Frases de ejemplo en Turco con "zorunda"

Aprende a usar zorunda en una frase en Turco. Más de 100 ejemplos cuidadosamente seleccionados.

Prueba la aplicación Mate para Mac

Traduce en Safari y otras aplicaciones de macOS con un clic.

probar gratis

Prueba la aplicación Mate para iOS

Traduce en Safari, Mail, PDFs y otras aplicaciones con un clic.

Prueba la extensión Mate para Chrome

Traducción con doble clic para todos los sitios web y subtítulos de Netflix.

Obtén Mate gratis

Prueba las aplicaciones Mate

Instálalo en Chrome (o cualquier otro navegador) en tu computadora y lee Internet como si no hubiera idiomas extranjeros.

Obtén Mate gratis

Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
Translate from Turco to Español

Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
Translate from Turco to Español

Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
Translate from Turco to Español

Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Translate from Turco to Español

O,sadece yardım istemek zorunda.
Translate from Turco to Español

Seninle gitmek zorunda mıyım?
Translate from Turco to Español

İstasyona gitmek zorunda kalacak.
Translate from Turco to Español

Bugün çalışmak zorunda değilsin.
Translate from Turco to Español

Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
Translate from Turco to Español

O, iş için Tokyo'ya gitmek zorunda.
Translate from Turco to Español

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
Translate from Turco to Español

Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
Translate from Turco to Español

Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
Translate from Turco to Español

Bayan Baker çok yakında genç adamın ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu, yatmaya gitmeden önce arabasını gece için uygun bir yere parkedebilmek için genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
Translate from Turco to Español

Kapı uymuyorsa, düzgün şekilde kapanana kadar ahşabı biraz rendelemek zorunda kalabilirsin.
Translate from Turco to Español

Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
Translate from Turco to Español

O, emeklilik maaşıyla yaşamak zorunda.
Translate from Turco to Español

Kahveyi yudum yudum içmek zorunda kaldım, çünkü çok sıcaktı.
Translate from Turco to Español

Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
Translate from Turco to Español

Ona bir köpek aldı. Ancak, o köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden birine vermek zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
Translate from Turco to Español

Ben bütün gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Tom, Mary ile bir hafta sonu daha geçirmek zorunda kalmaktan ödü patladı.
Translate from Turco to Español

Bir hafta boyunca hastanede kalmak zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
Translate from Turco to Español

Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.
Translate from Turco to Español

Söylediğim için özür dilemek zorunda değilim.
Translate from Turco to Español

Seni vurmak istemiyorum, fakat zorunda kalırsam, vururum.
Translate from Turco to Español

Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Bu kadar çok çalışmak zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Her gün buraya gelmek zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Her gün oraya gitmek zorunda mısınız?
Translate from Turco to Español

Yarın sabah altıda kalkmak zorunda kalacaksın.
Translate from Turco to Español

Korkarım ki paydos etmek zorunda kalacağım.
Translate from Turco to Español

Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
Translate from Turco to Español

Tom'un işini yapacak birini almak zorunda kalacağım.
Translate from Turco to Español

Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Onu yemek zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Yemek zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Biz o olmadan gitmek zorunda kalabiliriz.
Translate from Turco to Español

Ben tanıtım için onunla rekabet etmek zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Babası öldükten sonra, o tek başına çalışmak zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Biz binayı satmak zorunda kaldık çünkü onu zararda işlettik.
Translate from Turco to Español

Tom öğleden sonra sadece evden çıkmak zorunda olduğuna karar verdi.
Translate from Turco to Español

Oraya mutlaka kendin gitmek zorunda değilsin.
Translate from Turco to Español

Yarın oraya gitmek zorunda.
Translate from Turco to Español

O, tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Yarın sabah erken kalkmak zorunda kalacaksın.
Translate from Turco to Español

Bir bilet almak için en az bir saat beklemek zorunda kalırsın.
Translate from Turco to Español

O, bir gün yaptığının hesabını vermek zorunda kalacak.
Translate from Turco to Español

Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
Translate from Turco to Español

O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
Translate from Turco to Español

Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Tren olmadığı için, tüm yolu yürümek zorunda kaldık.
Translate from Turco to Español

Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.
Translate from Turco to Español

Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
Translate from Turco to Español

İngilizce yanıt vermek zorunda mıyım?
Translate from Turco to Español

Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
Translate from Turco to Español

Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
Translate from Turco to Español

Pasaportumu kaybettim. Yeni bir tane almak zorunda kalacağım.
Translate from Turco to Español

Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.
Translate from Turco to Español

Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
Translate from Turco to Español

Bir insan ne ekerse onu biçmek zorunda kalır.
Translate from Turco to Español

Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.
Translate from Turco to Español

Görünmez olsam, giyinmek zorunda olmam.
Translate from Turco to Español

Birbirimizle işbirliği yapmak zorunda kaldık.
Translate from Turco to Español

Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
Translate from Turco to Español

Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.
Translate from Turco to Español

Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Tom'un sağlık giderlerini karşılamak için arabasını satmak zorunda kaldığından şüpheliyim.
Translate from Turco to Español

Tom'un bütün istediği onun vermek zorunda olduğu tüm aşkı kabul edecek bir kadın bulmaktı.
Translate from Turco to Español

Ben treni yakalamak için gerçekten koşmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Beklemek ve görmek zorunda kalacaksınız.
Translate from Turco to Español

Trafik kazası nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
Translate from Turco to Español

Hızlı koşmak zorunda değilsiniz.
Translate from Turco to Español

Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.
Translate from Turco to Español

Onun öyle kötü sağlık içinde olmak zorunda olması üzücü bir durum.
Translate from Turco to Español

Bizden biri gitmek zorunda kalacak.
Translate from Turco to Español

Seni tekrar aramak zorunda kalacağım.
Translate from Turco to Español

Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
Translate from Turco to Español

Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
Translate from Turco to Español

Tom uygulama sırasında sol dizini incitti, bu yüzden John oyunu yerinde oynamak zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Tom şapkasını kaybetti, ve yeni bir tane almak zorunda olduğunu hissetti.
Translate from Turco to Español

Tom mektubu bugün yazmak zorunda mı?
Translate from Turco to Español

Tom'un işini yapması için birini kabul etmek zorunda kalacağız.
Translate from Turco to Español

Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
Translate from Turco to Español

Tom bugün evde kalmak zorunda mı?
Translate from Turco to Español

Tom bugün okula gitmek zorunda değil.
Translate from Turco to Español

Tom bir acil durum çağrısı aldı ve işi terk etmek zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
Translate from Turco to Español

Tom binadan ayrılmak zorunda kalacak.
Translate from Turco to Español

Tom bir yıldan daha fazla Boston'da yaşamak zorunda olmamayı ümit ediyor.
Translate from Turco to Español

También echa un vistazo a las siguientes palabras: açıklamamı, sözüme, ifademin, hatama, zevkime, servetimi, ablamdır, yanıtlamaktan, mektubuma, mektubumdan.