Turkish example sentences with "hayatını"

Learn how to use hayatını in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Hayatını milleti için verdi.

Hayatını İngilizce dersi vererek kazanıyor.

O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.

O çocuk, trafik kazasında hayatını kaybetmemiş olsaydı, şimdi bir üniversite öğrencisi olacaktı.

Karısı kazada hayatını kaybetti.

Televizyon aile hayatını mahvediyor.

Para onun hayatını değiştirdi.

Bir itfaiyecinin hayatını pahasına yangın söndürüldü.

Tom Mary'yi kurtarmak için hayatını riske attı.

Tom bir tren kazasında hayatını kaybetti.

Tom üniversiteden mezun olduktan sonra 10 saat içinde bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Ben gerçekten şehir hayatını severim.

Tom bir otomobil kazasında hayatını kaybetti.

Hayatını bir trafik kazasında kaybetti.

Tom, Mary'nin hayatını kurtardı.

Tom hayatını kurtarmak için koştu.

Tom, bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Tom, bir uçak kazasında hayatını kaybetti.

Tom, bir araba kazasında hayatını kaybetti.

Tom kanser nedeniyle hayatını kaybetti.

Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.

Tom bütün hayatını kamu hizmetine adadı.

Tom bütün hayatını fakirlere yardım etmeye adadı.

Büyükbabam seksen yaşında bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

O şok nedeniyle hayatını kaybetti.

Ertesi gün hayatını kaybetti.

Tom şehir hayatını sevmez.

İlaç onun hayatını kurtardı.

O, okul hayatını seviyor.

O, hayatını barışa adadı.

O, bir yazar olarak hayatını kazanıyor.

O yazarak hayatını kazanır.

Yeni ilaç onun hayatını kurtardı.

O, bir kazada hayatını kaybetti.

O, onu kurtarmak için hayatını riske attı.

O, hayatını fakirlerin arasında çalışmaya adadı.

O, hayatını çalışmasına adamıştır.

O, hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.

Hayatını tıp mesleğine adadı.

Hayatını doğanın korunmasına adadı.

O tüm hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.

O, hayatını müziğe adadı.

Köpek kızın hayatını kurtardı.

Onu kurtarmak için hayatını riske attı.

Hayatını eğitime adadı.

Ülkesi için hayatını verdi.

Hayatını kazanmak için çok çalışır.

Bir öğretmen olarak hayatını kazandı.

Hayatını kazanmak için çok çalışıyor.

Bu tavsiyeler hayatını kurtarabilir.

Bu hayatını kurtarabilir.

Hayatını şirketine adadı.

Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.

Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

Babası hayatını bilime adadı.

İkinci Dünya Savaşı'nda birçok asker hayatını kaybetti.

Bir bale dansçısı olarak hayatını kazanır.

Hayatını tıpa adadı.

Oğlu bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Çocuğunu korumak için hayatını riske attı.

Keman çalarak hayatını kazanır.

Hayatını gerçeğin peşinde geçirdi.

Hayatını bilim çalışmasına adadı.

Tom, hayatını değiştirdiğim için bana teşekkür etti.

Hayatını yolsuzlukla mücadeleye adadı.

Bir araba kazasında hayatını kaybetti.

Kendi hayatını riske atarak köpeği kurtardı.

Herkes hayatını gönlünce yaşayabilmeli.

O, hayatını kazanıyor.

Hayatını kurtardım.

Tom hayatını değiştirmeyi istedi.

Hayatını gerçeği aramakla geçirdi.

Büyük bir bomba düştü ve çoğu insan hayatını kaybetti.

Tom'un hayatını nasıl kurtardığını gördüm.

Tom'un hayatını kurtardım.

Bu japonların hayatını açıklıyor, aynı yüz yıl önce olduğu gibi.

Tom'un hayatını kurtarabilirdim.

Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.

Babası hayatını bilime adamıştı.

Benim için hayatını riske atma.

Ölüyordun ama doktor senin hayatını kurtardı.

Hayatını kurtarmaya çalışıyorum.

Benim de herkesin hayatını bilme hakkım yok mu?

Tom'un Mary'nin hayatını kurtardığını biliyorum.

Tom bizim için hayatını riske attı.

Tom sana hayatını borçlu.

Tom yoksullara yardım etmek için hayatını adadı.

Hayatını düşün.

Tom bütün hayatını insanlara yardım ederek geçirdi.

Tom dizüstü çöktü ve Mary'ye onu sevdiğini ve hayatını onunla paylaşmak istediğini söyledi.

Bütün hayatını insanlara yardım ederek geçirdi.

Dün galiba teyzemin hayatını kurtardım.

Birinin hayatını kurtardıysam illa ondan bir karşılık mı beklemem lazım?

Kocasının ölümü onun hayatını tamamen değiştirdi.

Mary hayatını kurtardığımı biliyor mu?

Tom kendi hayatını ve mutluluğunu düşünmeli.

Senin hayatını kurtardım, sen hâlâ beni küçük düşürmeye çabalıyorsun.

Senin hayatını kurtardığımı unutma.

Oğlunu, kendi hayatını mahvetmekle suçladı.

Mary, onun hayatını kurtardığımı bilmiyor, değil mi?

Bana hayatını verdiğin için teşekkürler.

Also check out the following words: yalnızca, zaman, geçsin, okurlar, Koyu, kahverengi, saçları, vardı, Bu, gemi.