Turkish example sentences with "koltuk"

Learn how to use koltuk in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Boş bir koltuk var mı?

Önce o geldi. Bu nedenle iyi bir koltuk aldı.

Bu koltuk dolu mu?

Tom benim için bir koltuk ayırdı.

İyi bir koltuk almak için yapmanız gereken tek şey, erken çıkmaktır.

İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.

İyi bir koltuk almak için erken gidin.

O koltuk alındı.

Tom bir koltuk ayırdı.

Tom'u son gördüğümde, koltuk değnekleriyle yürüyordu.

İyi bir koltuk almak için sadece erken gitmek zorundasın.

Ken koltuk değnekleriyle yürüdü.

Bu koltuk boş mu?

Her koltuk doluydu.

Ona bir koltuk buldu.

İki koltuk boş.

Pencere yanında koltuk istiyorum.

O koltuk müsait mi.

O bana iyi bir koltuk buldu.

O, bana iyi bir koltuk buldu.

İki koltuk boş kaldı.

Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.

Pencere kenarı koltuk ister misin?

Allahtan, o iyi bir koltuk buldu.

Pencerenin yanında bir koltuk istiyorum, lütfen.

Koridorda bir koltuk istiyorum, lütfen.

Erken geldim, böylece iyi bir koltuk alabildim.

Oraya erken gittim, böylece iyi bir koltuk alabildim.

İyi bir koltuk almak için oraya erken gittim.

Erken çıktım böylece iyi bir koltuk alabildim.

Gittiğim gün bir sürü boş koltuk vardı.

Ben bir koltuk ayırttım.

Herhangi bir koltuk olur.

O, koltuk altını tıraş etti.

Pencere kenarında bir koltuk ister misiniz?

İyi bir koltuk bulacak kadar şanslıydım.

O her zaman ön sırada bir koltuk aldı.

Sigara içilen bölümde bir koltuk istedim.

İlk olarak geldi. İyi bir koltuk almasının nedeni budur.

Sigara içilmeyen bölümde bir koltuk istedim.

Pencere kenarında veya koridorda mı koltuk istersiniz?

Sana bir koltuk ayırdım.

Artık koltuk değneklerine ihtiyacım yok.

Bu koltuk tutuldu.

Ayağımı kırdığımdan beri koltuk değnekleriyle yürüyorum.

Bir koltuk kapın.

Koltuk örtüsüz nasıl görünüyor?

Tiyatroya erken gittim bu yüzden iyi bir koltuk alabildim.

İyi bir koltuk almak için tiyatroya erken gittim.

Tom Mary'nin karşısında bir koltuk aldı.

Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.

Tom Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.

İsterseniz pencere tarafından koltuk alabilirsiniz.

Dünyadaki birçok kadın koltuk altlarını tıraş ederler.

Oraya erken gittim ve önde bir koltuk alabildim.

Koltuk sevdan var; değil mi?

Ailemde kimse koltuk sevdalısı olmadı.

Ofisim için yeni bir koltuk aldım.

Bu koltuk alınmadı.

Babam bana iyi bir koltuk buldu.

İyi bir koltuk istiyorsan, oraya erken gitmelisin.

Her iki bacağımı kırdığım dan beri koltuk değneği kullanıyorum.

Salonda bir tek boş koltuk yoktu.

Tom kendine kapının yanında bir koltuk buldu.

Sana bir koltuk ayırdık.

Sana bir koltuk ayıracağım.

Lütfen benim için bir koltuk ayır.

Bu koltuk birisi için mi ayrılıyor?

Senin için bir koltuk ayıracağız.

Bana bir koltuk ayır, olur mu?

Benim için bir koltuk ayırabilir misin?

Sana burada bir koltuk ayırdım.

Sana yanımda bir koltuk ayırdım.

Sana ön sırada bir koltuk ayıracağım.

Orada bir koltuk var.

Tom bana iyi bir koltuk buldu.

Gelecek ay boyunca koltuk değnekleriyleyim.

Pencere tarafından bir koltuk istedin mi?

Hâlâ birkaç boş koltuk var mı?

Koltuk değneklerimin nerede olduğunu bilmiyorum. Onları gördün mü?

Bu yeni koltuk lavanta-mavisi.

Kendine bir koltuk bul.

Bu koltuk bilgisayar için uygundur.

Benim koltuk altım terledi.

Vagon ve koltuk numarası biletin üzerinde yazılı.

Konferans salonundaki en kötü koltuk ses mühendisinin tam arkasında 12. sıradaki orta koltuktur.

Bir koltuk ayırtmam gerekiyor mu?

Koltuk sevdası başkadır.

Bu koltuk boş.

Koltuk değnekli bir genç kız Tom'a nerede yaşadığını sordu.

Tom koltuk değnekleri olmadan yürüyemedi.

O koltuk çok yer kaplıyor.

Bu koltuk ayrıldı mı?

İyi bir koltuk almak istiyorum bu yüzden erken gelmeyi planlıyorum.

Tom'un koltuk altı kokusu var.

Noel için Hawaii'ye bir koltuk rezervasyonu yaptırabilir miyim?

Bu koltuk çok konforlu, ama rengini beğenmedim.

Bu kollu koltuk rahat.

Ama koltuk onun için fazla büyük.

Bu koltuk oturmak için rahat.

Koltuk yüksek mi?

Also check out the following words: okumamamı, söyledi, On, bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi.