Turkish example sentences with "benimle"

Learn how to use benimle in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O benimle konuşmuyor.

Dorenda gerçekten iyi bir kız. Kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

Kim benimle gelecek?

Benimle dans etmek ister misin?

Benimle oynar mısın?

Mağazaya benimle gelecek misin?

Hiç kimse benimle konuşmuyor.

Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?

Keşke benimle evlense.

Benimle dalga mı geçiyorsun yoksa ne? Senin konuşmayı kesmeni ve dersi takip etmeni üç kere istedim.

Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.

Lütfen benimle konuşmaya gel.

Kimse benimle konuşmadı.

Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.

Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.

Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?

O benimle ilgilendi.

Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

Bir Amerikalı istasyonda benimle konuştu.

Benim doğum günüm 12 Haziran. Magdalena, benimle aynı günde ve yılda doğdu.

Benimle gitmezsen, gitmek istemiyorum.

O, benimle konuşuyor gibi yaptı ama hiçbir şey söylemedi.

Lütfen benimle İngilizce konuş.

Benimle konuş!

Benimle dalga mı geçiyorsun?

O, kek parçasını benimle paylaştı.

O tam olarak benimle aynı fikirde değildi.

Benimle gitmeyi reddetti.

Gel benimle yüz!

Köpeğim benimle her yere gider.

Benimle konuştuğun sürece, iyi, fakat sen durur durmaz, ben acıkırım.

Artık benimle konuşma.

Benimle ilgilenmene ihtiyacım yok.

Lütfen benimle posta yoluyla irtibata geçiniz.

Benimle birlikte balık tutmaya gitmek ister misiniz?

"Benimle misin? " "Evet"

Mary'nin benimle evlenmesini istemek için kararımı verdim.

Lütfen daha sonra benimle irtibata geçiniz.

Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz?

O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.

O benimle İspanyolca konuştu.

Sabahın ilk ışıklarına kadar benimle birlikte kalın.

Benimle dalga mı geçiyorsun?!

Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.

Benimle birlikte pikniğe gitmek istiyor musunuz?

Tom benimle Boston'da burada.

Benimle evlenmeyi düşünür müsünüz?

Şifreni benimle paylaşır mısın?

Benimle ne hakkında konuşmak istiyorsun?

Benimle evlenir misin?

Siz benimle şaka yapmamalısınız.

Benimle uyur musun?

Benimle uyur musunuz.

Benimle uyur musunuz?

Benimle Yasesu Hotel'de bağlantı kurabilirsin.

Benimle konuşan çocuk yeni bir öğrenciydi.

Sanki onun benimle karşılaşmaktan çekindiğini hissettim.

Benimle onu yapamayacağıma yirmi dolara bahse girdi.

Benimle sinemaya gider misin?

Benimle dışarı gelmek ister misin?

Haydi, benimle oyna, çok sıkıldım!

Benimle konuşuyor musun?

Benimle Japonca pratik yapar mısın?

Tom'a bu akşam evde benimle temasa geçebileceğini söyle.

Tom'un benimle ilgili ne düşündüğünü merak ediyorum.

Keşke şimdi Beth burada benimle olsa.

Bob'ı benimle getirtmektense sinemaya yalnız gitmeyi tercih ederim.

Rumiko, bu hafta sonu, benimle dışarı çıkmak ister misiniz?

Tom, benim yiyebileceğimden daha çok sosisli sandviç yiyebileceğine benimle elli dolara bahse girdi.

Tom geçen gün benimle temasa geçti, bir yardım konseri için gitar çalıp çalamıyacağımı sordu.

Benimle otur.

Bir çocuk benimle konuştu.

Gel benimle şarkı söyle.

Gel benimle yüz.

Benimle birlikte gel.

Onlar benimle alay ettiler.

Sen benimle gelebilirsin.

Benimle iletişimi koparmayın.

Benimle gelmeyecek misin?

Benimle gel, olur mu?

Bir yabancı benimle konuştu.

Benimle gelir misin?

O, benimle tokalaştı.

Benimle geleceksin.

O benimle akraba değil.

Benimle gelmek zorundasın.

Benimle evlenmeye karar verdiğinde, bana bir yüzük ver.

Gel ve benimle birlikte çay iç.

O benimle kavga çıkardı.

Benimle kalmanı istiyorum.

Pork benimle aynı fikirde değil.

Tezgahtar kız benimle ilgilendi.

O, herkesin içinde benimle alay etti.

Senin sırrın benimle güvendedir.

Tom benimle aynı yaşta.

Benimle birlikte gel bari.

Benimle akşam yemeği yer misin?

O, benimle hiç konuşmadı.

O, benimle henüz konuşmadı.

O, benimle fısıldayarak konuştu.

O, benimle bir gülümseme ile konuştu.

Also check out the following words: böcek, toplamaktır, Deniz, içemezsin, tuzlu, Şemsi, Paşa, pasajında, büzüşesiceler, köşe.