Turkish example sentences with "masanın"

Learn how to use masanın in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Masanın üstündeki hesap makinesi benim.

Masanın üzerinde bir kedi var.

Masanın üzerinde bir kitap var.

Masanın üzerinde bir elma var.

Masanın üzerinde bir şişe şarap var.

Masanın üzerinde bir kavun var.

Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.

Sanırım masanın altında su var.

Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Köpek, masanın altındaki kutudaydı.

Masanın tozunu almamız gerekir.

Birisi masanın üstünde yanan bir sigara bıraktı.

Anahtar masanın üstünde.

Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?

Masanın altında hiç kitap var mı?

Masanın altından bir kedi çıktı.

Ben masanın üstündeki kitaplarla ne yapmalıyım?

Kitabın masanın üstünde.

Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.

Tom masanın altına saklandı.

Yeni gelen masanın dibinde oturdu.

Masanın üzerinde bir kedi var mı?

Masanın üstünde bir fincan var.

Onu masanın üstünde bırakmış olabilirim.

Masanın üstünde bir vazo vardır.

Masanın üstünde küçük bir fincan ve bir yumurta var.

Masanın üstünde bir çiçek var.

Masanın üstünde kaç tane kitap var?

Masanın üstünde bir şişe şarap var.

Masanın üstünde bir elma var.

Masanın üstünde bir radyo var.

Masanın üstünde bir kedi vardı.

Masanın üzerinde asılı bir lamba vardı.

Masanın üstünde dört parça peynir vardı.

Masanın üstünde hiç portakal yok.

Masanın üstünde kırık bir fincan vardı.

Masanın üstünde bir bardak var.

Masanın üstünde bir portakal var.

Masanın diğer ucunda oturan adam kim?

Masanın diğer tarafındaki adam kim?

Masanın bacakları sallanıyor.

O, masanın altındadır.

Masanın altında bir kedi var mı?

Masanın altında bir köpek var.

Siyah bir kedi masanın altındaydı.

Maru emekleyerek masanın altından geçti.

Bardağı masanın kenarına yakın koymayın.

Lütfen masanın tozunu siler misin?

Masanın yanında dört sandalye vardı.

Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.

Dirseklerinizi masanın üstüne koymayın.

Bir masanın dört bacağı var.

Masanın üstünde hiç bardak var mıydı?

Masanın üstünde bazı portakallar var.

Tom masanın altında saklanıyor.

Tom kendini masanın altına sakladı.

Kitaplar masanın üzerinde.

Tom masanın üzerindeki yemeği birkaç dakika içinde yemiş.

Tom ukelelesini çalarak masanın kenarında oturuyordu.

Kedi masanın altındadır.

Tom, anahtarlarını masanın üzerine bıraktı.

Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.

Masanın yanındaki ne?

Akşam yemeği masanın üzerine konuldu.

Masanın üstündeki sözlük Tom'unki.

Masanın üzerinde bir portakal var

Mary büyük haritayı masanın üstüne yaydı.

Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.

Masanın üstündeki nedir?

Masanın içindeki nedir?

Ben masanın altına saklandım.

Çantan benim masanın üstünde.

Masanın üstünde bir kitap görüyorum.

Kitapları masanın üstüne koyma.

Kitabı masanın üzerine koyun.

Silahı masanın üzerine koy.

Masanın üzerinde yiyecek vardır.

Bisküvi masanın altındadır.

Sizin saatiniz masanın üstünde.

Masanın üzerinde bir fan vardır.

Masanın üzerinde bir anahtar vardır.

Masanın üzerinde bir çanta vardır.

Masanın üç çekmecesi var.

Ceketimi masanın üzerine koydum.

Kedi masanın üstünde uyudu.

Masanın altına madeni para yuvarlandı.

Benim sepet masanın altındadır.

O, kitabı masanın üstüne koydu.

Masanın üstünde bir albüm var.

Masanın altında bir kedi var.

O, masanın üstündeki bir mektubu fark etti.

O, masanın başına oturdu.

"Kitaplar nerede?" "Onlar masanın üstünde."

Masanın üstünde dans etme hakkında bir kitap var.

Bir kurabiye masanın altındadır.

Kedi masanın üzerinde uyuyor.

Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.

Masanın üstünde toz birikmiş.

O, masanın altındaki kutuyu buldu.

Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.

O, çantasını masanın altında buldu.

Also check out the following words: edebilir, Susadım, Nasılsınız, parlayan, altın, kılıcım, Singapurluyum, Banyo, Okulun, Büyükbaban.