Turkish example sentences with "çok"

Learn how to use çok in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bunlar çok eski kitaplar.

Mahjong taşları çok güzeller.

Mahjong dünyada çok popüler olan oyunlardan biri.

Mahjong'u çok seviyorum.

Mahjong'da çok iyiymiş.

Hayalim çok güçlü bir Mahjong oyuncusu olmak.

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

Ailesini çok endişelendirdi.

Seni anlamak gerçekten çok zor.

Çok daha iyi hissediyorum.

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

Çocukların daha çok uykuya ihtiyacı vardır.

Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

Onu tanıdıkça daha çok seversin.

Çok lezzetli.

Bu kıyafetim çok demode.

Çok şarap içmiyorum.

Çok fazla yersen şişmanlarsın.

Öğretmenimiz bize çok ödev verir.

Çok teşekkür ederim!

Çok teşekkür ederiz!

Çok teşekkürler!

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.

Sigara içmek size çok zarar verecektir.

Çocukların çoğunluğu değişimi çok iyi duyamazlar.

Seni çok seviyorum.

Maria kıyafete çok para harcıyor.

O çok pahalı!

Ben çok yorgunum.

Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.

Çok işime yaradı.

Çok gürültü yapmadığımız sürece oynamaya devam edebiliriz.

Çok geç.

Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.

Çok susadım. Bir fincan kahve istiyorum.

Bugün, çok fazla ödevim var.

Ondan çok hoşlanıyorum.

Lütfen çok hızlı konuşma.

Bu kravat sana çok yakışıyor.

Bu günlerde aklımda çok fazla şey var.

Yapacak çok şey var!

Şimdi iyi, ne çok ağır ne de çok hafif.

Şimdi iyi, ne çok ağır ne de çok hafif.

Tokyo çok büyük bir şehirdir.

Neden hayat çok acı dolu?

Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.

Angelica Pickles çok bencildir.

Sırrımı bilmek ister misin? Çok basit...

O çok zeki.

O çok sıkı çalışan bir öğrencidir.

O çok üzgün.

Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.

O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.

O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.

O çok çalışkan.

O çok meşgul olmalı.

O çok şık görünüyor.

O çok iyi yemek yapar.

O çok iyi oynuyor.

O çok güzel.

Konserde çok fazla insan vardı.

Konserde çok fazla kişi vardı.

Ders çalışmak için çok yorgundu.

Bu elma çok kırmızı.

Onun ne de çok kitabı var!

Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.

Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

Göl çok derin.

Robin uyurken çok sevimli görünüyor.

Müziğe çok düşkün.

Benim odam çok küçük.

O okulunu çok seviyor.

Latince'nin nasıl okunacağını çok az öğrenci bilir.

Bu bölgede çok az kitapçı var.

Bu kitabı çok ilginç buldum.

Bu kitabı çok enteresan buldum.

Onu çok iyi biliyorum.

Çok çalışmalısın.

Karanlıktan çok korkar.

Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.

Çok çalışman gerekiyor.

Cümleleri eklemeyi keşfettim, Tatoeba'da çevirmek diğerlerinden daha çok eğlenceli olabilir.

Kalk. Çok geç oldu.

İvintilerde yüzmek çok düşüncesizce.

Ben çok memnunum.

Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.

YouTube videoları çok anlamsız.

Endonezya pek çok adadan ve iki yarımadadan oluşur.

Japonya çok kâğıt tüketmektedir.

Çok yaşa Farsça!

Chris'i sevmiyorum çünkü o çok kaba ve duyarsız.

O çok düşünceli ve sabırlı.

O çok fazla.

Tatoeba'nın yeni sürümünü görmek için çok sabırsızlanıyorum.

Ben çok kısayım.

Tüm çoraplar çok değerlidir.

Tatoeba Project'in hedefi çok fazla cümle olması değil, tüm cümlelerin tüm dillere çevrilmesidir.

Ben görünce çok korktum.

Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.

Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.

Also check out the following words: Islanmaya, Avukatımı, hakkım, gürlediğini, havalanını, straganofu, Çorbamı, geçinebiliyorum, inmeliyim, unutmamalıyım.