Learn how to use nadiren in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.
Translate in Safari and other macOS apps in one click.
Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.
Get for freeInstall it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.
Get for free
Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Translate from Turkish to English
Nadiren radyo dinlerim.
Translate from Turkish to English
Talihsizlikler nadiren birer birer gelirler.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Saldırılmadığı sürece bir köpek nadiren ısırır.
Translate from Turkish to English
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
Translate from Turkish to English
Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
Translate from Turkish to English
Hava raporları nadiren gerçekleşir.
Translate from Turkish to English
Ben onu nadiren görüyorum.
Translate from Turkish to English
O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren Mary ile konuşur.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren Mary'nin şakalarına güldü.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren geç kalır.
Translate from Turkish to English
Tom okula nadiren geç kalır.
Translate from Turkish to English
Tom randevulara nadiren geç kalır.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren tartışmaları kazanır.
Translate from Turkish to English
Tom pazartesi günü nadiren dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren kırmızı et yer.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren evde yer.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren kahve içer.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren dergi okur.
Translate from Turkish to English
O nadiren hasta değildir.
Translate from Turkish to English
Tom ve Mary komşulardı, ancak nadiren birbirlerini görüyorlardı.
Translate from Turkish to English
O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
Translate from Turkish to English
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı.
Translate from Turkish to English
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
Translate from Turkish to English
Biz büyük isimlere nadiren rastlarız.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, bir kitap okur.
Translate from Turkish to English
Bill nadiren zamanında gelir.
Translate from Turkish to English
Nancy nadiren gülümser.
Translate from Turkish to English
Bob onu kızdırmadan Maria ile nadiren konuşur.
Translate from Turkish to English
Bob anne ve babasına nadiren yazar.
Translate from Turkish to English
O nadiren dışarı gider.
Translate from Turkish to English
Bizim köpek nadiren ısırır.
Translate from Turkish to English
Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.
Translate from Turkish to English
Babam nadiren sigara içer.
Translate from Turkish to English
Nadiren bir kütüphaneye giderim.
Translate from Turkish to English
Biz burada nadiren kar görürüz.
Translate from Turkish to English
O nadiren kiliseye gider.
Translate from Turkish to English
Sinemalara nadiren giderim.
Translate from Turkish to English
Öğretmenimiz nadiren güler.
Translate from Turkish to English
O nadiren beni görmeye gelir.
Translate from Turkish to English
O, nadiren kahvaltı yapar.
Translate from Turkish to English
Ben okulda onu nadiren gördüm.
Translate from Turkish to English
O, nadiren iyi bir ruh hali içindedir.
Translate from Turkish to English
Ben nadiren süt ürünleri tüketirim.
Translate from Turkish to English
O nadiren sözünü tutmaz.
Translate from Turkish to English
O, nadiren sinemalara gider.
Translate from Turkish to English
Kışın buraya nadiren kar yağar.
Translate from Turkish to English
O, babasına nadiren yazar.
Translate from Turkish to English
O, pazar günü nadiren evde kalır.
Translate from Turkish to English
O, pazar günleri nadiren dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
O, Pazar günleri nadiren evde kalır.
Translate from Turkish to English
O, nadiren ebeveynlerine yazar.
Translate from Turkish to English
O, nadiren oraya giderdi.
Translate from Turkish to English
Annem gece nadiren televizyon izler.
Translate from Turkish to English
Ben onu nadiren görürüm.
Translate from Turkish to English
O, nadiren sinirlenir.
Translate from Turkish to English
O nadiren, kırk yılda bir, gelir.
Translate from Turkish to English
O, okula nadiren geç kalır.
Translate from Turkish to English
Fırsat kapıyı nadiren iki kez çalar.
Translate from Turkish to English
Tom randevulara nadiren geç gelir.
Translate from Turkish to English
Nadiren kızgın ya da sinirli olur.
Translate from Turkish to English
Nadiren eşine hediyeler verir.
Translate from Turkish to English
Baban nadiren aşırıya kaçar.
Translate from Turkish to English
Toplantımız nadiren zamanında başlar.
Translate from Turkish to English
Nadiren okuma için zaman bulabilirim.
Translate from Turkish to English
Randevularına nadiren geç kalır.
Translate from Turkish to English
Yabancılarla birlikte nadiren rahattır.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, şehrin dışına çıkar.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, Fransızca konuşurlar.
Translate from Turkish to English
Erkek kardeşim nadiren, kırk yılda bir, kiliseye gider.
Translate from Turkish to English
Pasif insan nadiren, kırk yılda bir, kendini ifade eder.
Translate from Turkish to English
Karanlıktan sonra nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
O, nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Randevularına nadiren, kırk yılda bir, geç kalır.
Translate from Turkish to English
O, nadiren, kırk yılda bir sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, berbere gider.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, güler.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, on birden önce yatmaya gider.
Translate from Turkish to English
Babam nadiren, kırk yılda bir, Pazar günleri dışarı çıkar.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, gece geç saatlere kadar telefonda konuşurum.
Translate from Turkish to English
Nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Translate from Turkish to English
Ülkenin bu kısmında nadiren kar yağar.
Translate from Turkish to English
Onlar nadiren, kırk yılda bir, birbirleriyle tartışırlar.
Translate from Turkish to English
O nadiren şarkı söyler fakat sanırım bu gece söyleyecek.
Translate from Turkish to English
İngilizce yazarken, nadiren hata yapar.
Translate from Turkish to English
O nadiren vazgeçer.
Translate from Turkish to English
O nadiren geç kalır.
Translate from Turkish to English
Onlar nadiren oraya gider.
Translate from Turkish to English
Onunla nadiren konuşurum.
Translate from Turkish to English
Nadiren bu kadar öfkelenirim.
Translate from Turkish to English
Tom nadiren soru sorar.
Translate from Turkish to English
Sinemaya nadiren giderim.
Translate from Turkish to English
Tom Fransızca yazarken nadiren hatalar yapar.
Translate from Turkish to English
Nadiren plâja giderim.
Translate from Turkish to English
Bu alanda nadiren kar yağar.
Translate from Turkish to English
Nadiren belgesel izlerim.
Translate from Turkish to English
Tom kahvesine nadiren şeker koyar.
Translate from Turkish to English