Turkish example sentences with "saatte"

Learn how to use saatte in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Her altı saatte bir ilacımı almak zorundayım.

Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

Masuru bu işi bir saatte bitiremez, değil mi?

Her zamanki saatte seni karşılayacağım.

Her altı saatte bir bu ilacı için.

Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.

İlaç her altı saatte bir alınmalıdır.

Bu ilacı her altı saatte bir al.

Dün bu saatte sinemadaydık.

Tom bu saatte burada ne yapıyor?

Nasıl olur da gece öyle geç saatte bizi ziyaret edersin?

Niçin beni bu uygunsuz saatte aradın?

Bir saatte geri döneceğim.

On yedinci saatte yürütmenin durdurulması emredildi.

Sadece her iki saatte bir otobüs vardır.

Her zamanki saatte seninle buluşacağım.

Bir kız için gece geç saatte kendi başına dışarı çıkması güvenli değildir.

Böylesine geç bir saatte geldiğim için özür dilerim.

Tom Mary'nin saatte otuz dolardan daha fazla kazanamayacağını düşündü.

Tom üç saatte tüm kitabı okudu.

Dün yaklaşık olarak bu saatte ne yapıyordun?

Tom saatte üç yüz dolar kazanır.

Yarın yaklaşık bu saatte sınav oluyor olacağım.

Yarın bu saatte yağmur yağıyor olacak.

Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.

Hangi saatte geri döneceğini düşünüyor sunuz?

Bu araba saatte 60 km hızla gidiyor.

O, saatte 90 mil yapabilir.

Yarım saatte okula yürüyebilirim.

Her altı saatte ateşimi ölçtüm.

Uçağımız gece geç saatte Ankara'ya indi.

Saatte bir sorun vardı.

Yarım saatte iki mil yürüdü.

Her dört saatte bir bu ilacı al.

Tren saatte 500 mil gidiyordu.

Onun hangi saatte döneceğini düşünüyorsun?

Bu uçak saatte 800 mil uçabilir.

Sabah erken saatte güvenli şekilde buraya geldim.

Her altı saatte iki hap almalıyım.

Dün bu saatte TV izliyordum.

Gece geç saatte evime doluştular.

Gece bu kadar geç saatte burada ne yapıyorsun?

Tren saatte 500 mil yol alıyordu.

Tom her üç saatte bir ilaç almak zorunda.

Arabayı saatte seksen kilometre hızla sürdü.

Burada otobüsler saatte kaç kez kalkar?

Yarın yaklaşık olarak bu saatte TV izliyor olacağım.

Saatte üç mil hızla yürüdüler.

Yaklaşık beş saatte uçarak Amerika'yı geçebilirsin.

Thomas A. Edison işini öylesine sever ki ortalama olarak 24 saatte 4 saatten daha az uyur.

Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.

Bu ilaç üç saatte bir alınmalıdır.

Bu ilaç üç saatte bir alınmalı.

Her altı saatte bu ilacı iç.

Bir saatte altmış dakika vardır.

Bütün gün boşum, sana uygun olan herhangi bir saatte gelip seni göreceğim.

Eve gece geç saatte kendi başıma gitmemeliydim.

Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.

Beni gece çok geç saatte aramak zorunda değildin.

Trenimiz saatte 200 km ile gitti.

Hız limiti saatte 60 mildi.

Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.

Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.

Tom genellikle hız limitinin yaklaşık saatte 10 kilometre üzerinde sürer.

Saatte on üç dolar kazanırım.

Bu kadar geç saatte aradığım için üzgünüm.

Gece bu kadar geç saatte sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Son kırk sekiz saatte üç saatten daha az uyudum.

Bu kadar geç saatte ne yapıyorsun?

Tom genellikle saatte üç yüz dolar kazandığını söylüyor.

Bu saatte ne yapıyorsun?

Bu kadar erken saatte burada ne yapıyorsun?

Saatte otuz dolar alıyorum.

Bana saatte otuz dolar ödeniyor.

Geç saatte uyumamalısın.

Partinin başlayacağı saatte burada olacak mıyız?

İstanbul, bu saatte yürünemeyecek kadar sıcak.

Polis beni durdurduğunda saatte 120 kilometre hızla sürüyordum.

Bir saatte oraya varacağız.

Gece geç saatte internette gezindim.

Dünya, kendi ekseni etrafında 24 saatte bir döner.

Yarın yaklaşık olarak bu saatte Londra'da olacağız.

Şu anda Mekke'de sıcaklık 34 derece, hava açık ve bulutsuz, nem yüzde 36, rüzgar hızı ise saatte 3 km.

Tartışma gece geç saatte kadar devam etti.

Yarın bu saatte orada olamam.

Bu araba saatte 60 km. gidiyor.

Yarın bu saatte, onlar şampiyonluk için dövüşüyor olacaklar.

Bu saatte dışarıda yalnız dolaşmana izin veremem, bu çok tehlikeli.

Bu saatte her yer kapalıdır.

Bu saatte burada ne yapıyorsun?

Beni bu numaradan istediğiniz saatte arayabilirsiniz.

Sabahleyin bu kadar erken saatte gerçekten pizza yemek istiyor muyuz?

Bu saatte bir şey hatalı görünüyor.

Dün televizyonda aynı saatte üç iyi film vardı. Ve onlardan hiçbirini görmedim.

Bu saatte kim arıyor?

Evinizden 10 km uzaktaki bir mağazaya gitmek istiyorsanız ve saatte 50 km hızla sürüyorsanız oraya varmak 12 dakikanızı alır.

Evinizden 10 km uzaktaki bir mağazaya gitmek istiyorsanız ve saatte 50 km hızla sürüyorsanız oraya varmak kaç dakikanızı alır?

Ekvatorda, Dünya yaklaşık saatte 2200 kilometre hızla dönüyor.

Çimento 2-3 saatte sertleşir.

Bu saatte aradığım için üzgünüm.

Tom sabah çok erken saatte Mary'nin dışarıda koştuğunu gördüğüne şaşırmıştı.

Also check out the following words: açıyor, kimin, olursa, ona, et, Evim, durağına, yakın, Zamanın, ölçüsü.