Turkish example sentences with "işte"

Learn how to use işte in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Baba, işte kahve.

Her işte bir hayır vardır.

Biz o işte çok kaybettik.

Kızım hâlâ işte.

Dün gece fazla uyuyamadım bu yüzden bütün gün işte uyukluyordum.

Tom işte.

O hâlâ işte.

16 Haziran'daki toplantı için işte son gündem.

Roger bulabildiği herhangi bir işte gün boyunca çalıştı.

Nancy, işte senin için bir mektup.

Vay be, işte nihayet Paris'teyiz. Önce nereyi gezsek?

O, üniversitede öğrenim yapabilmek için kısa-süreli bir işte çalıştı.

Tom yaptığı her işte iyi yaptı.

Tom işte tek başına çalıştı.

Bu sinir bozucu işte daha fazla kalamayacağım.

O işte, ayda 500 doların üzerinde kazanıyor.

Dün işte yoktum.

O şimdi işte fakat yedide dönecek.

O işte sıkıdır.

Hazır ya da değil, işte geliyorum.

Herhangi bir işte ona güvenebilirsiniz.

O, işte deneyimliydi.

Onun işte bir alt yapısı var.

Hangi işte tecrüben var.

O, bir striptizci olarak ek işte çalışıyor.

Evde mi yoksa işte mi daha fazla zaman harcarsın?

Kullanmanız için işte bir dolma kalem.

O, işte çok dürüsttür.

İçmek ya da içmemek - işte asıl soru bu.

Hapisten işte böyle kaçtı.

Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.

Onun işte kalmasını rica etti.

Burada bulunmamızın nedeni işte bu.

O böyledir işte.

Her işte bir ölçüde stres vardır.

Bu işte ben yokum!

Bütün hayatı boyunca aynı işte kaldı.

Her zaman yaptığı işte istediği kadar zaman harcar.

İnanmıyorum işte.

Bu işte bir bit yeniği var.

Sana bir içki ısmarlayacağımı söyledim, işte.

Yaptığım işte en iyi olmak istiyorum.

Çember veya çemberler, işte bütün mesele bu.

Ben bu işte yokum.

Bir insan gerçekçi olmazsa ve iş düşünmezse işte uzun kalmaz.

Eve gitmek ve ofiste işte kalmak arasında tereddüt etti.

Bu işte epeydir bulunuyorum.

Tom işte kötü bir gün geçirdi.

Şu an işte, değil mi?

Tom işte değil.

Tom işte uyuyakaldı.

Yaptığın işte çok iyi olduğunu duyuyorum.

Tom işte benim patronum.

Tom'un söylediği işte bu kadar.

Bun işte gerçekten iyisin.

O işte gerçekten iyisin.

Tom işte gerçekten kötü bir gün geçirdi.

Öyle de huysuzum işte.

Herkes kadar yalnızım işte.

Üç saat içinde işte olmak zorundayım.

Gördün işte Mary'nin beni sevmediğini.

Hazır mıyım, değil miyim işte bütün mesele bu.

Tanrım, işte benim evim!

Hala işte misin?

Yaptığım bu işte.

Bu işte bir şeyler var.

Al, söz verdiğim gibi, işte çikolatalı pasta.

Bekar bir anne için iki işte çalışmak ve 5 çocuk büyütmekten daha ne zor olabilir?

Bu işte çalışmaktan artık bıktım.

Tom işte tetris oynarken yakalandıktan sonra işten kovuldu.

Anlamakta zorlandığım yer işte burası.

Yaa, işte böyle!

Kitabı getirmeyi unuttum. Aklımdan çıkmış işte.

Peki, işte flört etmeye ne dersin?

Genellikle işte hangi dili konuşursun?

Her işte bir hayır vardır!

Yaşlı bir insanı, yapamayacağı bir işte çalıştıramazsınız.

Aradığım CD işte buydu.

Sana aslında ilgi duymuyor işte.

Ama işte, bir gün gelir tüm bu yaptıklarının anlamı kalmaz.

Bu işte ortağız.

Evet, ben de bunu söylüyorum işte.

Yarın işte görüşürüz.

Tom, o işte de düzen tutturamamış.

Tom'un bu işte bir parmağı var.

Şimdi işte olman gerekmiyor mu?

Bazı şeyler olmadı mı olmuyor işte.

Sanırım işte çok fazla zaman harcıyorsun.

Doktor, hastasına bir iyi ve bir kötü haberi olduğunu söyler: "Kötü haber artık bu günden sonra yaşamayacaksınız. Ve işte iyi haber, bunu size dün söylemeyi unuttum."

Tom yaklaşık üç ay o işte devam etti.

7.30'a kadar işte olmalıyım.

Bugün işte olman gerektiğini düşünüyordum.

Tom'un işte sigara içmemesi gerekiyor ama içiyor.

Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.

Tom işte ne yaptığı hakkında benimle konuşurdu.

Talih işte, kader benden yanaydı.

Evet, öyle bir şeyler işte.

Tom işte çok fazla zaman geçirir.

Tom hâlâ işte mi?

Hey, işte olman gerekmiyor mu?

Tom belli ki yaptığı işte çok iyi.

Also check out the following words: konuşmuyor, görüşüne, göre, inatçı, gittim, şirin, yanlışlıkla, çarptı, isteyen, adama.