Turkish example sentences with "hasta"

Learn how to use hasta in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.

Kız hasta görünüyordu.

Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.

O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.

Aslında o hasta.

Çok fazla içki içmek seni hasta eder.

O, hasta.

Bekleme salonunda beş hasta vardı.

Köpek hasta gibi görünüyor.

Hasta olmak çok sıkıcı.

Sanırım o hasta. Onun ateşi var.

Onun yatakta hasta olduğunu bilmen gerekirdi.

Jack hasta görünüyor.

Hasta hissettim.

Hasta olmuş olmalı.

Köpek hasta görünüyor.

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti.

Üzgünüm ama Paul hasta olduğunu bildirmek için aradı ve benim sana onun vardiyasını çalışman için ihtiyacım olacak.

O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.

O, yatakta hasta yattığını söyledi, bu bir yalandı.

O, hasta olduğundan dolayı gelemedi.

O, New Orleans'a vardığında hasta bir adamdı.

Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olabilir.

Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olacak.

Ben hasta olduğum için işe gidemedim.

Ben, hasta olduğum için evde kaldım.

Hasta olduğum için, okula gitmedim.

Hasta olduğum için, gitmedim.

Hasta olduğum için, toplantıya gidemedim.

Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.

Hasta kız kardeşime baktım.

Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.

Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.

Annem ağır hasta.

Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.

O, hasta olduğundan dolayı bize katılamadı.

Hasta olduğu için sınava giremedi.

O hasta olduğu için gelemedi.

O hasta olamaz.

Her gün hasta arkadaşını görmeye geliyor.

O, hasta gibi görünüyor.

O, hasta olmuş görünüyordu.

Kaza resmi beni hasta ediyor.

Tom hasta olduğunu söyledi, fakat o bir yalandı.

Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.

Tom yatakta hasta yatıyor.

Tom yatakta hasta.

O geçen haftadan beri hasta.

O geçen Çarşambadan beri hasta.

O, tatilde hasta oldu.

Onlar onun bir haftadır yatakta hasta olduğunu söylüyorlar.

Onun hasta olduğu bile bilmiyordu.

Babam hayatında hiç hasta olmadı.

Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?

Onun hasta olduğunu bilmiyordum.

Aşırı yemekten hasta oldu.

Bu sabah Tom kız kardeşinin hâlâ yatakta hasta olduğunu söyledi.

Hastanın hasta numarası yapmadığını nasıl biliyorsunuz?

Hasta olduğum için, ben gitmedim.

Hasta gözleri kapalı yatakta yatıyordu.

Hasta her gün toparlanıyordu.

Hasta her gün iyileşiyordu.

Hasta sürekli iyileşiyor.

Hasta hastaneden taburcu edildi.

Hasta azar azar iyileşti.

Hasta şimdi tehlikeyi atlattı.

Hasta yakında sağlığına kavuşacak.

Hasta yakında hastalığını atlatacak.

Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.

Hasta ümitsiz bir hasta.

Hasta ümitsiz bir hasta.

Hasta tehlikede.

Hasta yeni ilaçlar almasına rağmen daha iyi hissetmiyor.

Hasta ilaçları almasına rağmen kötü hissediyordu.

O hasta herhangi bir zamanda ölebilir.

Hasta herhangi bir anda ölebilir.

Hasta her zaman bir baş ağrısından şikayetçi.

Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.

Sabah kalktığım zaman hasta hissediyorum.

Tom hasta olduğunu söyledi, bu bir yalandı.

Tom hasta, ama ciddi değil.

Tom yatakta hasta uzanıyor.

Tom hasta olmuş olabilir.

Tom hasta olduğu için iş dönüşü evde kaldı.

Tom hasta.

Hasta şu an tehlikeyi atlattı.

Tom hasta gibi görünüyor.

Tom asla hasta gibi görünmüyor.

Tom hasta annesine baktı.

Tom son zamanlarda çok hasta.

Tom'un Mary'nin hasta olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

Babasının hasta olduğunu söyledi, o bir yalandı.

Korkarım ki o hasta.

Onun hasta olduğu söyleniyor.

O hasta olmuş olabilir.

O, hasta olması nedeniyle okulda yoktu.

O hasta olmuş gibi görünüyor.

Ben onun hasta olduğunu duyuyorum.

Hasta olduğunu söyledi, o bir yalandı.

O hasta. Burada olmamasının nedeni budur.

Ben onun hasta olduğunu sanıyorum.

Also check out the following words: tükenmez, kalemi, binaya, bakın, sandalyeden, duymuş, yorum, eklediniz, çeviri, eklemek.