Learn how to use ülkenin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.
Translate in Safari and other macOS apps in one click.
Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.
Get for freeInstall it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.
Get for free
Bu göl ülkenin en derinleri arasındadır.
Translate from Turkish to English
Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve özerk bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
Translate from Turkish to English
Bankanın ülkenin her yerinde şubeleri var.
Translate from Turkish to English
Ülkenin kaynakları var ama bunları nasıl kullanacağını bilmiyor.
Translate from Turkish to English
Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
Translate from Turkish to English
Şu ülkenin parası petrolden geliyor.
Translate from Turkish to English
Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.
Translate from Turkish to English
Tom ve Mary ülkenin aynı bölümündeler.
Translate from Turkish to English
Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.
Translate from Turkish to English
Kar, ülkenin yüksek yerlerinde ulaşımı engelledi.
Translate from Turkish to English
Grev ülkenin ekonomisini etkiledi.
Translate from Turkish to English
Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.
Translate from Turkish to English
Her ülkenin kendi tarihi var.
Translate from Turkish to English
İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.
Translate from Turkish to English
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
Translate from Turkish to English
O ülkenin ekonomisi büyüyor.
Translate from Turkish to English
Onlar ülkenin en büyük işiydi.
Translate from Turkish to English
Onlar ülkenin ortasından geldi.
Translate from Turkish to English
Ülkenin bu kısmında nadiren kar yağar.
Translate from Turkish to English
Birçok ülkenin sigara içilmesini yasaklayan yasaları var.
Translate from Turkish to English
Ülkenin temel sosyal sorunu yoksulluk.
Translate from Turkish to English
Japon Parlamentosu, bugün Ryoutarou Hashimoto'yu ülkenin 52. başbakanı olarak resmen seçti.
Translate from Turkish to English
İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
Translate from Turkish to English
Web sayfalarını tasarlamaya başladığımızda, ülkenin bu kısmında onu yapan tek insanlar bizdik.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin yolları dünyanın en tehlikelisidir.
Translate from Turkish to English
Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin kısaltması bankanın logosunun üstüne konmuş.
Translate from Turkish to English
Neden bu ülkenin aydınlık yüzleri hep erken ölmüştür diye de düşünmüşümdür.
Translate from Turkish to English
Türkiye başbakanı kendisini ülkenin istikrarını bozmayı hedefleyen uluslararası komplonun kurbanı olarak tanıtıyor.
Translate from Turkish to English
Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur.
Translate from Turkish to English
Anayasa bir ülkenin yönetimini düzenleyen yasaların tamamıdır.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin gerçekten siyahi bir başbakanı kabul etmeye hazır olup olmadığını merak ediyorum.
Translate from Turkish to English
Hepimiz insanız, bu yüzden bence her ülkenin kültürü %90 aynıdır.
Translate from Turkish to English
O, ülkenin zorluklarını, son hükümetin politikalarına bağlıyor.
Translate from Turkish to English
Ülkenin gelişimi, ileri görüşlülüğü reddeden bir lider tarafından kısıtlandı.
Translate from Turkish to English
Japonya o ülkenin yeni hükümetini tanıdı.
Translate from Turkish to English
O, bu ülkenin iç işidir.
Translate from Turkish to English
O ülkenin ekonomik durumu günden güne değişiyor.
Translate from Turkish to English
O, ülkenin eski bir devlet başkanı.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
Translate from Turkish to English
Hemen her ülkenin bir kalkınma planı olur ve ona göre de sektörel öncelikleri bulunur.
Translate from Turkish to English
Her ülkenin kendisine ait bir bayrağı var.
Translate from Turkish to English
O ülkenin ticaret fazlası var. O, ithalatından çok ihracat yapıyor.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin dört mevsimi vardır.
Translate from Turkish to English
O bütün ülkenin en güzeliydi.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin en önemli ürünlerinden biri kahvedir.
Translate from Turkish to English
Kahve, bu ülkenin en önemli ürünlerinden biridir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin caddeleri boyunca bazı işaretler kaleye doğru yönlendiriyordu.
Translate from Turkish to English
Bu çiçekler ülkenin bu bölümü için nadirdir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin açılmasının Japon medeniyeti üzerinde büyük bir etkisi oldu.
