Turkish example sentences with "ye"

Learn how to use ye in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Daha fazla sebze ye.

Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.

İç ve ye.

Ye ve iç.

Gel, mutfaktaki meyveleri ye.

"A B ye eşittir" " Eğer ve sadece B gerçekse A doğrudur". ile aynı anlamı vardır.

Sıcakken çorbanı ye.

Soğumadan önce çorbanı ye.

Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye.

Hoşlandığın herhangi birini ye.

Üzümünü ye bağını sorma.

İstediğin kadar çok ye.

İstediğin yiyeceği ye.

Lütfen sadece yumuşak yiyecekler ye.

Lütfen hâlâ sıcakken onu ye.

Boşan da semerini ye.

Biraz jambon ye.

Benim sahip olduğumun iki katı kadar çok CD ye sahip.

Lütfen ye. Açsın, değil mi?

Beni ye!

Eğer hâlâ açsan, bir hamburger daha ye.

Yemeğini ye.

Ispanağını ye.

Sebzelerini ye.

Sebzeni ye.

Bir şeyler ye lütfen.

Bir insan kurtar. Bir yamyam ye.

Bok ye - milyonlarca sinek yanılıyor olamaz.

Bir kurabiye ye.

Bizimle birlikte ye.

Taze ye, Fransızca ye.

Taze ye, Fransızca ye.

Ne istersen ye.

Şimdi yiyebileceğin her şeyi ye ve içebileceğin her şeyi iç çünkü önümüzdeki 3 gün hiç yemek olmayacak!

Yavaş ye.

Eğer açsan, ye!

Ye ve aç kalma.

Yemeğin soğumadan yemeğini ye.

İyi bir çocuk ol ve sebzelerini ye.

Bir çörek ye.

Boşanda semerini ye.

Tavsiye ye ihtiyacınız varmı?

Soğumadan önce bunu derhal ye.

Ye!

Biraz doğum günü pastası ye.

Sadece balık değil aynı zamanda et de ye.

Çok sebze ye.

Bütün gece ye iç ve bütün gün uyu.

Aç olduğunu düşünüyorum. Ye.

Sanırım açsın. Ye.

Benimle öğle yemeği ye.

Dilediğin her şeyi ye.

İstediğin kadar ye.

Bu elmayı ye ve bana tadının nasıl olduğunu söyle.

Üzümü ye bağını sorma.

Bir şey ye.

Ne istiyorsan ye.

Kar ye.

Dondurmanı erimeden önce ye.

Ben çalışırken sen yemek ye.

Kavurga ye.

Lütfen biraz daha ye.

Sinirlenme amca. Gel! Yarın bizimle birlikte akşam yemeği ye!

Ye bunu!

İstediğini ye.

Bir tatlı çörek ye.

Bir kruvasan ye.

Bir ay çöreği ye.

Bu kekleri ye.

Yavaş ye!

Herkes Henry' ye hayran.

Yabancılar Fuji' ye hayran olur.

Dışardan gelenler Fuji' ye hayran olur.

Her sabah canlı bir kurbağa ye ve günün geri kalan kısmında sana daha kötü bir şey olmayacak.

Gel ve akşam yemeğini ye.

Sadece balık yeme. Et de ye.

Sadece balık yeme. Biraz et de ye.

Sadece otur ve ye.

Daha yavaş ye!

A' dan B' ye iki kişilik tek yönlü bilet almak istiyorum.

Meyve ye!

Kızma, amca. Gel! Yarın bizimle yemek ye.

Bugün tıka basa ye ve yarın acından öl.

Hızlı çalış, yavaş ye.

Biraz daha ye.

Bunu ye.

Öğle yemeği ye.

Daha fazla ye, yoksa güçlenemeyeceksin.

Şehriye ye.

Birçok insan için hayatın anlamı üç harfe sığar: YSU — ye, sıç, uyu.

Buraya gel ve çikolatalı kek ye!

Çorbanı sıcakken ye.

Üzümü ye, bağını sorma!

Lütfen çorbanı ye.

Eğer açsan yemek ye.

Aç olduğunda yemek ye.

Çok ye!

Tabağındaki her şeyi ye.

Yavaş ye. Yemeğinin tadını çıkar.

Fransa'da iyi ye.

Bir insanı kurtar. Bir yamyam ye.

Also check out the following words: her, yerde, satılıyor, okul, kütüphanesinin, Köpekleri, severim, Bulaşık, makinesinin, nasıl.