Turkish example sentences with "heyecan"

Learn how to use heyecan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Haber heyecan vericiydi.

Futbol heyecan verici bir oyundur.

Futbol heyecan verici bir spordur.

1880 yılının seçim kampanyası heyecan verici değildi.

Oyunların hiçbiri heyecan verici değil.

Biz tema parkında heyecan verici bir zaman geçirdik.

Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.

Heyecan doruk noktasına ulaştı.

Uzay yarışı tarihte heyecan verici bir dönemdi.

O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.

Ben dün izlediğim gibi öylesine heyecan verici bir ragbi maçı görmemiştim.

Tom onun ne kadar heyecan verici olduğunu anlatamaz.

Çok heyecan verici.

Bu film heyecan verici.

O heyecan verici bir oyun.

Ben heyecan verici bir hikaye okudum.

Oyun heyecan verici oldu.

Oyun çok heyecan vericiydi.

Roman çok heyecan verici.

O çok heyecan verici bir oyundu.

Oyunu çok heyecan verici buldum.

Film yapımı heyecan verici bir iştir.

Buz hokeyi heyecan verici bir spordur.

O, bize çok heyecan verici bir macera hikayesi anlattı.

Heyecan azalınca tartışma devam etti.

Oyunun ikinci yarısı çok heyecan vericiydi.

Bu okuduğum en heyecan verici kitaptı.

Bu duyduğum en heyecan verici hikayeydi.

Onlar heyecan verici bir oyun oynadılar.

Dün geceki oyun heyecan vericiydi.

Bu yaz transfer piyasası her zamankinden daha heyecan verici olacak.

Yılın heyecan verici bir zamanıdır.

Bir ata binmek gerçekten heyecan verici.

Final maçı çok heyecan verici değildi.

Oyun gittikçe daha heyecan verici oldu.

Hikaye gittikçe heyecan verici oldu.

İlk defa başkente gitmem heyecan vericiydi.

Çok heyecan verici! Tekrar gitmek istiyorum.

Heyecan verici bir hikayeydi ve o onu iyi anlattı.

Televizyonda heyecan verici bir oyun izleyerek oturdum.

Geçen cumartesi heyecan verici bir beyzbol oyunu izledim.

O heyecan verici görünüyor.

Bu eğlenceli ve heyecan verici.

O çok heyecan verici.

Bu çok heyecan verici.

Birazcık heyecan istemez misin?

Heyecan verici miydi?

Bu heyecan verici haber.

O heyecan vericiydi.

Gerçekten heyecan verici.

Heyecan vericiydi.

Bu heyecan verici değil mi?

Heyecan verici değil mi?

Heyecan verici mi?

Bu heyecan verici.

Tom ve Mary heyecan verici bir şey keşfettiler.

Çok heyecan vericiydi.

Onun çok heyecan verici olacağını hiç düşünmedim.

Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

Oldukça heyecan vericiydi.

Biraz oldukça heyecan verici haberim var.

Gerçekten çok heyecan verici.

Bütün bu heyecan ne?

Bu heyecan verici olacak.

Bu heyecan verici olur.

Avrupa'ya gitmek çok heyecan verici ama aynı zamanda korkutucu.

Dedektiflik hikayelerini hep baştan sona okurum, çok heyecan verici!

Bu hikaye ilginç, eğlenceli ve hatta heyecan verici.

Heyecan verici görünüyor.

Beatles'ın saç stili heyecan yarattı.

Bu kesinlikle heyecan verici.

Gösteri heyecan vericiydi.

Çok heyecan verici geliyor.

O oldukça heyecan vericiydi.

New York, Chicago ve Boston gibi heyecan verici şehirleri ziyaret etmekten zevk alıyorum.

Bu heyecan verici olmalı.

Bu heyecan verici olabilir.

Bu gerçekten heyecan verici.

Bu gerçekten heyecan vericiydi.

Ne, yine ekmek mi yiyorsun? Her zamanki gibi hâlâ aynı heyecan verici diyet yaşantısını sürdürüyorsun.

Bir süre için yeterince heyecan yaşadım.

Ne kadar heyecan verici!

Seninle çalışmaktan çok heyecan duydum.

Özel kuvvetlerde görev yapmak heyecan vericiydi.

Bu benim için çok heyecan vericiydi.

Bilim çok heyecan vericidir.

Film büyük bir heyecan yarattı.

Bu filmi çok heyecan verici buldum.

Bu gerçekten biraz heyecan verici.

O çok heyecan verici olmalı.

Sadece heyecan olsun diye masum kanı döktü.

Sadece heyecan olsun diye yaşlı bayanı öldürdü.

Sadece heyecan olsun diye mi bunu yaptın?

O çok heyecan verici görünmüyor.

Sen heyecan verici misin?

Okul heyecan vericiydi.

Bu heyecan verici görünüyor.

O heyecan verici değil mi?

Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi.

Tom'un heyecan verici olduğunu düşünüyorum.

Biraz heyecan arıyordum bu yüzden kelepçeleri getirmeye karar verdim.

Also check out the following words: Amcamlarda, yedik, dolara, Merhaba, nasılsın, İyi, akşamlar, Şikago, kız, kim.