Turkish example sentences with "başa"

Learn how to use başa in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Zor durumlarla başa çıkamıyor.

Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.

Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.

Durumla başa çıkmak benim için zor.

Öğretmen, öğrencilerle iyi başa çıkıyor.

Biz nükleer kriz ile başa çıkmak için mümkün olan tüm çabaları harcıyoruz.

Biz bu sorunla nasıl başa çıkabiliriz?

Tom oğlunun intiharı ile başa çıkmada sorun yaşıyor.

Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.

Nasıl başa çıkıyorsun?

O bütün işle başa çıkacak.

Tom Mary'ye olanlarla başa çıkamıyor.

Tom, Mary ile başa çıkamıyor.

Yakında sorunla başa çıkabilirsin.

Pekala, bu başa çıkabileceğimiz bir şey değil.

O zorluklarla iyi başa çıkar.

Onunla başa çıkabileceğimi düşünüyorum.

Uykusuzlukla nasıl başa çıkacağımı bana söyle.

Şehri baştan başa gezdik.

Biz bu sorunla başa çıkmalıyız.

O, çocuklarla başa çıkmada iyidir.

O, onunla başa çıkabilir.

O, gerilimle başa çıkamıyor.

O, sorunlarla başa çıkabilir.

Onun borcu ile nasıl başa çıkardınız?

Seninle baş başa konuşmayı tercih ederim.

Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.

Çocuklarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.

Başa çıkılması zor bir kişidir.

Bu sorunlarla başa çıkamayabilirim.

Şirket ani değişiklerle başa çıkamadı.

Bununla tek başına başa çıkamazsın.

Sanırım bununla başa çıkabiliriz.

Sanırım durumla başa çıkabiliriz.

Sanırım onunla başa çıkabiliriz.

Tom'un bununla başa çıkmasına izin vermeni şiddetle tavsiye ediyorum.

Tom'la başa çıkabilmeliydim.

Tom sorunla nasıl başa çıkmayı planlıyor?

Bununla başa çıkabilirim.

Bazen stresle başa çıkamıyorum, bu konuda yardımınızı istiyorum.

Onunla başa çıkıyoruz.

Stresle başa çıkamadım.

İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.

Bununla başa çıkmaya hazır olmadığını biliyorum.

Tom muhtemelen tek başına sorunla başa çıkamayacak.

Tom sorunla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu.

Tom bu tür durumlarla çok iyi başa çıkamaz.

Tom'la nasıl başa çıkılacağını biliyorum.

Bizi kaderimizle baş başa bırakmayın.

Dün baş başa lokantada yemek yemeye karar verdik.

Tom Mary gibi insanlarla nasıl başa çıkacağını bilir.

Sorunla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.

Bu asla başa gelmez.

Tom'la nasıl başa çıkacağımı gerçekten bilmiyorum.

Tek başıma bununla başa çıkabilmemin imkanı yok.

Bak, bununla başa çıkabilirim.

Bununla başa çıkabilip çıkamayacağını merak ediyorum.

Bununla nasıl başa çıkacağımı merak ediyordum.

Demek yine en başa döndün.

Tom onunla nasıl başa çıktı?

Tom onunla çok iyi başa çıkıyor.

Tom onunla çok iyi başa çıkmıyor.

Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.

Dan psikolojik savaşla başa çıkmayı çok iyi bilir.

Tom onunla başa çıkamaz.

Onunla başa çıkabileceğini düşünüyor musun?

Onunla başa çıkabilir misin, Tom?

Onunla nasıl başa çıkıyorsun?

Onunla başa çıkmak zorunda kalacaksın.

Tom gerçekle başa çıkabilir mi?

Onunla nasıl başa çıkacağımı biliyordum.

Bu görevle başa çıkamam.

Tom'la başa çıkabilirim.

Onlar nasıl başa çıkacak?

Başa dönelim.

Senin yardımın olmadan bununla başa çıkamam.

Doktor böylesine acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.

Dost başa, düşman ayağa bakar.

Dinle bak başa sarıyorum.

Sanırım Tom bununla başa çıkabilir.

Sanırım onunla buradan başa çıkabilirim.

Bu sorunla başa çıkabileceğini düşünüyor musun?

Tom onunla başa çıkabilir.

Onunla iyi başa çıktın.

Tom onunla iyi başa çıktı.

Onunla ustalıkla başa çıktın.

Başa geri dönelim.

Baş başa kalacağımız bir yere gidelim.

Tom'un onunla başa çıkabilip çıkamayacağını görelim.

Nasıl başa çıktın?

Nasıl başa çıktınız?

Bu sorunla başa çıkmak için derhal bir şey yapılmalı.

Sorunla nasıl başa çıkmamız gerekir?

O, çocuklarla nasıl başa çıkılacağını iyi bilir.

Stresle nasıl başa çıkıyorsun?

Seninle baş başa konuşmak istiyorum.

Her şeyle başa çıkabilirim.

Bununla nasıl başa çıkmalıyım?

Onunla nasıl başa çıkılır biliyorum.

Bu başa çıkamayacağım bir şey değil.

Tom sorunla nasıl başa çıktı?

Also check out the following words: Mohan, top, oynamaya, gidiyorum, Everest, Dağı, dünyanın, yüksek, zirvesidir, oturmak.