Turkish example sentences with "bile"

Learn how to use bile in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

John o kadar sesli konuştu ki ikinci kattan bile duyabildim.

Plastik cerrahi bile çirkinliğiniz için hiçbir şey yapmayacaktır.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.

Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.

O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.

Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.

Paranoyakların bile düşmanları vardır.

O bir sineğe bile zarar veremez.

Başarının anahtarının dürüstlük olduğunu söylemeye gerek bile yoktur.

Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.

Kylie Minogue dünyanın, hatta köylülerin bile afroditidir.

Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

Kodaman Homer'in bile bazen başı öne eğilir.

Maskeler polenlerden bile daha küçük sarı kum tozunu ne kadar iyi engelleyebilir ki?Sanırım o polenden oldukça daha fazla baş belasıdır.

Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.

Sana ihtiyacı olan insanlarla bile arkadaş olabilirsin.

Hava yoksa insan on dakika bile yaşayamaz.

Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.

Meg bana bakmadı bile.

Okumak için zamanım bile yok.

En güçlü imparatorlukların bile sonu gelir.

Evim yansa bile kısa sürede söndürülürdü.

Saat dokuz oldu bile.

O, basit aritmetiği bile yapamadı.

Bira dahi içmez, viskiyi söylememe gerek bile yok.

Yağmur yağsa bile golf oynayacak.

Bize bir kelime bile söylemedi.

Kör bir sincap bile bazen bir meşe palamudu bulur.

En iyi balık bile üç gün içerisinde kokar.

Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.

O, işkence acısı altında bile bilgileri açıklamadı.

" Yardım için teşekkürler." " Lafı bile olmaz."

Bir gün için bile, İngilizceden uzak kalmayınız.

Kazada ebeveynlerini kaybetmiş kıza başsağlığı bile dileyemedim.

Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.

Ben yatmaya gittikten sonra bile, salondaki seslerin farkındaydım.

Cinayetlerin sayısı Japonya gibi bir ülkede bile artmaktadır.

Bunu hayal bile edemiyorum.

Üç yüzyıl önce bile, Batı Avrupalıların çoğu hâlâ kendi muhbirlerini kullanıyorlardı.

Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.

Tüm bunlardan sonra, tanrılar bile zaman zaman hata yapabilirler.

Onun hasta olduğu bile bilmiyordu.

Makyajsızken bile çok hoş.

Ders başladıktan sonra bile arkadaşıyla konuşmaya devam etti.

Kanıtlayamasan bile neyin doğru olduğuna inanırsın?

Onun bir anlamı bile yok.

O, bir anlam bile ifade etmiyor.

Sınırsız hoşgörü hoşgörünün ortadan kalkmasına yol açar. Hoşgörüsüz olanlara bile sınırsız hoşgörüyü uzatırsak, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin saldırısına karşı korumaya hazır değilsek, o halde hoş görülü tahrip olacak ve onunla birlikte hoşgörü de.

Tom'un Rusça öğrenmeye çalışmakla ilgilendiğinden bile şüpheliyim.

Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.

Bir parmağını bile kaldırmazdı.

Adam kendi adını bile yazamadı.

Adam ayağıma bastığı için özür bile dilemedi.

Yağmur yağsa bile gideceğim.

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.

Bunu sevmesen bile, yemelisin.

Zengin olsam bile para vermem ona.

Sevmeseniz bile, işi yapmanız gerekir.

Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.

Üç yıl sürse bile, amacınızı gerçekleştirmelisiniz.

10.000 yene mal olsa bile sözlüğü satın almalıyım.

On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.

Patronun sana saldırsa ve defolup gitmeni söylese bile, sen demek istediğini anlatmalısın.

Gözlüğümü değiştirmenin zamanı geldi de geçti bile!

John hoşça kal bile demeden gitti.

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.

Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.

Aşk rüyalarında bile onu görmektir.

O ondan hala nefret ediyordu, ölümünden sonra bile.

Gökyüzü bile bize karşı komplo kuruyor.

Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.

John'un zamanında geldiğini hayal bile edemiyorum.

Tom genellikle çok parlak olmasa bile güneş gözlüğü takıyor.

Tom bana işini kaybetse bile tasarrufları ile bir süre yaşayabileceğini söyledi.

Tom tehlikeli durumda Mary'ye yardım etmek için gitti ve o, ona teşekkür bile etmedi.

Tom bir an bile ona inanmadı.

Müzik bile dinlemişler.

Bir yürüyüş için zamanım bile yok.

Tom davet edilse bile gitmez.

Tom hatalı olduğu ihtimalini düşünmeye bile isteksiz görünüyor.

Tom benim teklifimi düşünmeyi bile reddetti.

Tom o zaman o bandoyu hiç duymadı bile.

Tom kapının arkasına bile baktı.

Tom soğuk pizza bile seviyor.

Tom artık Mary ile konuşmuyor bile.

Tom ne hakkında konuştuğunu bile bilmiyor.

Tom varlığımı bile bilmiyor.

Tom anlamaya bile çalışmadı.

Tom dün evden dışarıya adım bile atmadı.

Tom Mary'nin kim olduğunu bile bilmiyordu.

Tom nereden başlayacağını bile bilmiyordu.

Tom Mary'nin bir doktor olduğunu bile bilmiyordu.

Tom Mary'nin gittiğini bile bilmiyordu.

Tom kendi adını nasıl yazacağını bile bilmiyordu.

Tom Mary'nin onu dinlemeyi bile niçin reddettiğini anlayamadı.

Tom gözünü bile kırpmadı.

Tom basit sorulara bile cevap veremedi.

Herkes ona durmasını rica ettikten sonra bile Tom banjosunu çalmaya devam etti.

Şu anda kendine ait bir piyanosu olmasa bile Tom hâlâ piyano çalabiliyor.

Also check out the following words: sorumludur, şehri, yukarıdan, görür, açılmıyor, ettirebilecek, görelim, süpürge, katedral, Çağ'a.