Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
Translate from Turkish to English

Her insan kendi evinin efendisidir.
Translate from Turkish to English

Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
Translate from Turkish to English

Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'nin evinin John'unkine çok yakın olduğunu bilmiyordu.
Translate from Turkish to English

O, evinin etrafında bir çit inşa etti.
Translate from Turkish to English

O, evinin önündeki yolun karını temizledi.
Translate from Turkish to English

O, evinin içini yeniletti.
Translate from Turkish to English

Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
Translate from Turkish to English

Tom evinin önünde kaldırımda vuruldu.
Translate from Turkish to English

Tom deniz evinin yasa dışı eylemler için kullanıldığını bilmediğini iddia etti.
Translate from Turkish to English

Dün evinin yanından geçtim.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin bir garajı yok.
Translate from Turkish to English

Tom evinin arkasına parketti.
Translate from Turkish to English

Tom dün evinin çatısını tamir etti.
Translate from Turkish to English

Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'ye evinin nerede olduğunu sordu.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin içini görmek isterim.
Translate from Turkish to English

Evinin çok rahat bir atmosferi var.
Translate from Turkish to English

Evinin ikinci katında kaç oda vardır?
Translate from Turkish to English

Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
Translate from Turkish to English

Uçak Kate'in evinin üzerinden uçtu.
Translate from Turkish to English

Tom evinin etrafında bir duvar inşa etti.
Translate from Turkish to English

Tom oğluna kendi evinin yanında bir ev yaptı.
Translate from Turkish to English

Tom evinin önünde bir kargaşa duyabiliyordu, bu yüzden neler olduğunu görmek için dışarı çıktı.
Translate from Turkish to English

Fred'in evinin beş odası var.
Translate from Turkish to English

Onun evinin yanında oturuyorum fakat onu nadir görüyorum.
Translate from Turkish to English

Evinin yandığını buldu.
Translate from Turkish to English

Onlar dün onun evinin yanından geçtiler.
Translate from Turkish to English

Evinin geçimini sağlar.
Translate from Turkish to English

Kaza evinin yakınında oldu.
Translate from Turkish to English

Tom evinin yanında iyi bir iş buldu.
Translate from Turkish to English

Evinin boyanması gerek.
Translate from Turkish to English

O kaza onun evinin yakınlarında oldu.
Translate from Turkish to English

Tom arabasını Mary'nin evinin arkasına park etti.
Translate from Turkish to English

Ahır çiftlik evinin tam arkasında.
Translate from Turkish to English

Onun evinin önünde bir ileri bir geri yürüdü.
Translate from Turkish to English

Mary'nin ofisi evinin iki mil batısındadır.
Translate from Turkish to English

Onların evinin giriş kapısı burasıdır.
Translate from Turkish to English

Geçenlerde bir arkadaşımın evinin yanında durduğumda, ön kapıdan çıkan arkadaşım değil fakat kocasıydı.
Translate from Turkish to English

O, evinin yolunda.
Translate from Turkish to English

Tom arabayı Mary'nin evinin arkasına park etti.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin bir anahtarını istedim ama o bana vermedi.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin satılık olduğunu biliyorum.
Translate from Turkish to English

Tom satış için evinin reklamını yaptı.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin nerede olduğunu bilmiyorsunuz, değil mi?
Translate from Turkish to English

Evinin yanında bir park var mıdır?
Translate from Turkish to English

Evinin yanında bir süpermarket var mıdır?
Translate from Turkish to English

Evinin yanında bir yüzme havuzu var mıdır?
Translate from Turkish to English

Okula gidip gelirken Tom'un evinin yanından geçerim.
Translate from Turkish to English

Evinin nerede olduğunu bilmiyorum.
Translate from Turkish to English

Evinin önüne park etmiş kırmızı bir kamyonet var.
Translate from Turkish to English

