Turkish example sentences with "kokusu"

Learn how to use kokusu in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Odaya parfüm kokusu yayıldı.

Tehlike kokusu var.

Zambakların kokusu odayı doldurdu.

Benzin kokusu alıyorum.

Bu çiçeklerin eşsiz bir kokusu var.

Bu suyun kötü bir kokusu var.

Asansörde duman kokusu alıyorum.

O çiçeğin güçlü bir kokusu var.

Yemeğin kokusu beni acıktırdı.

Güllerin kokusu odayı doldurdu.

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.

Kedi bir fare kokusu aldı gibi görünüyor.

Kan kokusu alıyorum.

Misk kokusu var olan en iyi kokulardan biridir.

Havada ilkbahar çiçeklerinin kokusu vardı.

Sanırım duman kokusu alıyorum.

Sorun kokusu alıyorum.

Pastırma kokusu alıyorum.

Tom benzin kokusu aldı.

Makarna ve peynir kokusu midemi bulandırıyor.

Hepimizin kendimize has bir kokusu vardır.

Duman kokusu alıyorum.

Sarımsak kokusu alıyor musun?

Yangından sonra, duman kokusu günlerce havada kaldı.

Napalm kokusu var.

Tom Mary'ye John'un nefesinde alkol kokusu alacağını söyledi.

Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.

Başarının ne tadı ne de kokusu vardır.

Ben taze pişmiş ekmek kokusu seviyorum.

Tom'un ağız kokusu var ve arkadaşları ona çok yaklaşmak için isteksiz.

Bu yumurtanın kötü bir kokusu var.

Duman kokusu alıyor musun?

Yemek pişirmenin kokusu beni acıktırıyor.

Ojenin kokusu kötü.

Bu çiçeğin çok keskin bir kokusu var, duyuyor musun?

Dışarıdan kesilmiş ot kokusu geliyor.

Dışarıdan yeni yıkanmış çamaşır kokusu geliyor.

Ben kahve kokusu alıyorum.

Bir şey kokusu alabiliyor musun?

Güllerin kokusu kadar çok hoşlandığım bir şey yok.

Yanan bir şey kokusu alıyor musun?

Bahçedeki güllerin tatlı bir kokusu var.

O çiçeğin keskin bir kokusu var.

Kahve kokusu mu aldım?

Burnuma kahve kokusu mu geliyor?

Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.

Bu çiçeklerin çok hoş bir kokusu var.

Çiçeklerin kokusu evimizi kapladı.

Bir keskin kenevir kokusu havada yayılıyordu.

Tom'un koltuk altı kokusu var.

Petrol kokusu var.

Gazyağı kokusu var.

En son ne zaman bu odada gaz kokusu aldın?

Musluktan gelen su garip. Hoş bir kokusu var.

Ben ananas yemekten hoşlanmıyorum. Onların güçlü bir kokusu var.

Herhangi biri duman kokusu alıyor mu?

Burnuma domuz pastırması kokusu gelir gibi oldu.

Kavrulmuş kahvenin kokusu gibi bir şey yok.

Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.

Bu balığın kötü bir kokusu var.

Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.

Güllerin kokusu kadar çok sevdiğim hiçbir şey yok.

"Sevgilim, neredeydin?" - "Koşuyordum." - "Fakat tişörtün kuru ve onun hiç kokusu yok."

Havada aşk kokusu var.

Kirli çorapların kokusu beni kusturur.

Yangından sonra, havadaki duman kokusu günlerce sürdü.

Güllerin güzel kokusu vardır.

Asetofenonun bir portakal çiçeği kokusu vardır.

Portakal çiçeklerinin hoş bir kokusu var.

Onun hoş bir kokusu var.

Bu etin kötü bir kokusu var.

Çiçeklerin kokusu Sarah'ın seraya girdiğinde fark ettiği ilk şeydi.

Leylak kokusu bahçeyi kaplıyordu.

Biz bu yatak odasında bir tütün kokusu alabiliyoruz.

Bu bifteğin iyi bir kokusu var.

Bu sütün kendine özgü bir kokusu vardır.

Çürümüş etin iğrenç bir kokusu vardı.

Sedir kokusu güveleri iter.

Kurabiye kokusu alıyor muyum?

Çiçeklerin kokusu beni neredeyse sarhoş yapar.

Mayalanmış soya fasulyesi kokusu onu hasta eder.

Kurabiye kokusu mu alıyorum?

Kirli çorap kokusu beni kusturuyor.

Amonyak çok güçlü bir kokusu olan renksiz bir sıvı veya gaz.

Büfelerden hoşlanmıyorum. Onlar pahalı, gürültülü ve tütün ve kızrtılmış yiyecek kokusu dolu.

Çiçeklerin kokusu, otobüsün açık pencerelerinden içeri girdi.

Burada bir şey kokusu alıyorum.

Güllerin kokusu bütün odayı doldurdu.

Sen gaz kokusu alıyor musun?

O limon kokusu ne?

Yataktan vücut kokusu yayılıyordu.

Hücre vücut kokusu kokuyordu.

Tom'un nefesinde bira kokusu alabiliyordum.

Kahve kokusu beni uyandırdı.

Tom'un nefesinde alkol kokusu alabildim.

Mayalanmış soya fasulyesi kokusu onu iğrendirir.

Tütün kolonyasının kokusu dedesinin evini ziyaret ettiği zamanlara dair Tom'un hatıralarını canlandırdı.

Tom'un burnuna yemek kokusu geliyordu.

Bunun kokusu hoşuma gidiyor.

Burnuma gaz kokusu geliyor.

Burnuma benzin kokusu geliyor.

Also check out the following words: altı, yedi, sekiz, dokuz, yirmi, Ek, olarak, yaşlılar, birbirleriyle, sosyalleşebilsin.