Turkish example sentences with "kolay"

Learn how to use kolay in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Her zaman dürüst olmak kolay değildir.

O onun İngilizce öğrenmesi için kolay değil.

Bu metni çevirmek çok kolay olacak.

İngilizce konuşmak kolay değildir.

Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.

Bu kitabı okumak benim için kolay.

Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.

Kitap kolay.

Yapılması kolay ve ucuzdur.

Öğrenim yapmak gerçekten kolay bir şey değildir.

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

O kolay pes eden bir tip değildir.

Bu kolay.

Muhtemelen sorunun kolay bir çözümü vardır.

İngilizce, onu öğrenmesi için kolay değildir.

Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.

Fransızca konuşmayı İngilizceden çok daha kolay buluyorum.

Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.

Bunu yapmanın kolay olacağını düşündüm.

Köpekleri eğitmek kolay değil.

O kokteyl tatlı ve içmesi kolay.

Babasının ölüm şoku kolay kolay geçmedi ve onun canı hiç dışarı gitmek istemedi.

Babasının ölüm şoku kolay kolay geçmedi ve onun canı hiç dışarı gitmek istemedi.

İngilizce öğrenmek onun için kolay değil.

Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat sağlığının uğruna bırakmalısın.

Senin söylemen kolay.

O metni çevirmek çok kolay olacak.

Karar kolay değildir.

Peynirin sindirimi kolay değil.

Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.

O süper kolay!

Sorunu çözmek kolay değildir.

Edison'un yeni şeyler icat etmesi her zaman kolay değildi.

Tom genellikle anlaşılması kolay açıklamalar yapar.

Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.

Bu kolay bir egzersiz.

Ben ilk başta onun kolay olduğunu düşündüm.

Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.

Benim soruyu cevaplamam kolay.

Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.

Kolay İngilizce olarak yazılıdır.

Tom İngilizce konuşmayı Fransızca konuşmaktan çok daha kolay buluyor.

Teknelerdeki askerler kolay hedefler olacaktı.

Tom görünmeden Mary'yi izlemeyi oldukça kolay buldu.

Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.

Yorum eklemek kodu okumayı daha kolay hale getirir.

Yorum eklemek şifreyi okumayı daha kolay hale getirir.

Onunla birlikte yaşamanın o kadar kolay olmadığı çıktı.

Onun yolu bulması kolay olmalı.

Tom Mary'ye kolay olmayacağını söyledi.

Tom kilo vermek için kolay bir yol arıyor.

Tom kolay şekilde bizi bekleyebilirdi.

Tom Mary'den kesinlikle geçinmesi daha kolay gibi görünüyor.

Tom kesinlikle hokkabazlığı kolay gösterir.

Mary'yi gitmeye ikna etmek kolay olmayacak.

Tom'un Mary'ye ne duyması gerektiğini söylemesi kolay değildi.

Tom'un kıt kanaat geçinmesi kolay değildi.

Tom'un tekrar nasıl yürüyeceğini öğrenmesi kolay değildi.

Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.

Tom'un Mary'nin sağlık problemleri ile ilgilenmesi kolay değildi.

Bu kitap, kolay İngilizce ile yazılmış.

Bu kitabı okumak kolay.

Bu kitap, yeni başlayanların anlaması için kolay İngilizce ile yazılmıştır.

Bu kitap yeni başlayanların anlaması için çok kolay İngilizce ile yazılmış.

Bu kitap bana kolay gibi görünüyor.

Bu kitap benim okumam için kolay.

Bu kitap çocukların okuması için yeterince kolay.

O, çok kolay tenifi.

Almanca kolay bir dil değildir.

Hangisi daha kolay, bu kitap mı ya da şu kitap mı?

Bu kolay İngilizce ile yazılmış bir hikaye.

Bu zor bir sorundur ve herhangi birinin karar vermesi kolay değil.

Parka giden yolu bulmak kolay değildir.

Ben, bu soruya cevap vermeyi kolay buldum.

Tom kolay pes etmez, değil mi?

Sizin işiniz kolay değil.

O kolay bir zafer.

Ben kitabı kolay buldum.

Cevap kolay değil mi?

Ben oyunu kolay buldum.

Bu kumaş kolay yırtılır.

O çok kolay kızar.

Plastik kolay kırılmaz.

Bu soru kolay değildir.

Bu kitap kolay okunur.

Onun evini bulmak kolay.

İngilizce bizim için kolay değildir.

İngilizce benim için kolay değil.

İşi kolay bulacaksın.

O, düşündüğümden daha kolay.

Kolay gelsin.

O, kolay bir İngilizce kitabı aldı.

O çok kolay bir şekilde üşütür.

Altın bulmak kolay değildi.

Hayat Gürcistan'da kolay değildi.

Sizin web sitesini çökertmenin bu kadar kolay olacağını hiç düşünmemiştim.

Onu yapmak çok kolay.

Bana daha kolay bir şey sor.

Onu çok kolay almayacaksın.

Bu araba çok kolay kullanılır.

O, nefes alışı kadar çok kolay yalan söyler.

Also check out the following words: dili, kasaba, hastane, Seninkine, benzeyen, istiyor, Chopin, çalabilirim, Caddede, Sorun.