Turkish example sentences with "açıkça"

Learn how to use açıkça in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

Şirkette açıkça konuşmalısın.

Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.

O açıkça hastadır.

Senatonun antlaşmayı reddedeceği açıkça görünüyordu.

Bu içecek açıkça çayla aynı tada sahip.

Bu içecek açıkça çay ile aynı tadı içeriyor.

Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?

Mantık açıkça senin güçlü noktandır.

Jane açıkça konuşur.

O, konuyu açıkça belirtmiştir.

Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.

Bana bağırma. Seni açıkça ve iyi bir şekilde duyuyorum.

Tom ne istediğini açıkça belirtmedi.

Tom Mary'nin ne söylediğini açıkça dinlemiyordu.

Tom ne söylediğimi açıkça yanlış anladı.

Tom grubumuza katılmayı açıkça istemedi.

Onun konuşma şeklinden açıkça belli olduğu için, o bir öğretmendir.

Chris'in açıkça parayı getirmeye niyeti olmadığı için Brian çıldırdı.

Açıkça konuşamadı.

Tom'un açıkça aklında bir sürü şey vardı.

Açıkça konuşun.

Açıkça söyleyin.

Kendini açıkça ifade etti.

Fikrini açıkça ifade et.

O, açıkça kırkın üzerinde.

O, resmi açıkça gördü.

O açıkça onu demek istemiyor.

O, kendini açıkça ifade etti.

O, içeri girmemi açıkça reddetti.

Açıkça, söylenti doğru değildir.

Onun hasta olduğu açıkça görünüyor.

Sanırım ne düşündüğümü açıkça söylememin zamanıdır.

O, onunla evlenmek istediğini açıkça belirtti.

O, üniversiteye gitmek istediğini açıkça ortaya koydu.

O, açıkça konuşur.

O, açıkça utanmıştı.

Açıkça görmek için çok karanlık.

Tom kendini açıkça ifade etti.

Onu yüksek sesle açıkça söyleyin.

Teklifimizi açıkça geri çevirdi.

Birisi açıkça yalan söylüyor.

Onun yardım teklifini açıkça reddetti.

Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.

Sonuçlardan açıkça memnundu.

Jessie bu şeyleri açıkça konuşmaz.

O açıkça yalan söyledi.

Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.

Onun yüzemeyeceği açıkça görülüyor.

Açıkça söyle!

Lafı dolandırma ve benden ne istediğini açıkça söyle.

Açıkça, isteyerek yaptın.

Açıkça, Tom gitmek istemedi.

Açıkça, umurumda değil.

Açıkça sormak her zaman daha doğru bir yoldur.

Sen böyle davrandıkça sana güvenim azalıyor ve düşüncelerimi açıkça ifade etmiyorum.

Çalıştığım insanlardan beklentim açık sözlü olmaları ve kendi düşüncelerini açıkça söylemeleri.

Tom açıkça üzgün.

Tom açıkça şaşırmış.

Tom açıkça yalan söylüyor.

Tom açıkça kayıp.

Tom açıkça kaybediyor.

Tom açıkça hayal kırıklığına uğradı.

Yaşlılar bana benim yanlışlarımı açıkça söylesin lütfen.

Şirkette açıkça konuşurum fakat beni dışlamayın olur mu?

Sizinle açıkça her şeyi konuşmamaktan bıktım.

Lütfen açıkça konuş.

Açıkça çağrılmadan pek bir yere gitme arzusuna sahip olmam.

Sen açıkça hatalıydın.

Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.

Sen açıkça meşgulsün.

Bana ihtiyacım varken açıkça yardım etmen lazımdı.

Eğer yardımcı olmamı istiyorsanız açıkça söylemeniz yeterli.

O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.

Tom açıkça biraz hayal kırıklığına uğradı.

Tom'un açıkça yardımımıza ihtiyacı var.

Tom açıkça biraz mahremiyet istiyor.

Tom açıkça seni öpmek istiyor.

Tom açıkça gitmek istiyor.

Telefonu açıkça çalmasına rağmen, Tom onu masada bıraktı ve ona cevap vermedi.

Tom açıkça bir şeyden rahatsız.

Tom açıkça burada olmaktan mutsuz.

Tom açıkça mutsuz.

Açıkça Tom'un söyleyeceği bir şeyi vardı ama hiçbir şey söylemedi.

Açıkça aklında başka şeyler var.

Tom'un Mary'nin davranışına açıkça kızgın.

Tom açıkça bariz yalan söylüyor.

Tom açıkça hayal kırıklığına uğramış.

Tom açıkça Star Trek'in bir hayranı.

Tom açıkça yorgundu.

Tom açıkça mutluydu.

Tom açıkça sarhoştu.

Açıkça görülüyor ki anlamıyorsun.

Önerimi açıkça reddetti.

Madem her şeyi konuşacağız açıkça konuşalım, değil mi?

O açıkça mahvoldu.

Evet düşüncelerinizi açıkça söylemenizi istiyorum.

Açıkça fikrimi sorma zahmetine girmiyorsan, sonuçlardan beni sorumlu tutamazsın.

Diplomatik ve askeri stratejimiz açıkça çelişki içindeydi.

Şimdi açıkça görebiliyorum.

Also check out the following words: Londra'dayken, Mary, John'la, karşılaştım, Ken'e, inanıyorum, grupla, tanıtmak, istemiyorum, senden.