Turkish example sentences with "ülkede"

Learn how to use ülkede in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Try Mate's Mac app

Translate in Safari and other macOS apps in one click.

try for free

Try Mate's iOS app

Translate in Safari, Mail, PDFs, and other apps in one click.

Try Mate's Chrome extension

Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.

Get for free

Try Mate apps

Install it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.

Get for free

Cumartesi ve pazar günleri, Arap ülkeleri ve İsrail hariç birçok ülkede hafta sonu olarak belirlenmiştir.
Translate from Turkish to English

Babasının yabancı bir ülkede öldüğü söyleniyor.
Translate from Turkish to English

Hiç yabancı bir ülkede bulundun mu?
Translate from Turkish to English

Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
Translate from Turkish to English

Birçok ülkede eşcinsel olmak hapsedilme sebebidir.
Translate from Turkish to English

Cinayetlerin sayısı Japonya gibi bir ülkede bile artmaktadır.
Translate from Turkish to English

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
Translate from Turkish to English

Bu göl ülkede en derinler arasında yer alıyor.
Translate from Turkish to English

Bu göl bu ülkede en derindir.
Translate from Turkish to English

Tom o güne kadar başka bir ülkede yaşamak için bir şansı olacağını düşünmüyordu.
Translate from Turkish to English

İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Translate from Turkish to English

O ülkede en yüksek dağın adı nedir?
Translate from Turkish to English

Bu ülkede adalet biraz çifte standartlıdır: fakirlerin adaleti ve zenginlerin adaleti.
Translate from Turkish to English

Amerika'daki yaşlı insanlara diğer birçok ülkede aldıkları saygı aynı derecede verilmez.
Translate from Turkish to English

Bazı insanlar bu ülkede çok fazla avukat olduğunu düşünüyorlar.
Translate from Turkish to English

Yakında bu ülkede yaşamaya alışacaksın.
Translate from Turkish to English

Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
Translate from Turkish to English

Kevin ülkede teyzesi tarafından büyütüldü.
Translate from Turkish to English

Yağmur bu ülkede seyrektir.
Translate from Turkish to English

Onun ülkede bir mülkü var.
Translate from Turkish to English

Horoz dövüşü birçok ülkede yasa dışıdır.
Translate from Turkish to English

Biz yaz boyunca ülkede yaşarız.
Translate from Turkish to English

Onun babasının başka bir ülkede olduğunu duyuyorum.
Translate from Turkish to English

Onun annesi ülkede tek başına yaşıyor.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede petrol sınırlıdır.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.
Translate from Turkish to English

İngilizce birçok ülkede konuşulur.
Translate from Turkish to English

İngilizce birçok ülkede öğretilir.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede iklim ılımandır.
Translate from Turkish to English

Artan nüfus bu ülkede ciddi bir sorun haline gelmiştir.
Translate from Turkish to English

İngilizce bütün ülkede yayıldı.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede petrol sıkıntımız yok.
Translate from Turkish to English

Ülkede en çok sevilen insandı.
Translate from Turkish to English

O ülkede posta hizmeti hızlı değil.
Translate from Turkish to English

Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
Translate from Turkish to English

Doğunun ve batının kültürü bu ülkede buluşur.
Translate from Turkish to English

İspanyolca, Güney Amerika'daki birçok ülkede konuşulur.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede, bazıları ayakkabısız dolaşır.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede aile başına düşen çocuk sayısı 2'den 1,5'a düştü.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede kendimi özgür hissetmiyorum.
Translate from Turkish to English

Eğer bu ülkede bunca yıl savaş varsa ve bir milletvekilinin oğlu savaşmadıysa bunu bana açıklayamazsın.
Translate from Turkish to English

Fransızca öğrenmenin en iyi yolu Fransızca konuşan bir ülkede yaşamaktır.
Translate from Turkish to English

Fransızcada akıcı olmak için Fransızca konuşan bir ülkede yaşamak gerekli midir?
Translate from Turkish to English

Hangi ülkede doğdun?
Translate from Turkish to English

Çoğumuz yabancı bir ülkede kültür şoku yaşarız.
Translate from Turkish to English

Sanayi devrimi bizim ülkede tam manasıyla gerçekleşmedi.
Translate from Turkish to English

Ülkede birçok genç insan işsiz.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede birçok genç insan işsiz.
Translate from Turkish to English

Ben bu ülkede hak etmediğim muamele gördüm.
Translate from Turkish to English

Eğer ki bu ülkede istediğim bir iş sahibi olamayacaksam bu ülkeden gideceğim.
Translate from Turkish to English

Şu ülkede petrol çoktur.
Translate from Turkish to English

Tom komünist bir ülkede büyüdü.
Translate from Turkish to English

Onu seviyorum ama o başka bir ülkede yaşıyor.
Translate from Turkish to English

Tom hiç Fransızca konuşan bir ülkede bulunmadı.
Translate from Turkish to English