Translate from Turkish to English
Bahar mevsiminden beri o, ülkenin cumhurbaşkanı.
Translate from Turkish to English
Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
Translate from Turkish to English
Onlar başka bir ülkenin iç işlerine karışmamalılar.
Translate from Turkish to English
Ülkenin bu kısmında bu kadar çok yağmur yağmaz.
Translate from Turkish to English
Bir ülkenin nasıl olduğunu bilmenin en iyi yolu gitmek ve onu kendi gözlerinizle görmektir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin ekonomik durumu kötüleşti .
Translate from Turkish to English
Kendi ülkenin tarihi ile tanışık olmalısın.
Translate from Turkish to English
Ülkenin ekonomik durumu kötüleşti.
Translate from Turkish to English
Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.
Translate from Turkish to English
O ülkenin en büyük sorunu eğitimdir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin yardımına ihtiyacı var.
Translate from Turkish to English
Ülkenin o bölgesine hiç gitmedim.
Translate from Turkish to English
Gül, bu ülkenin milli çiçeğidir.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
Translate from Turkish to English
Ülkenin şu anki durumu iyi değil.
Translate from Turkish to English
Ülkenin başkenti ekvator üzerinde yer almaktadır.
Translate from Turkish to English
O ülkenin güzelliği tarifin ötesindedir.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin lideri şiddetli bir biçimde Amerikan karşıtıdır.
Translate from Turkish to English
O, bu ülkenin başbakanıdır.
Translate from Turkish to English
Ben Tatoeba'yı ilk olarak hangi ülkenin sansürleyeceğini merak ediyorum.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin yeni bir başkana ihtiyacı var.
Translate from Turkish to English
Sen o ülkenin ürünlerini boykot ettin.
Translate from Turkish to English
Ben ülkenin ortasında yaşıyorum.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin nüfusu ABD'ninkinden daha büyük.
Translate from Turkish to English
Biz ülkenin bu düşmanından nefret ediyoruz.
Translate from Turkish to English
Modernizasyon planı, ülkenin karakterini tamamen değiştirdi.
Translate from Turkish to English
Hangi ülkenin vatandaşısın?
Translate from Turkish to English
O ülkenin hükümeti atık kararlı.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin sert bir iklimi var.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin geleceği hakkında çok endişeliyiz.
Translate from Turkish to English
Başkan ülkenin tehlikede olduğunu söyledi.
Translate from Turkish to English
Hepimiz ülkenin tehlikede olduğunu hissettik.
Translate from Turkish to English
O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
Translate from Turkish to English
Ülkenin insanlarını daha iyi tanıyacağım.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin ona ihtiyacı var.
Translate from Turkish to English
O ülkenin hükümeti insanlarına baskı yapmaktadır.
Translate from Turkish to English
Bu ülkenin cumhurbaşkanı güzel konuşur.
Translate from Turkish to English
Dan bu ülkenin bir vatandaşı ve sonsuza dek burada kalacak.
Translate from Turkish to English
Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.
Translate from Turkish to English
Ben o ülkenin tehlikeli olduğunu sanmıyorum. Sen oraya korkmadan gidebilirsin.
Translate from Turkish to English
Tom'un mütevazı bir geçmişi vardı ama o ülkenin en zengin adamlarından biri haline geldi.
Translate from Turkish to English
Her ülkenin hak ettiği yönetimi vardır.
Translate from Turkish to English
O, ülkenin iyiliği için çalışır.
Translate from Turkish to English
Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmemesi gerekir.
Translate from Turkish to English
Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmemesi gerekir.
Translate from Turkish to English
Ülkenin bu bölümündeki dağlar çeşitlilikle doludur.
Translate from Turkish to English
O ülkenin ılıman bir iklimi vardır.
Translate from Turkish to English
O ülkenin geri kalmışlığı iyi bilinir.
Translate from Turkish to English
Onlar ülkenin tüm kaynaklarını tükettiler.
Translate from Turkish to English
Ülkenin dış ticareti tamamen bu limana bağlıdır.
Translate from Turkish to English
Also check out the following words: kasabada, yaşıyordu, Kulübe, katılmaz, mısın, katılmak, isteyenler, buraya, isimlerini, yazsın.