Learn how to use kırk in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.
Translate in Safari and other macOS apps in one click.
Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.
Get for freeInstall it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.
Get for free
Saat şimdi yedi kırk beş.
Translate from Turkish to English
Bu sınıfta kırk öğrenci var.
Translate from Turkish to English
Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
Translate from Turkish to English
Babam yakında kırk yaşında olacak.
Translate from Turkish to English
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
Translate from Turkish to English
Yaklaşık olarak kırk yaşında.
Translate from Turkish to English
Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
Translate from Turkish to English
Bu cümle kırk beş harften kurulmuştur.
Translate from Turkish to English
Kırk dakika içerisinde dersten çıkacaklar.
Translate from Turkish to English
Ben kırk yılda bir kez kiliseye giderim.
Translate from Turkish to English
Ben kırk yılda bir kez restorana giderim.
Translate from Turkish to English
Kırk yılda bir Tatoeba'da cümleler yazarım.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
O, kesinlikle kırk yaşın üzerindedir.
Translate from Turkish to English
Kırk yaşındayım.
Translate from Turkish to English
O, kırk yılda bir haklı.
Translate from Turkish to English
Kırk yılda bir çalışırım.
Translate from Turkish to English
Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
Translate from Turkish to English
Japonca çalışmaya başlayalı kırk yıl oldu.
Translate from Turkish to English
Sanırım o, kırk yaşında.
Translate from Turkish to English
Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
Translate from Turkish to English
O yakışıklı ve sadece kırk üç yaşındaydı.
Translate from Turkish to English
O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Kırk gün yetecek kadar yiyecek vardı.
Translate from Turkish to English
Polk sadece kırk dört oy aldı.
Translate from Turkish to English
Tom ve Mary her ikisi de yaklaşık bir haftada kırk beş saat çalışırlar.
Translate from Turkish to English
Bu kitap kırk fotoğraf içerir.
Translate from Turkish to English
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, bir kitap okur.
Translate from Turkish to English
Ben kırk beş yaşındayım.
Translate from Turkish to English
Kırk kişi katıldı.
Translate from Turkish to English
O yaklaşık kırk olmalı.
Translate from Turkish to English
O, yaklaşık kırk olmalı.
Translate from Turkish to English
O kırk ya da yaklaşık olmalı.
Translate from Turkish to English
Kırk dakika önce sipariş verdik.
Translate from Turkish to English
Kırk kişi mevcuttu.
Translate from Turkish to English
O, kırk sekiz kale yaptı.
Translate from Turkish to English
Mevcut kırk kişi vardı.
Translate from Turkish to English
Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı.
Translate from Turkish to English
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
Translate from Turkish to English
Kırk yıl geçti.
Translate from Turkish to English
O nadiren, kırk yılda bir, gelir.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'nin kırk yaşın üzerinde olduğunu düşünüyor.
Translate from Turkish to English
John Kennedy sadece kırk üç yaşındaydı.
Translate from Turkish to English
Bizim sınıfta kırk beş öğrenci vardır.
Translate from Turkish to English
Çok nadir, kırk yılda bir, kiliseye gider.
Translate from Turkish to English
Babam mayıs ayında kırk beş olacak.
Translate from Turkish to English
Leydi en fazla kırk yaşında.
Translate from Turkish to English
Tom kırk yılda bir saçını tarama zahmetine katlanır.
Translate from Turkish to English
Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu.
Translate from Turkish to English
Kırk yedi kişi atama istedi.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, şehrin dışına çıkar.
Translate from Turkish to English
Kırk yaşındaydı fakat daha yaşlı görünüyordu.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, Fransızca konuşurlar.
Translate from Turkish to English
Erkek kardeşim nadiren, kırk yılda bir, kiliseye gider.
Translate from Turkish to English
Pasif insan nadiren, kırk yılda bir, kendini ifade eder.
Translate from Turkish to English
Karanlıktan sonra nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
O, nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Randevularına nadiren, kırk yılda bir, geç kalır.
Translate from Turkish to English
O, nadiren, kırk yılda bir sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, berbere gider.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, güler.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, on birden önce yatmaya gider.
Translate from Turkish to English
Babam nadiren, kırk yılda bir, Pazar günleri dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, gece geç saatlere kadar telefonda konuşurum.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Babam kırk dokuz yaşında öldü.
Translate from Turkish to English
Bilgisayarlar kırk yıl önce icat edildi.
Translate from Turkish to English
Sınıfımızda kırk yedi öğrenci var.
Translate from Turkish to English
Burada kırk kişi için yeterli yer yok.
Translate from Turkish to English
Onlar kırk yıldan fazla bir süre savaşmadı.
Translate from Turkish to English
Onlar nadiren, kırk yılda bir, birbirleriyle tartışırlar.
Translate from Turkish to English
Sanırım o kırk yaşında.
Translate from Turkish to English
O bugün kırk yaşına girdi.
Translate from Turkish to English
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
Translate from Turkish to English
Kırk yaşın üzerindedir.
Translate from Turkish to English
Ben kılı kırk yaranım.
Translate from Turkish to English
Bu kitap serisi kırk sekiz ciltten oluşuyor.
Translate from Turkish to English
Son kırk sekiz saatte üç saatten daha az uyudum.
Translate from Turkish to English
Japonca okumaya başlayalı kırk yıl oldu.
Translate from Turkish to English
Bu tapınağı yapmak kırk altı yıl sürdü.
Translate from Turkish to English
George Bush, Amerika Birleşik Devletlerinin kırk birinci başkanıdır.
Translate from Turkish to English
Kato'nun sınıfı kırk tane oğlan ve kızdan oluşur.
Translate from Turkish to English
Bay Smith bu okulu kırk yıl önce kurdu.
Translate from Turkish to English
Kırk dört misafirimiz var.
Translate from Turkish to English
Ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne.
Translate from Turkish to English
Sınıfımızda kırk öğrenci vardır.
Translate from Turkish to English
O, kırk yaşını biraz geçti.
Translate from Turkish to English
Altmışlı yıllarda, çalışma zamanı haftada kırk iki saatti.
Translate from Turkish to English
O kılı kırk yaran bir kimse gibi görünüyor.
Translate from Turkish to English
Neredeyse kırk yaşındayım ve hâlâ bekârım.
Translate from Turkish to English
Kırk sekiz saat uyumadım.
Translate from Turkish to English
Böyle bir fırsat ancak kırk yılda bir gelir.
Translate from Turkish to English
Tom kırk beş dakika geç kaldı.
Translate from Turkish to English
Mavi yüzgeçli orkinos kırk yıla kadar yaşayabilir.
Translate from Turkish to English
Bugün hava sıcak. Sıcaklık kırk beş santigrat dereceye ulaşıyor.
Translate from Turkish to English
Her şeyde kılı kırk yaran biri olduğu için, Meryem'in etrafta olması sinir bozucu.
Translate from Turkish to English
Urumqi'de kırk bin kamera var.
Translate from Turkish to English
O kırk civarında olmalı.
Translate from Turkish to English
Ben yaklaşık kırk yaşındayım ve hâlâ bekarım.
Translate from Turkish to English
Ben yaklaşık kırk yaşındayım ve hâlâ evli değilim.
Translate from Turkish to English
Also check out the following words: döneceksin, bankta, arkadaşıyla, oturuyor, sabah, koşmaya, gider, tarih, köpeğim, Kentteki.