tabii.

Evet, evet, tabii ki.

Tabii ki yalan söyledi.

"Asla!" "Tabii ki, hayır."

Tabii ki anlıyorsun.

Tabii ki anlıyorsunuz.

Tabii ki endişelendim.

Öğretmen: "Tabii ki." dedi.

Tabii ki bu o.

Tabii ki bunu seviyorum.

Haklısın, tabii ki.

Tabii ki onu seviyorum!

Tabii ki Tom gidecek.

Tabii ki sarışınım.

Bu tabii ki yanlıştı.

Tabii ki onlar haklı.

Tabii ki Tom oradaydı.

Tabii ki korktum.

Tabii ki Tom bize yardım edecek.

Tabii ki, elimizden geleni yapmalıyız.

"Seninle gidebilir miyim?" "Tabii ki."

Tabii ki ne demek istediğini biliyorum.

Tabii ki ne demek istediğinizi biliyorum.

Tabii ki hayır, bu oldukça imkansız.

Tabii ki Tom bunu demek istemiyor.

Tabii ki onun destek teklifini kabul ettim.

Tabii ki, kasabada konserler vardı.

Tabii ki, partide olacağım.

Tabii ki yaşam tarzımız Amerika'dan farklı.

Tabii ki, muhtemelen bir sürü hata olacak.

"Öğretmenim, bu kitabı okudunuz mu?" "Tabii ki."

Öğretmen: "Tabii, bu mümkün." dedi.

Tabii ki evet!

Tabii ki hayır!

Tabii!

Evet, tabii, hatasızsın.

Also check out the following words: bitmişti, Birini, tanıyorum, ötekini, Ailesini, endişelendirdi, beyaz, kağıt, yeterli, Üşüyüp.