Boston hangi ülkede?
Translate from Turkish to English

Bu ülkede üniversiteler bile ücretsiz.
Translate from Turkish to English

İklim değişimi, iç savaş,finansal zorluk ve altyapısal kaosun hepsi bu ülkede karışıklığa neden olmuştu.
Translate from Turkish to English

Ülkede çok sayıda insan açlıktan ölüyor.
Translate from Turkish to English

Biz çok güvenli bir ülkede yaşıyoruz.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede tıbbi esrar yasaldır.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede dört mevsim var.
Translate from Turkish to English

Birçok ülkede iç savaş yaşanıyor.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede herkes herkesi gözetliyor.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede Batı ve Doğu kültürleri kaynaşmıştır.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede doğum oranı hızla düşüyor.
Translate from Turkish to English

O buralı değil. Başka bir ülkede dünyaya geldi.
Translate from Turkish to English

Kurak bir ülkede yaşıyor.
Translate from Turkish to English

Hava kirliliği bu ülkede önemli bir problem.
Translate from Turkish to English

Başka hiçbir ülkede Japonya'daki kadar sıklıkla deprem olmaz.
Translate from Turkish to English

Tatilimi yabancı bir ülkede geçirdim.
Translate from Turkish to English

Birçok insan, ülkede yasadışı olarak yaşıyor.
Translate from Turkish to English

Bazı insanlar bu ülkede çok fazla sayıda avukat bulunduğunu düşünüyor.
Translate from Turkish to English

Yabancı bir ülkede pasaportunu kaybetmek valizini kaybetmekten veya cüzdanını çaldırmaktan daha kötüdür.
Translate from Turkish to English

Çok büyük ayıplar yaşandı bu ülkede.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede adalet isteyen hiç kimse, yanlış yere bir kişinin dahi mağdur edilmesini istemez.
Translate from Turkish to English

Bunları uzaydan gelen birileri yapmadığına göre, bu ülkede birileri suçlu.
Translate from Turkish to English

Yabancı bir ülkede yapayalnızım.
Translate from Turkish to English

Tom ve Mary aynı ülkede yaşamıyorlar.
Translate from Turkish to English

Kadınlar bu ülkede siyaset konuşmazdı.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede en ünlü tımarhane Manisa'da bulunur.
Translate from Turkish to English

Fransızca 29 ülkede resmî dildir.
Translate from Turkish to English

Ben artık bu ülkede yaşamak istemiyorum.
Translate from Turkish to English

Birçok ülkede İspanyolca konuşulur.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede başarı cezasız kalmaz.
Translate from Turkish to English

Tom üç faklı ülkede yaşadı.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır.
Translate from Turkish to English

Yabancı bir ülkede olduğunuzda, bazı şeylerden mahrum kalıyorsunuz.
Translate from Turkish to English

O, tüm ülkede bilinir.
Translate from Turkish to English

Ben her zaman başka bir ülkede yaşamak istedim.
Translate from Turkish to English

Burada mı yoksa başka bir ülkede mi yaşamayı tercih edersin?
Translate from Turkish to English

Onlar başka bir ülkede yaşıyorlar.
Translate from Turkish to English

Sen hiç yabancı bir ülkede alışveriş yaptın mı?
Translate from Turkish to English

Bu ülkede erkekler her zaman kadınların önünde yürürler.
Translate from Turkish to English

Hiç başka bir ülkede yaşadın mı?
Translate from Turkish to English

Rus dili anadil olarak eski Sovyetler Birliği'nin kurucu cumhuriyetlerini oluşturan Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Kırgızistan'da konuşulan ve Letonya, Estonya ve başka birçok ülkede resmi olmamasına karşın yaygın olarak kullanılan bir Slav dilidir.
Translate from Turkish to English

Birçok ülkede en yüksek ceza ömür boyu hapistir.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede ne kadar kalmayı planlıyorsun?
Translate from Turkish to English

Bu ülkede yaşamak hoşuma gidiyor.
Translate from Turkish to English

Dünyada hemen her ülkede suşi restoranları vardır.
Translate from Turkish to English

Bu ülkede birçok büyük şehir var.
Translate from Turkish to English

Birçok kişiyle konuşmak istiyorsan, Esperanto öğrenmelisin. Neden bu dil? Çünkü o hem güzel hem de çalışmamızı teşvik eder. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bir sürü insan olduğundan dolayı uluslararası bir dil önemlidir. Ve bunun yanı sıra, Esperanto sadece faydalı değil aynı zamanda öğrenmesi kolaydır. Esperanto konuşuyorsan birçok ülkede seyahat edebilirsin. Gel ve onu öğren.
Translate from Turkish to English

Also check out the following words: hoşlanıyorum, çatal, eksik, bıçak, kaşık, hızlı, konuşma, Hilton, Oteli'ne, Kan.