Turkish example sentences with "keskin"

Learn how to use keskin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Try Mate's Mac app

Translate in Safari and other macOS apps in one click.

try for free

Try Mate's iOS app

Translate in Safari, Mail, PDFs, and other apps in one click.

Try Mate's Chrome extension

Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.

Get for free

Try Mate apps

Install it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.

Get for free

Bıçak keskin değil.
Translate from Turkish to English

Bir köpek keskin bir koku duyusuna sahiptir
Translate from Turkish to English

Makas keskin değil.
Translate from Turkish to English

Bir köpek keskin bir koku alma duyusuna sahiptir.
Translate from Turkish to English

Şirket kazançları ilk çeyrekte keskin şekilde gelişti.
Translate from Turkish to English

Göğsümde keskin bir ağrı var.
Translate from Turkish to English

Tom keskin bir bıçakla kendini kesti.
Translate from Turkish to English

Tom uzman bir keskin nişancıdır.
Translate from Turkish to English

Midemde keskin bir ağrı hissettim.
Translate from Turkish to English

Benim keskin bir bıçağım var.
Translate from Turkish to English

Kuşlar keskin gözlere sahiptirler.
Translate from Turkish to English

Onun keskin bir dili var.
Translate from Turkish to English

Tom'un keskin bir bıçağa ihtiyacı var.
Translate from Turkish to English

Bu bıçak çok keskin.
Translate from Turkish to English

Benim burada keskin bir ağrım var.
Translate from Turkish to English

Bıçağın çok keskin bir kenarı var.
Translate from Turkish to English

O, sağa doğru keskin bir dönüş yaptı.
Translate from Turkish to English

O, keskin zekalıdır.
Translate from Turkish to English

O, keskin bir acı hissetti.
Translate from Turkish to English

Onun keskin bir işitmesi var.
Translate from Turkish to English

Mayuko'nun keskin gözleri var.
Translate from Turkish to English

Hisse senedi fiyatları keskin bir şekilde düştü.
Translate from Turkish to English

Keskin yokuşu tırmandık.
Translate from Turkish to English

O, sola keskin bir dönüş yaptı.
Translate from Turkish to English

Keskin bir bıçakla kendimi yaraladım.
Translate from Turkish to English

Tom midesinde keskin bir ağrı hissetti.
Translate from Turkish to English

Kamyon sola doğru keskin bir dönüş yaptı.
Translate from Turkish to English

Dün göğsümde keskin bir ağrı vardı.
Translate from Turkish to English

Keskin bir dil, keskin bir bıçaktan daha tehlikelidir.
Translate from Turkish to English

Keskin bir dil, keskin bir bıçaktan daha tehlikelidir.
Translate from Turkish to English

Keskin bir göz olmadan keskin bir bıçak işe yaramaz.
Translate from Turkish to English

Keskin bir göz olmadan keskin bir bıçak işe yaramaz.
Translate from Turkish to English

Geçen yıl fiyatlarda keskin bir artış vardı.
Translate from Turkish to English

Çatı keskin bir açıyla eğimlidir.
Translate from Turkish to English

Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
Translate from Turkish to English

Kamyon sağa keskin bir dönüş yaptı.
Translate from Turkish to English

Hiç kimse faiz oranlarında böylesine keskin bir düşüş beklemiyordu.
Translate from Turkish to English

Onun keskin pençeleri açılıp kapanmaya, açılıp kapanmaya başladı.
Translate from Turkish to English

Bu yol keskin virajlarla doludur.
Translate from Turkish to English

Bu peynirin keskin bir tadı var.
Translate from Turkish to English

Burada keskin bir ağrım var.
Translate from Turkish to English

Adam keskin bir sesle bir şeyi şikâyet ediyordu.
Translate from Turkish to English

Keskin bir yön duyun var.
Translate from Turkish to English

Keskin bir yamaca tırmandık.
Translate from Turkish to English

Aniden midemde keskin bir ağrı hissettim.
Translate from Turkish to English

O bir keskin nişancıdır.
Translate from Turkish to English

Bıçak keskin değildi ve eti onunla kesemedim, bu yüzden son çare olarak çakımı kullandım.
Translate from Turkish to English

Korku keskin kılıçlardan daha zararlıdır.
Translate from Turkish to English

Keskin bir yön duygusuna sahipsin.
Translate from Turkish to English

Gözlerim keskin mi değil mi, bilmiyorum. Bu yüzden bir göz doktoruna gitsem fena olmaz.
Translate from Turkish to English

