Turkish example sentences with "ofise"

Learn how to use ofise in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Ofise bir ilave yaptılar.

O, cumartesi günü ofise gitmez.

Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin.

Neden ofise gitmedin?

Tom ofise koştu.

Tom bugün ofise gitmenin gerekli olmadığına karar verdi.

Bir kural olarak, o, sabahleyin yaklaşık 80:30'da ofise varır.

Yarın sabah mutlaka ofise gel.

Yarın her zamankinden bir saat daha erken ofise gelmen mümkün mü?

O rahatsız olduğu için bugün ofise gelemez.

Tom bugün ofise gelemiyor.

O, ofise arabayla gider.

Biz ofise zamanında vardık.

Niçin ofise gitmedin?

Ofise otobüsle gider.

Ofise ilk olarak ben çağrıldım.

Bir saat içinde ofise gitmeli.

Başvurusunu ofise gönderdi.

Hioka Park'tan sizin ofise nasıl giderim?

Ofise giderken cüzdanımı çaldırdım.

Beni ofise geri götür. Telefonumu unuttum.

Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.

Bir ofise ihtiyacım yok.

Tom her sabah ofise varır varmaz pencereleri açar.

Ofise gidiyorum.

Seni ofise geri götüreceğim.

Ofise geri gitmem gerekiyor.

Ofise geri gitmeliyim.

Tom kucak dolusu posta taşıyarak ofise girdi.

Tom'un bugün ofise gelmesi gerekiyordu.

Tom cumartesi günü ofise gitmez.

Tom bana neden pazartesi günleri ofise gelmediğimi sordu.

Tom Mary'nin onu ofise götürmesini istedi.

Tom her zamankinden daha geç ofise geldi.

Bu hafta yeni bir ofise taşındım.

Ben ofise geri dönmek zorundayım.

Ofise geri mi dönüyorsun?

Tom şimdiye ofise varmış olmalıydı.

Tom şu ana kadar ofise varmalıydı.

Dün ofise gittin mi?

Ofise geri git.

Ofise döndüğümde onu ararım.

2.30'a kadar ofise geri dönmek zorundayım.

Öğle yemeğinden sonra ofise döndüm.

Gerçekten ofise geri dönmek zorundayım.

Tom ofise geri dönmek zorunda kaldı.

Daha çok bilgi için ofise başvurun.

Bugün birkaç saat ofise gitmek zorundayım.

Ofise geri dönmek zorundayım.

Tom ofise gitmeden önce küçük bir atış talimine girmek istedi.

Tom yatak odasını bir ofise dönüştürdü.

Tom benim sahip olduğumdan daha güzel bir ofise sahip.

Tom ofise geri geldi.

Tom ofise gitmek için zaten yola çıktı.

Lütfen bunu ofise geri götür.

Tom bana ofise geri gitmek zorunda olduğunu söyledi.

Ofise geri dönmen gerekiyor.

Bugün ofise uğradım.

Ofise döneceğim.

Biz ofise dönüyoruz.

Ben ofise geri gidiyorum.

Müdür ofise her gün gelmez.

Patron ofise her gün gelmez.

Tom kapıyı açtı ve ofise girdi.

Ofise geri gitmek istiyorum.

Ofise geri gideceğim.

Ofise geri dönelim.

Trenle ofise gidebilir misin?

Yarın ofise erken geleceğim.

Yarın ofise gelmene gerek yok.

Dün ofise gelmedin ve ben sebebini bilmek istiyorum.

Tom'un daha büyük bir ofise ihtiyacı var.

Tom ofise hücum etti.

Ofise geri dönünceye kadar bir şey yapamayız.

Tom ofise kadar Mary'yi izledi.

O bugün iyi hissetmediği için, ofise gelemez.

Beni ofise geri götür.

Dan yatak odasını bir ofise dönüştürdü.

Müdür burada değilse bu ofise giremem.

Tom'un pazartesi günü ofise gelmesi gerekmez.

Senin evinden ofise gitmek ne kadar sürer?

Bay Tom ofise geldiğinde bana bildirir misiniz?

Tom gerçekten bugün ofise gelmek zorunda değildi.

Ben genellikle okula bisikletimle giderim. Ofise demek istiyorum.

Ben ofise gitmeliyim.

Ben ofise gitmek zorundayım.

O arabasını sattı, bu yüzden o trenle ofise gider.

Lütfen istediğin zaman bizim ofise gel.

Çarşamba günü beni ofise götürür müsün?

Tom onun için bekleyen polisi bulmak için ofise geldi.

Tom elinde bir silahla Mary'nin ofise baskın yaptı.

Ben Tom'a bugün ofise gelmesine gerek olmadığını söyledim.

Tom ofise doğru yürüdü.

Şu andan itibaren, ofise geldiğimde masamın üzerinde sıcak bir fincan kahve istiyorum.

Tom masasını temizlemek için tam zamanında ofise gitmek istedi.

Tom'la ofise geri döneceğim.

Sana o ofise gitmemeni söyledim.

Bu ofise gelmek için kimsenin iznine ihtiyacım yok.

Tom, unuttuğu bir şeyi almak için ofise geri döndü.

Ofise zamanında ulaştığınızdan emin olun.

Tom ofise geri döndü.

Also check out the following words: severim, Bulaşık, makinesinin, nasıl, çalıştığını, anlatabilir, misin, Zor, durumlarla, başa.