Turkish example sentences with "kesin"

Learn how to use kesin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Buraya ne zaman geldiği kesin değil.

Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.

Bana kesin bir cevap verin.

Bana kesin bir cevap ver.

Lucy'nin pop şarkıcısıyla evleneceği kesin.

Kimse kazanın nasıl olduğunu kesin olarak bilmiyordu.

O, Cumaya kadar kesin olarak bize kararını bildireceğini söyledi.

O tamamen kesin değildir.

Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.

Söylentinin kesin bir yalan olduğunu kanıtlandı.

Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

Hayalinin gerçekleşeceği gün kesin gelecek.

Eti ince dilimler halinde kesin.

Onun yeniden seçilmesi kesin görünüyor.

Hastanın iyileşeceğine dair kesin bir şey söyleyemem.

Ben onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.

Onun hatanı fark etmesi kesin.

Tom Mary'nin kaç kez Boston'da bulunduğunu kesin olarak söyleyemez.

O, kesin ölüm demektir!

Uzun çubuklar içine turp kesin.

Tom çocuk hırsızlarının onu nereye götürdüğünü kesin olarak söyleyemedi.

Tom ne zaman geri döndüğünü kesin olarak söyleyemedi.

Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.

Senin planın başarılı olacağı kesin.

Jack bu sefer kesin başaracak.

Lucy kesin gelecek.

Tom Mary'nin ne zaman varacağını kesin olarak söyleyemiyor.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını kesin olarak söyleyemiyor.

Tom yeni bilgisayarın ne kadara mal olacağını kesin olarak bilmiyordu.

Tom saat kaçta varması gerektiğini kesin olarak bilmiyordu.

Tom nereye gitmesi gerektiğini kesin olarak bilmiyordu.

Tom, hangi yola gideceğini kesin olarak bilmiyordu.

Tom Mary'nin ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyordu.

Tom Mary'nin ne yapacağını kesin olarak bilmiyor.

Tom Mary'nin ne zaman varacağını kesin olarak bilmiyor.

Tom Mary'nin ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyor.

Tom Mary'nin erkek arkadaşının kim olduğunu kesin olarak bilmiyor.

Konuşmayı kesin.

Onları bir bıçakla kesin.

O kesin gelecek.

Bu gerçekler kesin.

Kesin bilmiyorum.

O, kesin dönecek.

O hiçbir şekilde kesin değil.

Başaracağı kesin.

Bu metot kesin çalışacaktır.

Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

Kesin yağmur yağacak.

Henüz kesin olarak bilmiyorum.

Kesin tarihten emin değilim.

Kesin gelir.

Yağmur kesin yağacak.

Ondan kesin bir cevap alamadım.

Onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.

Hangi trene bineceğimi kesin olarak bilmiyordum.

Yağmur yağması kesin gibi.

Ben kesin olarak biliyorum.

Hava kesin yağışlı olacak.

Onun buraya ne zaman geldiği kesin değil.

Ona kesin kazanacağını söylediler.

Geyik yapmayı kesin, işinize dönün.

Öğrenirse kesin çok kızacak.

Onun kim olduğunu kesin olarak bilmiyorum.

Bay Smith Pazar günü kesin gelecek.

Bize katılacağına kesin gözüyle bakıyorduk.

Sınavı geçmesi kesin gibi.

Kesin olarak içkiyi bırakacağım.

Onun mutlu olduğuna kesin gözüyle bakıyordu.

Onun geleceğine kesin gözüyle bakıyordum.

Olayla ilgili kesin bir rapor hazırladı.

Onun razı olacağına kesin gözüyle baktım.

Bize katılacağına kesin gözüyle bakıyordum.

Bize yardım edeceğine kesin gözüyle bakıyorduk.

Cevabı bildiğime kesin gözüyle bakıyordu.

Sorunu kesin olarak hallettiler.

Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.

Onun ne zaman döneceğini kesin olarak bilmiyorum.

Altın fiyatının yükseleceği kesin.

O kesin bir şey.

Kesin olarak bilmiyorum.

Bu kesin değildi.

Arkadaşların sana ne kadar genç göründüğünle ilgili iltifat etmeye başlarsa, bu yaşlandığına dair kesin bir işarettir.

Hatalı olduğu kesin.

Bence takımımızın kazanacağı kesin.

Bilmiyordum saat kaç ancak biliyordum ki eğer durup birine sorarsam o zaman kesin geç kalacaksın.

Bu arada kimseye fiziksel ve ruhsal şiddet uygulamayacağımı kesin olarak söyleyebilirim.

Lütfen artık bana oyun oynamayı kesin.

Benimle savaşmayı kesin.

Ne bulacağım hakkında bir fikrim vardı ama kesin emin değildim.

Çok kesin değil.

Beni sözümü tutmamakla suçlamayı kesin!

Bana oynamayı kesin ki size yardımcı olayım.

Tom kesin değil.

Kesin emin değilim.

Bu sorunu kesin olarak çözme zamanı.

Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.

Onun bize katılacağı kesin.

Onun bize yardım edeceği kesin mi?

Katılacağına kesin gözüyle bakıyordum.

Kesin olarak bilmeliyim.

Kesin olarak bilmem gerekiyor.

Also check out the following words: doğup, büyüdüm, Düşmanla, anlaşmaya, vardılar, Go, büyük, ihtimalle, ülkemdeki, Japon.