Gerçekten keskin.
Translate from Turkish to English

Bıçağım keskin.
Translate from Turkish to English

Tom keskin üfledi.
Translate from Turkish to English

Timsahların keskin dişleri vardır.
Translate from Turkish to English

Mutfak bıçağı eti kesmek için yeterince keskin değildi, bu yüzden çakımı kullandım.
Translate from Turkish to English

Senin bıçağın keskin ama benimkisi kör.
Translate from Turkish to English

Bir köpeğin keskin bir koku alma duyusu vardır.
Translate from Turkish to English

Gölgelerin kenarları keskin ya da yumuşak olabilir.
Translate from Turkish to English

Piranhalar büyük, obur ve keskin dişlidirler.
Translate from Turkish to English

Bu bıçak çok keskin değil.
Translate from Turkish to English

Işık sesten daha hızlı ilerler bu sebeple bazı insanlar aptalca ses çıkarmadan önce keskin zekalı görünürler.
Translate from Turkish to English

Şahinin keskin gözleri vardır.
Translate from Turkish to English

Göğsünde keskin bir ağrı hissetti.
Translate from Turkish to English

Muhalefet kazanmış olsaydı mevcut politikalardan keskin bir çıkış gerektirmezdi.
Translate from Turkish to English

Keskin bir bıçağa ihtiyacım var.
Translate from Turkish to English

Keskin bir bıçağa ihtiyacın var.
Translate from Turkish to English

Keskin bir bıçağa ihtiyacı var.
Translate from Turkish to English

Bıçağımın ağzı çok keskin.
Translate from Turkish to English

Kuşların keskin bir görme gücü vardır.
Translate from Turkish to English

Tom, oldukça keskin biri.
Translate from Turkish to English

Uçak parçalanmadan az önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
Translate from Turkish to English

Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
Translate from Turkish to English

Maalesef, keskin bir tampon bölgeden başka çaremiz yok.
Translate from Turkish to English

Tom'un sağ elinde keskin bir ağrısı vardı.
Translate from Turkish to English

Şahin keskin gözlere sahiptir.
Translate from Turkish to English

Tom göğüsünde keskin bir ağrı hissetti.
Translate from Turkish to English

Dikkatli ol, bu bıçak çok keskin.
Translate from Turkish to English

Göğsünde keskin bir acı hissetti.
Translate from Turkish to English

O keskin bir ağrının farkındaydı.
Translate from Turkish to English

Hayvanların keskin dişleri vardır.
Translate from Turkish to English

Çatıda keskin nişancı var.
Translate from Turkish to English

Keskin bir gözün var, Tom.
Translate from Turkish to English

Keskin gözlerin var.
Translate from Turkish to English

Midede keskin bir ağrım var.
Translate from Turkish to English

Dikkatli ol! Bıçak çok keskin.
Translate from Turkish to English

Onun keskin bir zihni var.
Translate from Turkish to English

Onun keskin gözleri hiç hata kaçırmadı.
Translate from Turkish to English

Bu çiçeğin çok keskin bir kokusu var, duyuyor musun?
Translate from Turkish to English

Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
Translate from Turkish to English

En güzel çiçeklerin en keskin dikenleri vardır.
Translate from Turkish to English

O çiçeğin keskin bir kokusu var.
Translate from Turkish to English

Bir keskin kenevir kokusu havada yayılıyordu.
Translate from Turkish to English

Keskin olarak soğuktu.
Translate from Turkish to English

Tom bir keskin nişancı tarafından başından vuruldu.
Translate from Turkish to English

Ve o kendine bir keskin nişancı diyor!
Translate from Turkish to English

Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
Translate from Turkish to English

Doğum oranı neden bu kadar keskin şekilde düştü?
Translate from Turkish to English

Bir konuğun keskin gözleri var.
Translate from Turkish to English

Yol bu noktada sağa doğru keskin virajlı.
Translate from Turkish to English

Benim bıçağın ağzı çok keskin.
Translate from Turkish to English

Bu bıçak yeterince keskin değil.
Translate from Turkish to English

Also check out the following words: ederim, ederiz, teşekkürler, yöntemlerini, uygular, patronunu, dinlememe, numarası, yaptı, Kaliforniya'ya.