Turkish example sentences with "artık"

Learn how to use artık in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Kızın artık bir çocuk değil.

Artık seni sevmiyorum.

Artık çocuk değilim.

Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

Tatil geçti artık.

Bugün ben birçok İspanyolca sözcük öğrendim ve artık nasıl "yanak", "çene" ve "diz" diyebileceğimi biliyorum.

Uyu artık.

Cinsel taciz artık şimdi sosyal bir sorun haline geldi.

Cinsel taciz şimdi artık bir sosyal soruna dönüştü.

Artık onu sevmiyorum.

Artık onu istemiyorum.

Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü "₣" idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

O artık bana gülümsemiyor.

Kızın artık bir kız değil.

Artık acıya tahammül edemiyorum

Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.

Artık "Tom" adından nefret ediyorum.

Artık yalnız değil.

Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.

Çocuk artık ağlamaz.

Artık bekleyemem.

Herkes Japonya'da artık asla kötü bir şey olmayacağını umuyor.

Ben artık onun zorbalığına katlanamam.

Ben bu acıya artık dayanamıyorum.

Ben artık sigara içmiyorum.

Tom artık Mary ile takılmıyor.

O artık öfkesini tutamadı.

O artık eskisi gibi değil.

Artık bu tarafta yaşayamazsın.

Tom artık ağrıya tahammül edemediği zaman, hastaneye gitti.

Artık çok geç.

Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.

O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

O artık kendini tutamadı.

O artık ebeveynlerine bağlı değil.

Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.

Artık bu gürültüye dayanamam.

Artık gürültüye katlanamam.

Kızınız artık bir çocuk değildir.

Artık benimle konuşma.

Ben artık pizzayı sevmiyorum.

O, artık mükemmel bir daire gibi görünmüyor.

John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.

Tom artık kime güvenebileceğini bilmiyor.

Sana söyleyemem. Bu bir sır ve eğer sana söylersem artık sır olmaz.

Tom, Mary ve John'un artık birlikte olmadıklarını biliyor.

Tom artık başıboş bir çocuk değil.

Tom artık Boston'da yaşamıyor.

Tom Mary'nin davranışına artık katlanamayacağını söylüyor.

İnsanlar artık onu söylemiyorlar.

Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.

O, bir günlük tutardı, ama artık tutmuyor.

Tom lekros oynardı fakat ben artık oynamıyorum.

Tom artık Fransızca çalışmıyor.

Tom artık bizim birinci dereceden şüphelimiz değil.

Tom artık benim arkadaşım değil.

Tom artık burada bir öğrenci değil.

Tom artık yemek yiyemeyeceğini söylüyor.

Tom gürültüyü artık görmezden gelemiyeceğini söylüyor.

Tom yaşlandı ve artık hardal kesemiyor.

Lee'nin artık Petersburg'daki askerlerini ikmal edecek bir yolu yoktu.

Tom ve Mary artık aynı fikirde değiller.

Ben artık kocan olmak istemiyorum.

Artık bu projenin bir parçası olmak istemiyorum.

Tom artık seni rahatsız etmeyecektir.

Tom artık Mary ile yaşayamayacağını söylüyor.

Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.

Tom ağrıkesicileri sadece artık ağrıya dayanamadığı zaman alır.

Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.

Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.

Tom artık Mary ile konuşmuyor bile.

Tom artık mağarada yaşamak istemiyordu fakat seçimi yoktu.

Tom artık gerçeği Mary'den saklayamaz.

Tom artık gerçeği saklayamaz.

Tom ve Mary artık birbirlerini çok fazla görmüyorlar.

Tom ve Mary artık arkadaşlar değiller.

Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.

Artık onu bekleyemem.

Artık onunla konuşmayacağım.

O, artık orada yaşamıyor.

O artık burada yaşamıyor.

Badminton oynardım fakat artık oynamıyorum.

Yoko artık yalnız yaşamayı imkansız buluyor.

Tom artık bizim komitenin bir üyesi olamaz.

Tom artık yemeği ne yapacağını bilmiyordu.

Tom artık Mary hakkında üzülmek zorunda değil.

Tom artık ne yapacağını bilmiyor.

Ben artık söylemiyeceğim.

Ben artık yorgun değilim.

O artık burada değil.

Ben artık istemiyorum.

O artık bir çocuk değil.

Artık içemem.

O artık yürüyemiyor.

O artık genç değil.

Artık korkmuyorum.

Artık tartışmayalım.

Buna artık dayanamıyorum.

Artık bir bebek değilsin.

Also check out the following words: edildiği, utandı, karşılaştığını, dereceye, yükseldi, kapıda, bineceğim, davetini, alırsak, suçlu.