Süt Tom'un evinin yanındaki süpermarkette gerçekten biraz daha ucuz.
Translate from Turkish to English

Tom evinin bir resmini çizdi.
Translate from Turkish to English

Tom süpermarkete giderken Mary'nin evinin önünden geçti.
Translate from Turkish to English

Bu, Tom'un evinin bir resmi.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin yalnızca tek yatak odası var.
Translate from Turkish to English

Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.
Translate from Turkish to English

Tom evinin anahtarlarını kaybetti.
Translate from Turkish to English

Tom önceki gün Mary'nin evinin yanından geçti.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'nin evinin kapısına doğru yürürken, kurumuş yapraklar ayağının altında hışırdıyordu.
Translate from Turkish to English

Tom evinin boyandığı tarzdan memnun değildi.
Translate from Turkish to English

Tom'a onun evinin boyanması gerektiğini düşündüğümü söyledim.
Translate from Turkish to English

Geçen gece senin evinin yolunu tuttum, küçük çapkın.
Translate from Turkish to English

Onun evinin önünde buluşacağız.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'nin evinin önünde duruyordu.
Translate from Turkish to English

Sen hiç evinin bütün lambalarını açtın mı?
Translate from Turkish to English

Tom kamyonu Mary'nin evinin önünde park etti.
Translate from Turkish to English

Fabio'nun arabası Elena'nın evinin önünde park edilmiş.
Translate from Turkish to English

Beni torunumun oğlunun evinin önünde bekle.
Translate from Turkish to English

Evinin önüne park edilmiş siyah bir BMW var.
Translate from Turkish to English

Tom evinin önünde park etmememizi söyledi.
Translate from Turkish to English

Senin evinin önünde park etmiş araba Tom'un.
Translate from Turkish to English

Şu anda evinin önünde park etmiş üç araba var.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin etrafında kazıktan yapılmış beyaz bir çit var.
Translate from Turkish to English

Senin evinin önündeki park yerine park etmiş büyük bir siyah kamyon var.
Translate from Turkish to English

Tom'a evinin nerede olduğunu sormam gerekiyor.
Translate from Turkish to English

Tom evinin arka kapısını çivileyerek kapattırdı.
Translate from Turkish to English

Tom evinin soyulduğunu söyledi.
Translate from Turkish to English

Tom'un tam evinin arkasındaki ormanda saklandım.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin bir yerinde kasa var.
Translate from Turkish to English

Tom bana evinin perili olduğunu düşündüğünü söyledi.
Translate from Turkish to English

Mary'ye evinin yandığını söyleyen kişi Tom'du.
Translate from Turkish to English

Sağ tarafı New York'ta iken, Tom'un evinin sol tarafı Connecticut'tadır.
Translate from Turkish to English

Tom'un arabası Mary'nin evinin önünde park edilmiş.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin güzel bir bahçesi var.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin elektriği yok.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin üç tane yatak odası var.
Translate from Turkish to English

Tom arabayı Mary'nin evinin karşısına park etti.
Translate from Turkish to English

Tom kamyonu Mary'nin evinin karşısındaki caddede park etti.
Translate from Turkish to English

Tom'un evinin önünde beklediğini gördüğümüz kız Mary idi.
Translate from Turkish to English

Tom'un binası onun evinin arkasında bir şey.
Translate from Turkish to English

Tom, evinin arka tarafında bir şey inşa ediyor.
Translate from Turkish to English

Onların evinin ne kadar büyük olduğunu gördün mü?
Translate from Turkish to English

Tom Mary'yi bazen evinin önündeki caddede görür.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösteriyor.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'ye evinin birkaç resmini gösterdi.
Translate from Turkish to English

Senin araban onun evinin yanında mı?
Translate from Turkish to English

Mary evinin haftada üç kez temizlenmesini ister.
Translate from Turkish to English

Bay Hill'in evinin önünde yatan büyük bir köpek gördüm.
Translate from Turkish to English