Learn how to use bütün in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.
Translate in Safari and other macOS apps in one click.
Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.
Get for freeInstall it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.
Get for free
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Translate from Turkish to English
Bütün serveti ve şöhretine rağmen, o mutsuz.
Translate from Turkish to English
O bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz.
Translate from Turkish to English
Bütün insanlar havayı solur.
Translate from Turkish to English
Bahçedeki bütün çiçekler sarı.
Translate from Turkish to English
Bütün yollar Roma'ya çıkar.
Translate from Turkish to English
Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
Translate from Turkish to English
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Translate from Turkish to English
Para bütün kötülüğün köküdür.
Translate from Turkish to English
Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
Translate from Turkish to English
Bütün günü plajda geçirdik.
Translate from Turkish to English
Bütün ödevlerim tamam.
Translate from Turkish to English
Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
Translate from Turkish to English
Bütün pastayı yiyecek mi?
Translate from Turkish to English
Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.
Translate from Turkish to English
Bütün bildiğim onun Çin'den geldiğidir.
Translate from Turkish to English
Bütün paramı kaybettim.
Translate from Turkish to English
Her cumartesi bütün evi temizleriz.
Translate from Turkish to English
Karam, bütün okuldaki en iyi öğrencidir.
Translate from Turkish to English
İstediğiniz herhangi bir dilde yazabilirsiniz. Tatoeba'da bütün diller eşittir.
Translate from Turkish to English
Bütün boşanmalarının temel sebebi evliliktir.
Translate from Turkish to English
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
Translate from Turkish to English
Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.
Translate from Turkish to English
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
Translate from Turkish to English
Bütün askerler cesurdu.
Translate from Turkish to English
Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.
Translate from Turkish to English
Bütün gökyüzü aydınlandı ve bir patlama meydana geldi.
Translate from Turkish to English
Oksijen olmasaydı bütün hayvanlar uzun zaman önce ortadan kalkmış olurdu.
Translate from Turkish to English
Ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi ve bütün servetini köpeği Pookie'ye bıraktı.
Translate from Turkish to English
Adam bütün yolu yürümek istemedi; bu yüzden otobüse bindi.
Translate from Turkish to English
Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
Translate from Turkish to English
Bütün dünyada barış vardı.
Translate from Turkish to English
Bütün gökyüzü aydınlandı ve bir patlama oldu.
Translate from Turkish to English
Bütün gün boşa kürek salladı.
Translate from Turkish to English
İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
Translate from Turkish to English
Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.
Translate from Turkish to English
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
Translate from Turkish to English
Birlikte çalışarak bütün evi çabucak temizlediler.
Translate from Turkish to English
Komitenin bütün üyeleri birbirlerinden nefret ediyorlar.
Translate from Turkish to English
Bütün bir günü boşa geçirdi.
Translate from Turkish to English
Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.
Translate from Turkish to English
Bütün kitapları okumadım.
Translate from Turkish to English
Bütün paranın nereye gittiğini sanıyorsun?
Translate from Turkish to English
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
Translate from Turkish to English
Bütün öğrenciler mevcut değiller.
Translate from Turkish to English
Bütün söylediği zamanı geldiğinde öğreneceğimizdi.
Translate from Turkish to English
Bütün üyeler hazır bulundu.
Translate from Turkish to English
Bütün gece boyunca ağladı.
Translate from Turkish to English
Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatıldığını kontrol etti.
Translate from Turkish to English
Bütün akşamımızı birlikte dans ederek geçirdik.
Translate from Turkish to English
Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
Translate from Turkish to English
Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
Translate from Turkish to English
Adam bütün umudunu yitirmişti.
Translate from Turkish to English
Adam bütün ümidini kaybetmişti.
Translate from Turkish to English
Bütün o tatlı sözcükler yalnızca onun yatmasını amaçlayan bir hileydi.
Translate from Turkish to English
Lütfen bütün soruları cevapla.
Translate from Turkish to English
Onun için bütün yaptıklarıma rağmen o hiç teşekkür etmedi.
Translate from Turkish to English
Bizim takım bütün oyunları kaybetti
Translate from Turkish to English
Tom bütün gece konuşmayı sürdürdü.
Translate from Turkish to English
Ben bu öğleden sonra bütün bu işi bitireceğimi sanmıyorum.
Translate from Turkish to English
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
Translate from Turkish to English
Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.
Translate from Turkish to English
Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
Translate from Turkish to English
O, İşi zamanında yaptırabilmek için bütün gece çalıştı.
Translate from Turkish to English
Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı.
Translate from Turkish to English
Düşman bütün gün saldırısına devam etti.
Translate from Turkish to English
Bütün aile buğdayı hasat için yardımcı oldu.
Translate from Turkish to English
Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
Translate from Turkish to English
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
Translate from Turkish to English
Bütün insanlar yanılabilir.
Translate from Turkish to English
O bütün problemleri için onu suçladı.
Translate from Turkish to English
Genellikle pazar günü bütün günü boş boş geçiririm.
Translate from Turkish to English
Tom bütün parasını bir kutuya koydu ve onu yatağının altına sakladı.
Translate from Turkish to English
O bütün gece ağladı.
Translate from Turkish to English
Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Translate from Turkish to English
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
Translate from Turkish to English
Supersonic'in dünya şampiyonluğuna giden bütün yolu gideceğini düşünüyor musunuz?
Translate from Turkish to English
Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Translate from Turkish to English
Bütün gün evde kalamazsın.
Translate from Turkish to English
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
Translate from Turkish to English
Bütün gün hava güzeldi.
Translate from Turkish to English
Biz bütün gün deniz kenarında eğlendik.
Translate from Turkish to English
Bütün gün kendinizi eve kapamak sağlığınız için iyi değildir.
Translate from Turkish to English
Bütün gün çok yağmur yağdı.
Translate from Turkish to English
Ben bütün gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
Translate from Turkish to English
Bütün gün güneşte oturma iyi olamaz.
Translate from Turkish to English
Bütün günümü o romanı okuyarak geçirdim.
Translate from Turkish to English
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Translate from Turkish to English
Bütün başlangıçlar zordur.
Translate from Turkish to English
Bütün aileme evi terk ettirdim.
Translate from Turkish to English
Bütün gün televizyon izlemekten başka bir şey yapmaz.
Translate from Turkish to English
Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
Translate from Turkish to English
Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü.
Translate from Turkish to English
Köpeği bütün gün bırakmayın.
Translate from Turkish to English
Yapılması gereken bütün şey beklemektir.
Translate from Turkish to English
Tom bütün gün boyunca evi temizlediğini söyledi.
Translate from Turkish to English
Dün gece fazla uyuyamadım bu yüzden bütün gün işte uyukluyordum.
Translate from Turkish to English
Yapmanız gereken bütün şey bana inanmaktır.
Translate from Turkish to English
Fukushima No.1 nükleer santralinde, depremden hemen sonra bütün reaktörler durdu.
Translate from Turkish to English
Lincoln bütün kölelerin serbest bırakılmasını kabul etti.
Translate from Turkish to English
En büyük oğlan bütün mülkiyetin varisi oldu.
Translate from Turkish to English
Also check out the following words: müzisyeniyle, evlenecek, Network'ün, kasım, meselesinde, raporunun, kopyasını, üretmek, ajanlarımıza, dağıtmak.